30. BÖLÜM: ACI

222 17 2
                                    

Özür diliyorum gecikme için. Çünkü pazar doğum günümdü önceki gün de hazırlık falan derken biraz doluydum. Dünde okulum başladı o yüzden yetişmedi bölüm. Ama sizin için oturdun yazdım kdjdjdj.

Umarım beğenirsiniz. Seviliyorsunuzzzz 🦋🤍

🔥

Mert'in ağzından

"Şimdi seçim senin komitan. Sevdiceğin mi yoksa onun biricik masum arkadaşı mı?"

Saatlerdir aklımdan geçen tek bir cümle vardı. Ve bana kafayı yedirtmeye yeminliydi.

Seçim yapmak kolay değildi. Hiçbir açıdan. Her şeyi bir kenara bıraksam duygularımı, hissettiklerimi yine zordu. Çünkü bu durumda bir tarafta yol arkadaşım, meslektaşım; diğer tarafta masum bir vatandaş vardı.

Diğer türlü düşünsem bir tarafta sevdiğim kadın; diğer tarafta onun arkadaşı hemde benim kardeşimin sevdiği kadın.

Başıma giren ağrı ile gözlerimi kapadım sıkıca. Kaç gün olmuştu bilmiyorum. Belki 2, belki 3.

Ama günler acımasızca geçiyordu. Ne saatler bitiyordu ne de işkenceler. Hepsi bitse kafamdaki düşünceler hiç susmuyordu.

Zorlandığım çok görev olmuştu. Ama hiçbirinde o an için kendimden başkasını düşünmek zorunda kalmamıştım. Ya kurtulurdum ya da tek bir kurşuna ölürdüm.

Ama şu anda düşünmem gereken o kadar çok insan vardı ki.

Gözlerimi açıp diğerlerine baktım. Burada bana emanet 9 can vardı. Sorumlu olduğum 9 kişi. Diğer taraftan İlke vardı. Ve tam karşımda oturan Nazlı.

Sorumluluk büyüktü, yük ağırdı. Ve benim bütün bunların üstesinden gelmem gerekiyordu. Bu canları sapasağlam evlerine yollamam gerekiyordu. Sonunda ölecek dahi olsam.

"Umarım ayin yapmak için bizi böyle daire şeklinde oturtmadılar." Kadir saatlerdir olduğu gibi yine konuşmuş ve bir nebze de olsa ortamı yumuşatmıştı. Herkesin yüzünde belli belirsiz tebessümler vardı.

Nazlı hariç.

"Bize işkence için böyle oturttular. Herkes birbirini rahatça görebiliyor şu anda. İçimizdekileri kusup, birbirimize karşı cephe alalım diye bunu yapıyorlar. Birbirimizi suçlayacağımızı, karşı geleceğimizi, kavga edeceğimizi veya artık ne derseniz yapacağımızı düşünüyorlar. Bunu istiyorlar." Erdem'e doğru döndüm. Dedikleri doğruydu. Amaç bizi birbirimize düşürüp sonunda bilgi almak. Boşunaydı çabaları. Böyle bir şey olmayacaktı.

"Ne düşünüyorsun yine dertli dertli?" Duyduğum ses ile bir anlık irkilsem de hemen toparladım kendimi.

"Kaçış planı." Göz kırptığımda Ömer güldü. Bu gülüşü bilirdim.

"Ne geçiyor aklından?" Anladığımı fark ettiği için tekrar güldü ki bu gülüş daha da korkutucuydu.

"Şu başımızdaki eleman değiştiği an söyleyeceğim." Söylemeyecekti. Bu sadece beni geçiştirmek için yaptığı bir şeydi.

"Sonunda başına bir şey gelirse bil ki iki katını ben sana yapacağım. Tamam mı?" Gözlerini iki kere açtı kapadı. Bu demekti ki kendisini riske atacaktı.

"Sakın!" Çabalarım yersizdi. Bunun farkındaydım. Ömer ile ilgilenmek yaramaz bir çocukla ilgilenmekten farksızdı. Kendine has yöntemleri vardı. Her zaman da işe yarardı ama sonunda hep canını ortaya koyardı. Bütün planlarının sonunda hep canı vardı.

ATEŞİ YAKALAMAKDonde viven las historias. Descúbrelo ahora