7. Bölüm

28 5 10
                                    

Hâlâ onun kollarındaydım, o kadar utanç içindeydim ki bu utancımı kimseye açıklayamazdım. "Dikkat et, bir dahakine seni tutacak birisi olmaz..." Dediği an utancımdan yüzüm kızarmıştı. Almira ise, bana gülerek bakıyordu. Onun kollarından ayrıldığımda, utançtan her ne kadar hızlı söze giremesem de konuşmaya başladım. "T-teşekkür ederim. Ne diyeceğimi bilmiyorum. Belki de tutmasaydın başımı bile çarpabilirdim."

Kurduğum cümleye karşılık, "Ayağın takıldı sadece, sorun yok! Yine olsa yine yaparım." Dediğinde, hâlâ göz göze geliyorduk. Kızım, saçmalama! Çek şu gözlerini gözlerinden! Kendimi toparladıktan sonra, kantin katına indik. "Kardeşim, hayırlı ols-" dediği an, Almira'nın sözünü kestim. "Sus, lütfen bana bu konu hakkında açıklama yapma veya bana bu konu hakkında konuşma!" Diye uyardım. Al işte, Almira'nın çenesini dinle.

"Tamam ya, bir şey demedim."

"Kim olsa aynı şeyi yapardı." Dediğimde, "Şahsen ben yapmazdım." Dedi ve güldü. "Yazıklar olsun, sen düşsen ben kaldırırdım. Sana kıyamazdım, ama sen bana kaldırmam diyorsun!" Gerçekten bana bunu ima etmeye çalışıyordu. Hâlâ inanamıyordum.
"Kaldırırdım, dostunu kim kaldırmaz. Ama Can olunca kaldırmak bana pek uymaz diye düşündüm." Dedi fısıltıyla. Ne demişti o? Can varken mi? Bu aklını yitirmişti.

"Almira, sus! Sadece sus!" Dediğimde, sustu. Kaç kez sinir olduğumu ima etmiştim ama bir türlü anlayamıyordu. Fısıltıyla konuştuğumuz için Can ve Metehan duymuyordu. "İyi misin?" Diye sordu Metehan. "İyiyim teşekkür ederim." Diye cevap verdiğimde, Can söze girdi. "Maşallah iyi iyi. Hemen kurtulmak için aniden ayağa kalktı." Dedi ve güldü. Ben bunu cidden döverdim! "Senin o pis kollarında durmak istemedim," dediğimde güldü. "Lazım olur diye arkanda durayım bari." Dedi ve tekrar güldü.

Sabır ver Allah'ım bana!

"Yenge, ne yemek istersiniz?" Diye sordu Can. "Valla bize farketmez. Elisa'ya sor," dedi. "Ne yemek istersiniz hanımefendi?" Dediğinde, yüzüm kızardı. "Karışık tost..." Dedim. "Bizde yengenin istediğinden o zaman." Dedi Metehan. Ne alaka ne yengesi ya? Allah Allah!

"İyi peki, al o zaman." Dediğinde Almira, kantin sırasına girdi. Biz de arka masalardan birine oturduk. Utançtan Can denen çocuğun yüzüne bakamayacak hâle gelmiştim, Allah'tan kantin sırasındaydı... Allah'ım, nelerle sınanıyorum ya ben? Almira'ya döndüğümde hâlâ içinden gülüyordu. Farkedilmeyeceğini zannediyordu fakat, her şey anlaşılıyordu. "Ya lütfen, gülüp durma artık!" Dediğimde, "Ben mi?" Dedi farkında değilmiş gibi.

"Yok ya, ben." Dediğimde, "Tamam tamam, sustum." Bir zahmet susuversin. "Vay be,  ne hallere geldik. Valla önce seni tebrik ediyorum. Bizim itirafımıza sen mâni oldun. Sendeki cesarette kimsede yokmuş." Dedi Metehan bana. "Tebriğin için teşekkür ederim. Ama ben zaten er ya da geç bunu itiraf ettirecektim." Dedim Almira'ya bakarak.
"Bende hâlâ inanamıyorum." Dedi Almira. "İnanılmayacak bir şey yok kardeşim. Ben seni takdir ediyorum. Bir de Metehan'ı." Dediğimde, tostu alıp gelmiş Can söze girdi.

"Büyük bir şey başardınız."

"Ne abarttınız ya, kim olsa yapardı!" Dedi Almira. Aynen ya, valla yapardı! Sabır...

"Canım benim, kimse yapamaz. Görüyoruz..." Dediğimde, "Neyi görüyorsun, canım?" Dedi gülerek. Bir şey dememiştim. Neden üçü birlikte bana bakıyorlardı ki? Bunlar ya her şeyi ters anlıyordu ya da ben ters söylüyordum? Ne var bunda ya? Yapamayanlar için söylemiştim sadece. Allah'ım...

"Ya sadece yapamayan insanlar var dedim. Ne var bunda?" Açıklamasını yaptığımda, Can söze girdi. "Doğru, valla yapamayan insanlar var. O yüzden ikinizi tebrik ediyorum!" Dedi Almira'ya. Allah Allah, kimmiş acaba o yapamayanlar? "Neyse, beni anlayan anladı zaten. O yüzden sıkıntı yok." Dedi ve önüne döndü, Almira. O sırada Can, masaya oturdu.
"Afiyet olsun."

SENSİZ YAPAMAM ❤️‍🩹 Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα