G.Z 19

18 5 0
                                    

"Bana öyle bir bakıyordu ki onun için dünyayı yakmak istiyordum ve bana öyle bir bakıyordu ki nefretim boyumu aşıyordu." Fırat'ın Notlarından

"Onun için zamanı geri almak istiyordum, mutlu olduğumuz o günlere tekrar dönmek için; onun için geleceğe gitmek istiyordum eğer mutlu ise geleceğinde olmamak için ve onun için, tam şuanda zamanını durdurmak istiyordum, hep bu ânı yaşamak için." Elfin'in Notlarından

Tamamen kusursuz bir hayatım vardı, sevildiğimi hissettiğim ve insanları sevdiğim zamanlardı; herkes ile anlaşabilen, kimse ile sorunu olmayan bir adamdım. Sıcacık bir ailem, güvendiğim arkadaşlarım ve dostlarım vardı; en önemlisi delicesine sevdiğim ama bir o kadar sevildiğim bir ilişkim vardı. Ama yanılmıştım, insanlara güvenme konusunda ilk kez o zaman hata yapmıştım. Sevdiğim kadar sevilmemiştim, bunu da bir ihanet ile öğrenmiştim; mecbur bırakılan bir ihanet.

Hiç tanımadığım bir adam tarafından piyon olarak kullanılmak istenmiştim, insanları belkide ölüme götürecek kadar zehirlemem istenmişti. Hiç tanımadığım bir adam, benim hayatımın içine etmişti. Tek nedeni güvenilir biri olmam mıydı?

Korhan... Hiç tanımadığım adam... Geri geliyordu; ne zaman geleceği şüpheli olsada geri gelecekti, bizim için gelecekti. Üstelik daha hapis cezası bitmemiş olmasına rağmen o hapishaneden çıkabilecekti. Sahi nasıl çıkacaktı? Basit bir cezai indirim ile mi? Benim hayatım bu kadar değersiz miydi; ölüme terk edilen bendim, öldürmeye çalışan oydu ama yine de çıkmasına izin mi verilecekti? Madem birkaç sene kalacaktı o cehennemde o zaman neden onu o cehenneme bırakmışlardı? Bana, zamanını çaldığımızı düşünen bize, daha fazla kin beslesin diye mi?

"Nasıl yani?" Diye sorarken sinirden, öfkeden titreyen ellerimi saçlarımı koparmak ister gibi başıma götürdüm. Elfin, Korhan'ın hapisten çıkacağını biliyor muydu? Anlamamıştım. "Ne demek bundan bahsediyorum?"

Yağmur ikimizi de ıslatmaya devam ederken sanki tek ıslak yeri yanaklarıymış gibi elinin tersi ile gözyaşlarını sildi. Cevap mı vermek istemiyordu yoksa konuşmak mı ağır geliyordu, anlayamıyordum. "Sen, Korhan'ın hapisten çıkacağını biliyor muydun?"

Yine sessiz kaldı, aramızdaki sessizliği bölen gökgürültüsü olduğunda sinirlerim zıplamaya başlamıştı. Gözümü karartmak ve dünya üzerinde canımı acıtan kim varsa, hepsini ortadan kaldırmak istiyordum. Artık daha fazla hayatımın düzeni bozulmasın istiyordum.

Sessizliği daha çok öfkelenmeme sebep olurken saçlarımın üstündeki parmaklarım hareketlenerek saçlarımı kavradı. "Bana cevap ver artık!" Diye bağırdığımda öfkemi ondan çıkarmak istemiyordum. Başını iki yana salladığında nemli gözlerini benden kaçırdı. "Dün gece öğrendim," dediğinde hissettiği korku veya çaresizlikten olsa gerek sesi titredi.

"Dün gece dışarıdayken bir adam, Korhan'ın adamlarından biri, beni buldu. Az önceki adamın söylediklerini aynen olduğu gibi bana söyledi."

"Bana niye haber vermedin?" Sesim gereğinden yüksek çıktığında tekrar bana baktı, sırılsıklam yüzümü inceledi önce. "Ya o adam sana bir şey yapsaydı? O zaman ne olacaktı, Elfin?"

"Beni düşünüyormuş gibi davranma!" Nihayet gözlerimin içine baktı, gözlerinde birçok duyguyu saklıyordu. "Ayrıca o adam bana hiçbir şey yapamaz çünkü bana daha önce zarar verdi zaten. Zarar verdiğin bir insanı tekrar yaralayamazsın değil mi? Sadece o kişinin, senden güçlü olmasını sağlarsın."

Ne dediğini anlamaya çalışırken beynim duracak sandım ama sonra cümleler zihnimde döndü durdu ve en sonunda bir bomba gibi patlayarak zihnimi yıktı geçti. Zihnimde patlayan bomba, zihnimin sınırlarını zorladı, başım çatlayacak sandım; sadece bir an zihnimin sınırları yıkılacak sandım. Aklım duracak zannettim, o an aklım duracak ve beni terk edecek zannettim. Eğer zihnimiz canlı insanlar olsaydı, benimki şuan pılını pırtını toplamaya başlayan ve dakikalar sonra beni terk eden bir insan oldurdu.

Geçmişin Zincirleri Where stories live. Discover now