ᴱᵖ⁷

25 7 31
                                    


Two birds on a wire (oh-oh-oh)
One says, "C'mon" and the other says, "I'm tired"
The sky is overcast and I'm sorry (oh-oh-oh)
One more or one less
Nobody's worried
I'll believe it all
There's nothing I won't understand
I'll believe (I'll believe) it all
I won't let go of your hand
Two birds of a feather
Say that they're always gonna stay together
But one's never going to let go of that wire (oh-oh-oh)
He says that he will
But he's just a liar
Two birds on a wire
One tries to fly away and the other
Watches him close from that wire
He says he wants to as well, but he is a liar
Two birds on a wire
One tries to fly away and the other

Two birds-Regina Spektor

Neden bu kadar güçsüzdüm? Neden sadece bir kaç söze bu kadar kırıldım ve ağladım? Hayatım nedenler ile devam ediyordu ben sadece aptalın tekiydim sevdiğim kişinin önünde ağlıyordum annem her zaman bana güçlü olmamı istemişti...Biliyorum... Benden nefret ediyordu ama yine de ben her zaman onu seviyordum kabul ediyorum aptalın tekiydim onu sevecek kadar aptalın tekiydim bu dünyada tek güvendiğim kişi başkomiser Lee Minho'ydu ama bana asla güvenilir biri olmadığımı, iğrenç bir insan olduğumu, benimle sadece uğraşmak eğlenceli olduğunu söyleyene kadar benim için hayat bitmişti ve Han Jisung o zaman ilk defa oracıkta ölmek istemişti, küçük Han Jisung'dan özür dilemek istemişti, sevdiği adam için kendinden iğrenmişti, kendinden nefret etmişti ve bu zamana kadar içten ağlayamadığı için ağlamak istemişti...

Üçüncü kişi anlatımından

Genç katil şuan başkomiserin kollarında içtenlik ile ağlıyordu ne için mi ağlıyordu? Başkomiserin dedikleri ağır gelmişti ve bunların hepsi kendi suçu olduğuna inanıyordu. Başkomiser yeni fark etmişti ne kadar fazla ileri gittiğini genç katil daha fazla ayakta durmaya dayanamayıp kendini başkomiserin kollarına bırakmıştı. Başkomiser şaşırmıştı elini havaya kaldırmıştı ama eli bir türlü saçına gidemiyordu kendini suçlu görüyordu

İki tarafta kendini suçlu görüyordu..

Başkomiser kollarına düşen genç katile baktı, anlayamıyordu nasıl onun gibi hassas birisinden katil olduğunu başkomiser genç katili hafif bir şekilde kucağına almış ve yatağına yatırmıştı Minho'da onun yanına yatmış ve büyük bir cesaret ile eli genç katilin saçlarına gitmiş ve o yumuşak uzun kahverengi saçlarını okşamaya başlamıştı şuan o dediklerinin vicdan azabını çekiyordu başkomiser kendisine kızıyordu bu kadar hassas bir kişiyi üzdüğü için..

Başkomiser genç katili belinden tutup kendine çekmiş ve ona sıkıca sarılıp kendisini uykunun kollarına bırakmıştı ve o gece ikili birbirlerine sarılarak uyumuşlardı..

Serious [Minsung]Where stories live. Discover now