~20~

287 35 7
                                    

Bunu şuan açmam uygun muydu bilmiyordum ve aniden gelen bir düşünce olduğu için kararım net değildi. Bir anda gelmişti ve düşüncesi bile içimi ısıtmıştı. Tekrardan anne olmak daha doğrusu tekrardan bir bebeğe sahip olmak beni çok mutlu ederdi bundan emindim ama tek benim istememle olmayacak bir şeydi.

Haeun'un ne düşüneceğini kestiremiyordum. Çok iyi bir tepki de verebilirdi, çok kötü ve beni üzebilecek bir tepkide verebilirdi. Daha öncesinde ona bir kardeşinin olmasını ister miydi diye sormamıştım ama küçük çocuklara karşı bir zaafı olduğunu biliyordum. Ne zaman bir yere gitsek orada gördüğü küçük bebeklerin yanına gidip onları eğlendirmeye çalışırdı. Ama kendi kardeşi olarak birisini ister miydi bilemiyordum.

Diğer yandan Jihyo vardı. O bu konu hakkında ne düşünürdü ondan da emin değildim. Az önce konuştuklarımıza göre düşünürsem Haeun'un küçüklüğünün onu etkilediği belliydi ve bir daha olsa bu onu mutlu edermiş gibiydi. Ama bu konu hakkında onla hiç konuşmamıştık. Haeun'u evlat edindiğimizde tek bir çocuğun bizim için yeterli olduğuna emindik. Fakat artık böyle düşünmüyordum. Tekrardan o bebek kokusunu burnumun ucunda hissetmek istiyordum.

Onun emeklemesine, yürümesine, konuşmasına, okula gidişine, her şeyine tekrardan şahit olmak istiyordum, bundan emindim. Tekrardan bir çocuk istiyordum.

İmkanım olsa kendi çocuğumu karnımda taşımak, o dokuz ayı iliklerime kadar hissetmek isterdim. Ben ve Jihyo'nun karışımı olan bir bücür yaratmak çok isterdim.

"Ne düşünüyorsun sevgilim?"

Jihyo'nun yumuşak sesiyle düşüncelerimi toparladım. Ona bu düşüncelerimi anlatmalı mıydım yoksa bir kenara itip unutmalı mıydım? Her şeyde olduğu gibi bundan da emin değildim. Bu hisler geçici olabilir miydi diye düşündüm ama gerçekten bunu çok istediğime karar verdim.

"Bir sorun mu var hayatım?"

Gözlerimi diktiğim yerden ayırdım ve bana merakla bakan gözlere baktım. Ona bundan bahsetmek istemedim bu yüzden kafamı olumsuz anlamda salladım. Ama Jihyo'yu kandırmak çok zor olduğu için bende bir şeyler olduğuna kafasında kararlaştırmıştı ve ağzımdan çıkarana kadar  duymadan pes etmeyecekti.

"Bir şeyler olduğu belli, bana her şeyi anlatabilirsin biliyorsun değil mi güzelim?

"Biliyorum... ama önemli bir şey değil, boşver."

Yerinde doğrulup iki elimide elleri arasına aldı ve doğrudan gözlerimin içine bakmaya başladı. O anda sanki tüm düşüncelerimi okuyabiliyormuş gibi hissetmiştim ve tüm düşündüklerimi unutmaya çalışmıştım.

"Hadi sevgilim anlat bana, anlat ki sana yardım edebileyim."

Baş parmaklarıyla ellerimin üstünü ovuşturmaya ve beklentiyle bakmaya başladı. Benden bir cevap bekliyordu ama ben korkuyordum, düşünceme ters bir yanıt verirse diye korkuyordum. Ya istemezse? Ya artık bir çocuğa tekrardan bakmak istemezse? Ağzından çıkabilecek olan tüm kötü düşünceler aklımda fıldır fıldır dolaşıyordu.

Benim üzerimde olan gerginliği anlamış gibiydi ve bu yüzden yüzüme doğru yaklaştı ve dudaklarıma uzandı. Dudakları dudaklarımı arasına aldı ve yavaşça öpmeye başladı. Sanki ağzımdaki tüm sözcükleri kendisi çıkarmaya çalışıyormuş gibi dudaklarımı emmeye çalışıyordu.

Gerginliğimi alacağını düşünerekten yaptığı hareket işe yaramışa benziyordu çünkü vücudumun o kaskatı hali yok olmuştu ve onun yerini sakinlik almıştı. Şuanda bulutların arasında ordan oraya zıplıyormuşum gibi hissediyordum.

"Seni dinliyorum bebeğim."

Dudaklarımızı son bir öpücükle ayırdıktan sonra konuştu ve bu sefer konuşmanın sırası geldiğini anlamıştım.

"Ben... ben düşündüm ki... tekrardan bir bebeğe sahip olmak, tekrardan bir çocuğun anneleri olmak güzel olmaz mıydı?"

Bu basit sözcükler için bu kadar bekletmiştim onu ama içimdeki düşünceleri, hele ki böyle bir konuyu açmak zordu.

Şimdi ona beklentiyle bakma sırası bendeydi. Ağzından çıkacak her bir kelime benim için çok önemliydi.

"Sana... ben-"

Sanki kötü bir şey diyecekmiş gibi hissetmiştim ve gözyaşlarım aniden gözlerimden akmaya başlamıştı. Bu duygusallık nerden geliyordu anlamamıştım ama şuan gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum.

"Bebeğim neden ağlıyorsun? Daha hiç bir şey demedim."

Jihyo hızlıca beni kendine çekip kolları arasına aldı ve sakinleşmem için saçlarımı okşamaya başladı. Şu anda yaptığı bu hareket benim ağlamamı şiddetlendirdi ve bu hiç çözüm yolu sağlamıyordu.

Jihyo ben sakinleşene kadar yaptığı işe devam etmişti ve hiç konuşmamıştı. En sonunda kendime geldikten sonra konuştu.

"Daha iyi misin?"

Burnumu çekip kafamı salladım. Her ne kadar gözlerim şişmiş ve burnumun aktığını düşünsemde şu anda iyi hissediyordum. Az önceki gerginliğimin hepsi gözyaşlarımla birlikte akıp gitmişti.

"Aslında düşündüğün şeyin beni çok şaşırtığını ama bu şaşırmanın kötü manada değil iyi manada olduğunu söyleyecektim. Tekrardan bir çocuğun annesi olmayı o kadar çok isterim ki sana anlatamam. Seninle birlikte tekrardan o yolları yaşamak için her şeyi veririm sevgilim. Bu sefer tecrübeli bir şekilde, adım adım, acele etmeden bunu yapabiliriz."

Konuşmasını bitirene kadar dikkatlice onu dinledim ve içimde oluşan heyecanı gözle görülebilir şekilde yansıttım. Kollarımla Jihyo'nun boynunu esir aldım ve anlamsız sesler çıkarmaya başladım. Bu halime güldüğünü duyabiliyordum.

"Bunun seni bu kadar mutlu edeceğini bilseydim eve gelmeden önce yanımda bir bebek getirirdim."

Kendimi ondan çekip koluna bir yumruk geçirdim. Bu hareketim onu incitmiş gibi kolunu tuttu ve numaradan ağlama rolü yaptı. Bu haline bu sefer ben güldüm ve birazcık sinir bozucu olan ağlama rolünü kesmesi için dudaklarına yapıştım.

Ağlama sesi dudaklarımız buluştuğu anda yok olduğunda sırıttım ve onu koltuğa uzanması için geriye doğru ittim. Benden ayrılmak istemediğini belli ederek belimden tutarak beni de kendi üstüne doğru yasladı ve öpüşmemizi bir ileri seviyeye getirecek olan o hareketi yaptı.

Şu anda mutlu ve huzurluydum. Kafamdaki düşüncelerin rahatlığa ulaşmasıyla mutluluğumu karşımdaki kadına da aktarmak istiyordum ve bunun için oldukça zamanım var gibi gözüküyordu.

pococurante | SahyoWhere stories live. Discover now