Bölüm 8

196 20 51
                                    

HERRRKESEEE SELAMM
SONUNDA TAMAMEN İYILESTİM VE HEMEN BÖLÜMU BİTIRDİM

BirZ minnak ama duygulu ve tatlis bir bolum oldu(avutun beni)

Neysssse hos okumalar :*

Bolumun ilham kaynagi: Cem Kısmet-Kızım

Pamuk eller satir arasi yorumlara/08.03.2024

"Bir deri bir kemik kalmışsın yavrum. Bir şey yedirmiyorlar mı sana orada?" Nenemin ağzıma tıkmaya çalıştığı içli köfteyi elindem alarak tepe tepe dolu olan tabağımın en üstüne koydum. Adıyaman'a geleli yaklaşık iki saat oluyordu ve nenem gelir gelmez hemen ağzıma bir şeyler tıkmaya başlamıştı.

"Nene geldiğimden beri ağzımı dolduruyorsun. Hem sen beni hiç özlemedin mi? Hiç sarılmadık neredeyse." Nenemin gözleri büyürken elindeki sarmayı tabağa fırlatıp omuzlarımdan çekerek bana sıkı bir sarılış vermişti. "Özlemez olur muyum bacaksız? Merak ediyor insan. Oralarda ne yaptın, ne yapıyorsun? Yedin mi yemedin mi diye."

"Ben seni arayıp durum bilgisi vermiyor muyum Ayşe sultan? Aşk olsun."

"Sus bana laf yetiştirme! Nene olunca anlarsın. Şunu da at ağzına bu son." Tabağa fırlattığı sarmayı tekrar ağzıma dayadığında zorlukla da olsa kabul etmek zorunda kalmıştım. Çünkü bu bir kuraldır; nenenizin evinde 'açım' demek yasaktır, hele ki sizi büyütmüş bir nenenin yanında asla dememeniz gerekir.

"Nare Hanım kasımpatılarınız geldi poşetten çıkarmıyorum değil mi?"

"Gerek yok şekerim. Yarın götüreceğim zaten ya." Selma'nın kuryeden aldığı pembe kasımpatı saksılarına baktıktan sonra hazırladığım mektup kağıdı ve kalemin yanına dikkatlice koydum. Babamın yanına hem babalar gününde hem de doğum gününde hediyesiz gitmek olmazdı. "Ay nene ben çok yorgunum ya. Hem yemek yedim ya hazımsızlık yaptı galiba. Yatsam şimdi? Kusura bakmayın lütfen."

"Olur mu hiç öyle kuşum? Yat sen, yat. Nevresimlerini sabah değiştirdim. İstersen ılık bir duş al, iyice mayışırsın güzel güzel uyursun." Nenemin dedikleri mantıklı geldiğinde üstümdeki gömleği çıkarıp kirli sepetine fırlattım. "Yavrum ben pijamalarını yatağın üstüne bıraktım!" Neneme banyodan doğru teşekkür edip suyun sıcaklığını ayarlamaya koyuldum.

"Al yavrum, geç de olsa yarından önce vereyim dedim." Yatağıma oturmuş alarmlarımı ayarlarken nenem sessizce odaya girip yanıma oturmuştu. "Neneciğim ne gerek vardı?" Uzattığı paketi elime alıp yavaşça kapağını kaldırdığımda gördüğüm şeyle anında göz pınarlarım yanmaya başlamıştı.

Paketin içinde çerçeveli bir fotoğraf vardı. Babamla benim montajlanmış bir şekilde yan yana durduğumuz bir fotoğraf.

"Bunca yıl babandan mahrum kaldın, bir kere bile gıkın çıkmadı . İsyan etmedin hiçbir zaman. Beni bir kenara bırak şimdi, babanı çok gururlandırdın. Küçücük yaşında boyundan büyük şeyler yaşayınca bile hala susmaya devam ettin. Sana lanet okunmasına rağmen başın dimdik yürüdün kızım. Ben sende 29 yıl önce al bayrağıyla toprağa verdiğim oğlumu gördüm kızım. Sen de artık bu fotoğrafa her baktığında yalnızlık çekme. Baban senin içinde, sen babanın ruhunu içinde yaşatıyorsun güzel kızım benim."

Nenemin göz altlarında biriken yaşları tek tek silerken benim de ondan bir farkım yoktu. Ama nenem haklıydı. Ne olursa olsun ben babamın ruhunu yaşatmayı kendime bir hayat borcu bellemiştim. Ne yarın ne de yarından sonra bu asla ödenmiş bir borç olmayacaktı. Babam benim kanımın son damlasına kadar benim kalbimde bana eşlik edecekti.

ÜLKÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin