☆Büyük Bir Bela☆

40 8 0
                                    


Jungkook heyecanla Hoseok'u kapının önünde bekliyordu. Sanki onu bir yıldır görmemiş gibiydi. Geldiğinde sıkı sıkı sarılmak istiyordu, aynı zamanda bir sürü küfrü de yüzüne karşı sıralamak istiyordu.

"Şu gelen senin arkadaşın mı?"

dedi Jimin, dalgın dalgın yere bakıp dudağını ısıran Jungkook'u dürterek. Jungkook hemen kafasını kaldırıp Jimin'in işaret ettiği yöne çevirdi. Gelen gerçekten Hoseok'tu ama bir garip geliyordu sanki. Ceketinin önünü sıkı sıkı tutuyordu. Ayrıca ceketinin yakalarını da yukarı kıvırmıştı, boynunun yanları görünmüyordu. Jungkook bunu çok umursamadan koşarak yanına gitti. Hoseok da onu görür görmez kocaman gülümsedi. Tam Jungkook sarılmak için kollarını açarken Hoseok geri kaçtı.

"Ne oldu lan? Niye sarılmıyorsun?"

dedi şaşkınlıkla kollarını indirirken Jungkook. Normalde bütün sarılmaları Hoseok yapardı. Bu hareket Jungkook'a çok garip gelmişti.

"Kanka hiç sarılacak durumda değilim biliyor musun? Karnıma garip bir şeyler oluyor, her an üstüne kusabilirim yani ondan."

"Olsun be, bir kere sarılacağım sadece."

"Amına koduğum her sarıldığımda sarılmıyordun da şimdi mi sarılasın geldi?"

diye sessizce kendi kendine söylendi Hoseok. Jungkook ne dediğini anlamayıp boş boş yüzüne baktı.

"Midem otursun, ilk ben sarılacağım sana kardeşim benim."

diyerek omzunu pat patladı Hoseok. Bu saçma bahane Jungkook'u kesmezdi tabii. Kesin bir şeyler dönüyor, diye düşündü ve arkadaşının planını bozmayıp kafasıyla onayladı.

"Başınıza bir şey gelmedi umarım?"

Jimin hemen yanlarına gelmişti. Hoseok'un sapasağlam çıkması onu gerçekten etkilemişti. Merakla bakıyordu yüzüne.

"Yok ya, bana kolay kolay bir şey olmaz. İki vampir mi beni öldürecekmiş? Adamlığımıza sığ-."

Sözünü bitiremeden acıyla bağırarak göğsünü tuttu. Jungkook ve Jimin şok olmuş bir şekilde ona bakınca tedirgince gülümseyip göğsüne hafifçe vurdu.

"Buranın havası çarptı galiba bana. Sıcak bir şeyler varsa alabilir miyim?"

"Tabii, hemen size çay ikram edeyim. Evime buyurmaz mısınız?"

dedi Jimin nazik bir tavırla. Hoseok işte bu dercesine işaret edip:

"Zahmet olmazsa buyurayım hemen."

diyerek Jungkook'un koluna girdi. Jimin önden eve girdi, ardından da onlar girdi. Koltuğa oturup Jimin'in çay koymasını beklerlerken Jungkook şüphelerini doğrulamak için kulağına eğilip:

"Hoseok yine neye bulaştın? Ne saklıyorsun?"

diye fısıldadı. Hoseok alnındaki ecel terini silip Jungkook'un yüzünü ittirdi. Ağzının kenarıyla:

"Nereden anladın hemen Jungkook Holmes? Baban da mı dedektifti?"

"Babamı bilmem ama buradaki herkesten daha araştırmacı olduğum kesin. Kimse o mal bahanene itiraz bile etmedi. Tanrı bilir yine ne yaptın?"

"Göstereceğim ama birazdan. Mümkünse bu peri arkadaşın görmeyeceği bir yerde. Görürse sıkıntı olabilir."

"Geri zekalı seni. Başkasının evreninde bile başını belaya sokmaya utanmıyor musun? Bir şey mi çaldın lan yoksa?"

"Tam çalmak denilemez aslında. Yarım çalmak. Belki de kalp çalmışımdır."

der demez tekrar acıyla bağırıp göğsünü tuttu. Bu sefer biraz sertçe vurup gülümseyerek, ona endişeyle bakan Jungkook'a öpücük attı.

☆ Fairytale ⤳ Jikook Where stories live. Discover now