19

1.7K 121 1
                                    

"Baba nasıl oldun?"

"İyiyim oğul iyiyim sağol. Sen nasılsın hele. Özledik"

Berzan da onları özlemişti ama gel demek istemiyordu artık. Gelirlerse bu yaşadığı saçma ama garip şey son bulacakatı biliyordu. Sıkıntıyla nefes verirken "bende" dedi. Ama korkuyordu zorla çağıracaklar diye.

"Gelesin buraya vallaha daha iyidir ha."

"Gelmem baba. Ben orda yapamam. Hem siz gelecektiniz hani"

"Abin bırakmaz bizi. Yabanda ayrı olmaz dedi. Çocuklarda kalmak ister. Baho dedi söyle ona kendini hazırlasın yakında gelsin"

"Baba Allah için bana karışmasınlar. Ben mutluyum burda. Hem iyiyim de."

Bahattin abisi ona fazla düşkündü ve bırakmayacağını biliyordu işte. En başından beri anlamıştı zaten niyetlerini. Ama istemiyordu gidemezdi. Oraya giderse herşey daha kötü olacaktı.

"Oğlum.. abin sana düşkündür bilirsin. Hem sana kız da bulmuş. Daha ne kadar bekleyecen. Evlensin artık dedi. "

Berzan duyduğu şeyle derin bir nefes alırken geriye yaslandı. Ne yapacaktı nasıl kurtulacaktı bilmiyordu. Niye ısrar ediyorlardı ki. Normal insanlar gibi bıraksalar kendi kararını verse ne vardı.

"Baba sonra konuşuruz bunları. Benim şimdi kapatmam lazım. Herkese selam söyle"

"Eninde sonunda gelecen biliyon değil mi. Ona göre hazırlan oğul. Allah'a emanet hayde"

Telefonu kapattığı anda sinirle koltuğa fırlattı. Ne yapacağını bilmiyordu. Eskiden sadece hastalığı yüzünden istemiyordu ama şimdi başka nedeni de vardı. O şerefsiz alıştırmıştı kendisine işte.

Berzan daha önce kimseyle böyle şeyler yaşamadığı için kolay kapılacağını biliyordu. Gördüğü ilgi yüzünden kalbi daha fazla direnemeyecekti. Hele onun zorla öpmesi aklını başından almıştı. İstemiyordu ama istiyordu da. Bir erkeğin onu etkilemesinden çok korkuyordu ama etkilenmişti.

Korktuğu şeyler başına geliyordu ve artık kendisinden ziyade onu da düşünüyordu. Ailesi öğrendiğinde onunda başına bela olacaktı. Demir anlamıyordu bir türlü. Ben yanında olacağım diyordu ama gördüğü ilk zorlukta kaçıp gidecekti. Kimse bile bile ölüme yürümezdi. Hele ki onun gibi rahat yaşayan birisi daha çabuk pes ederdi.

Düşünmekten artık kafayı yemek üzereydi. İşi de yoktu ve parası da bitmek üzereydi. Çıkıp aramıştı ama verecekleri para çok az olduğu için gitmek istememişti. Belki o da üniversiteyi okusa güzel bir iş bulabilirdi ama zorla liseyi bitirmişti. Oflayarak yerinden kalktığında yine sonuçsuz dönecek olsa da kapıya yürüdü. Gidip belki bir iş bulursa biraz rahat eder kafası da dağılırdı.

Giydiği kotu ve siyah tişörtüyle iyi göründüğünü umarak ayakkabılarını giyerken telefona gelen bildirimle duraksadı. Ona fazla mesaj gelmezdi ve kimden olabileceğini tahmin ederek kalp atışlarının hızı artmıştı. Bu bir kaç günde dengesini bozmuştu Demir.
Ekrana baktığında heyecanını bastırmaya çalışarak mesajı açtı. Utanıyordu ama seviniyordu da.

DEMİR: Günaydın minik kuşum. Nasılsın. Seni şimdiden özledim. Sen de özledin mi?

Mesajı okuduğunda sinirlense de gülmesine engel olamadı. Birde minik kuş diyordu. Şimdi ne yazacağını bilemeden heyecanla yutkundu. Ben de özledim yazması doğru olurmuydu. Hem özlemiş miydi ki. Bunun cevabını çok iyi biliyordu özlemişti. Alışmıştı ona. Hayran hayran bakışlarını sevmişti.

Öptüğünde iğrenmemişti. Fazla heyecan yüzünden bayılacak gibi hissetmişti sadece. Bu adamla sonu olmayacaktı biliyordu ama yine de denemek istiyordu. Utansa da korksa da denemek istiyordu.

SENSİZ ASLA (BxB) mpregWhere stories live. Discover now