14. Bölüm

27.7K 3.5K 730
                                    

Oy verdiyseniz keyifle okuyun ♥️♥️
...

Bir dert bin çorap ördü başımıza. En mutlu gecemi cenaze evine çevirdi. Akın, babam ve Orhan amca yani evde olan tüm erkekler gidince biz evde kadınlar olarak tek başımıza kaldık. Ruhum daralıyordu. Annemler, Nuran teyze, Elif abla... Hepsinde haklı bir telaş, bir korku vardı. Nedenini bilmedikleri bu durum karşısında birbirlerine sorular soruyor ama cevap alamıyorlardı. Cevabı ben de bilmiyordum ama Samet'in olduğuna da adım kadar emindim. Nuran teyzenin feryat figan ağlayışları annemin bu zamana kadar değil de şu an Akın'ı alttan alttan sorgulayıp tereddüte düşüşü Elif ablanın onları toparlamaya çalışması, Ezgi'nin yangına körükle gitmesi... Evin salonu tam bir curcunayken aklım sadece Akın'da olduğundan biraz olsun sakin kalabilmek adına mutfağa geçmiştim. Benim peşime Merve gelmişti ve ben ona Samet'ten şüphelendiğimi söylediğimde Elif abla ve Ezgi girmişti mutfağa. Söylediklerimi duyup beni sıkıştırdıklarında olanı biteni anlatmak durumunda kaldım. Hoş anlatmasaydım da babamlar gelince herkesle birlikte öğreneceklerdi ya...

Masanın üzerindeki telefonu parmaklarımla çevirerek dudaklarımı kemiriyordum. Açmayacağını bile bile defalarca kez aradım Akın'ı. İlk kez ona ulaşamamak bu kadar çok koydu yüreğime. Gözlerim doldu. Titreyen çenemi, dolan gözlerimi gizlemek adına yüzümü çevirsem de mutfaktaki herkesin göz hapsindeydim ve daha bir damla yaş süzülmeden "Aaa yapma ama Leyla." Dedi Elif abla sırtımı sıvazlayarak. "Bir şey olmayacak. Bak birazdan gelirler hepsi."

Düştüğüm o çukurda Elif abla nasıl ki elinizi uzatmaya çalışıyorsa Ezgi de bir o kadar beni o çukurda tutmak için çabalıyordu. "Hala inanamıyorum abimin başını belaya soktuğuna." Dedi büyük bir öfkeyle.

Ezgi'nin bu tavrının sebebini bilmiyordum, anlamıyordum ama şu noktada sinirlerime dokunuyordu. Ben cevap vermeden "Ezgi!" Dedi imalı ver sert bir tonlamayla Elif abla.

"Ne yalan mı abla?" Dedi ellerini göğüs hizasında birleştirerek "Samet abinin ailesini bilmiyor musun? Nasıl belalı insanlar. Bizi rahat bırakırlar mı?"

O böyle konuştukça gözlerim doluyor, kalbim daha çok sıkışıyordu. Benim yüzümden Akın'ın başı belaya girmişti. Gerçekten dediği gibi olursa ve Akın'ı rahat bırakmazsalar diye öldüm öldüm dirildim o daracık mutfağın içinde.

"Sen bir sussana ya." Dedi Merve Ezgi'ye çıkışarak "Felaket tellalı gibisin. Görmüyor musun kız ne halde! Küçük müçük demeyeceğim çarpacağım şimdi sana bir tane."

"Denesene bir" dedi meydan okurcasına kafasını ona uzatarak.

Bu gece bir olayı daha kaldıracak durumda değildim. Elif abla Ezgi'yi ''Gel buraya gel.'' Diyerek kendine doğru çekerken ben de Merve'yi çektim. Beni korumaya çalışıyordu biliyorum haklıyd ıda ama bir de bu kavgayı kaldıramazdım.

"Tamam Merve lütfen." Dedim kendime yakınlaştırarak. Halimi gören Merve daha fazla zorlamayarak sandalyesini yere şiddetli bir şekilde vurarak bana doğru çevirdi kendini.

''Ezgi kalk biz eve gidelim. Sen azıttın bu akşam iyice."

Kovmak olarak anlaşılmayacaksa gerçekten gitmeleri benim için çok daha iyi olacağından ne gidin ne de gitmeyin demek için ağzımı bile açmadım. Evin sessizliğine, kendi kafamın içindeki kavgayı daha rahat duyabilmek için ihtiyacım vardı.

"Abim gelmeden şuradan şuraya gitmem." Aklımı okumuş ve buna aykırı gibi iyice kuruldu sandalyeye. Elim başıma gitti şakaklarımı ovmaya başladım. Ben ki mahallede en sessiz, sakin, etliye sütlüye karışmayan bir kız olarak bilinirken başıma gelenler sevdiğim adamı karakolluk etmişti. En mutlu günümüzü böyle bitirmek, böyle hatırlamak, ona da kendime de istemezdim.

Elzem: Leyla GecesiTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang