6.

355 34 66
                                    

Medya bölümden bir spoiler diyebiliriz😉

Bu bölüm için çok heyecanlıyımmm

Keyifli okumalar dilerim...

---

Dolabımı açmış, karşısında durarak ne giyineceğimi düşünüyordum. Her zaman olduğu gibi dolabımın yarısını ablam araklamıştı. Oflayarak çok sevdiğim(!) ablama söverken bir şeyler aramaya devam ettim. En iyisi bol bir kot pantolon ve sweatshirt giymekti.

Giyindikten sonra saate baktığımda sadece 15 dakikam kaldığını görüp koşarak aşağı indim.

Yanıma küçük bir çanta alıp içine biraz para ve telefonumu attım. Poşetin içine koyup kenara bıraktığım ceketi de aldım ve "Ben çıkıyorum anne" diye içeri seslenip hemen dışarı fırladım.

Yolda ilerlerken bir yandan Chanın bana attığı konuma bakıyordum. Bir kafeydi ve fotoğraflarına baktığımda genel olarak pastel tonları kullanılmış, sade ve şık bir mekandı.

Kafenin önüne geldiğimde içeri girdim. Etrafa göz gezdirirken, pencere kenarında iki kişilik bir masada oturup kahve içerek beni bekleyen Chanı gördüm.

Yanına ilerlerken adım seslerimi duyup başını kaldırınca göz göze geldik. Gözlerimin içine bakarak hafifçe gülümsediğinde iki yanağındaki gamzeleri ortaya çıktı. Bende aynı şekilde gülümsediğimde "Merhaba" diyerek ayağa kalktı.

"Merhaba Chan hyung" deyip karşısındaki sandalyeyi çektiğimde o da tekrar yerine oturdu.

Oturduğumdan kısa bir süre sonra masaya garson yaklaştı. "Sipariş etmek ister misiniz?"

"Tabii ki. Bir tane americano alabilir miyim?"

"Tabi ki hemen" diyerek uzaklaştı garson.

Hemen ardından Chana doğru konuştum "Çok beklettim mi Hyung?"

"Hayır, bende daha yeni geldim" ufak bir gülümsemeyle söyledi. Ama yarısından fazla içilmiş kahvesinden bunu nezaketen söylediği anlaşılıyordu...

Mahcup bir gülümsemeyle yanıma bıraktığım poşeti hatırlayıp Chana uzattım. "Unutmadan versem iyi olur"

"Teşekkür ederim" dedi ve poşeti yavaşça elimden aldı.

Garson siparişimi getirince küçük bir tebessümle teşekkür ettim.

"Eğer zamanın varsa boşuna gelmiş olmayalım. Biraz vakit geçirelim. Ne dersin?" diye bana bir soru yöneltti Chan.

"Olur hyung tabii senin için de sorun değilse" yanaklarımın kızardığını anlayarak söylemiştim.

Gözleri kısılarak gülümsediğinde yine iki yanağındaki gamzeleri kendini göstermişti. Gamzelerini görünce yüzüme sebepsiz bir gülümseme yayılmıştı.

"Sana çok güzel bir haberim var" diyerek büyük bir heyecanla anlatmaya başladı Chan. Başımı onaylarcasına salladım.

"Biz grup olarak ilk şarkımızı çıkaracağız" dediği anda gözlerim büyüdü ve mutlulukla Chana baktım.

"Gerçekten mi? Şarkının adı ne olacak? Ne zaman yayınlanacak? Peki ilk ben dinleyebilirmiyim?" diyerek Chanı resmen soru yağmuruna tuttum.

"Sakin ol Seungmin" dedi ve tatlı tatlı sırıttı.

"Ah... Özür dilerim çok fazla soru sordum" derken bir yandan benden sıkılırmı diye düşünüyordum.

"Özür dilemene gerek yok. Şarkının ilk taslağı bitti istersen dinleyebilirsin"

"Çok isterim hyung" diyerek heyecanla Chanın yüzüne bakıyordum.

Söylediklerimle eline telefonunu alıp bir şeyler yapmaya başladı. Son biz kez sesini kontrol ettikten sonra telefonu masaya bıraktı ve şarkının ilk melodileri duyuldu.

Bateri sesleri ile başlayan melodiye kısa süre sonra gitar eşlik ediyordu ve bu uyum devam ederken diğer cümlede aralarına Hyunjinin sesi katılıyordu.

Şarkının nakaratı akılda kalıcı ve coşturucu bir ritme sahipti. Bitişte aniden kesilen bateri ve yavaşca sesi kısılan gitar şarkının havasına mükemmel uyum sağlamıştı.

Biten şarkı ile hayranlıkla Chana baktım. "Her şeyi çok mükemmeldi" dedim ve gülümseyerek ellerimi bir birine çırptım.

Beğendiğimi anlayan Chan beklentiyle ve heyecanla "Güzel olmuş mu?" dedi.

Başımı sallayarak onayladım. "Ama hâlâ bir adı yok. Sen isim bulmak ister misin?"

"Ben mi?" diyerek şaşırarak ona baktım.

Şaşkınlığım hoşuna gitmiş gibi sırıtarak, "Evet sen" dedi.

Bir süre düşündükten sonra zaten şarkının nakaratında geçen "Fear For Nobody"nin güzel bir başlık olacağı aklıma geldi.

"Bence "Fear For Nobody" ola bilir nakaratta geçiyor zaten" ellerim soğuk soğuk terliyor, acaba beğenecek mi diye düşünüyordum.

"Güzel bir fikir. Hem de ilgi çekici" dediği şeyle rahat bir nefes çektim içime.

Kahvelerimizi yudumlarken rastgele şeyler konuşup bol bol gülmüştük. Gözlerine baktığımda derin bakışları yüzünden karnım kasılıyor, kendimi sarhoş gibi hissediyordum.

...

Sakin adımlarla yan yana kafeden çıkarken ona bakmamak için resmen kendimi sıkıyordum. Evime giden yolda ilerliyorduk. Yani bana evime kadar eşlik mi edecekti?

Güneş yavaş yavaş kendi yerini aya bırakıyordu. Ne o konuşuyordu ne de ben. Sanki aramızda anlaşmışcasına sessizdik. Yan yana yürüdüğümüz için bazen omzum omzuna sürtünüyordu ve her sürtündüğünde irkiliyordum.

Yol boyunca bu sessizliği hiç bozmadık. Bu sessizlik ona da benim gibi huzur veriyor muydu acaba?

Yaşadığım apartmanın önüne geldiğimizde durdum. Chan da benim hareketlerimi takip ederek durdu ve söze girdi.

"Bu gün gerçekten çok mutluydum Seungmin. Bunun için teşekkür ederim"

Basit bir vedalaşma beklerken içtenlikle söylediği bu sözler kalbimi yumuşattı. "Bende sana çok teşekkür ederim hyung"

"Bu günü yine tekrarlamak ister misin?"
Dediğinde şaşırmıştım ama bir yandan da sebepsizce mutlu olmuştum.

Gülümseyerek "Çok isterim" dedim ve ardından, "İyi geceler Chan hyung" el sallayıp yavaşça uzaklaşırken.

"İyi geceler Seungminne~" dediğinde bir an yerimde donup kaldım. Ne demişti o?

Arkama bile bakmadan koşarak merdivenleri çıkmaya başladığımda hâlâ güldüğünü hissedebiliyordum.

---

740 kelime yazmışım ama çok uzun yazdım gibi hissediyorum :/

Ne kadar çok gülümsemişler bu bölümde🤠

Çok saçmalamışım daha güzel hayal etmiştim.

Umarım keyifle okumuşsunuzdur♡



Luminary | ChanminWhere stories live. Discover now