31. BÖLÜM: SERZENİŞ

15.8K 1K 589
                                    


Merhabalar aşkolar, bayram bitti, iş ve okul telaşı bizi esir aldı maalesef, ama size sürprizim var bir aydır burada değildim ramazan boyunca. Bu haftada hep evdeydim, hazır yazmışken elimde iki bölüm var ikisinide arka arkaya atacağım.

Bu akşam 31. bölümü atacağım, yarın sabah erken saatlerde 32. Bölümü bir zat Mir Bedirhan'ın atacağım ve kendi anlatımıyla okuyacağız. Düzeltmesi kaldı geriye sadece, bu akşam yapacağım onu da.

Yorum ve yıldıza basmayı unutmayınız. Biliyorsunuz ki benim kitabım bunlar sayesinde ön plana çıkıyor.

Keyifli okumalar aşkolar.

Yıllar önce...

On dördünün sonlarında, uzun saçları belinde raks ediyordu Sıla'nın. Sınıftaydı öğretmen tahtaya bir şeyler yazıp sillerken sırasını böllüştüğü yanındaki Zana ile oturmuş, uslu uslu sos oyununu oynuyorlard.Teyzesi onu bu okula kaydetmişti. Okul başlayalı iki hafta olmuştu ve sadece iki üç kelime ettiği tek bu kız vardı.

"Sıra sende," kağıdı Zana'nın önüne iteledi. Zana dikdörtgen şekilde kareni kutucuklara ayrılmış ve içindeki harflere bakındı, belki Sıla'nın kaçırdığı bir detay görür umuduyla. Aradı taradı bıkınlıkla ofladı. Çünkü hepsinin üstü çizilmişti neredeyse ve sadece üç beş harf vardı geriye, onlarda bir arada değilerdi.

Sıla şimdiden kazandığı oyunun gurruruyla yerinde keyifle kuruldu, fatih markalı kurşun kalemin yuvarlak ucunu ağzına sokup, dişleriyle dik kenarlarını ısırdı.

"Kazandım, pes et artık. Bırakmadım hiçbir yerde harf," dedi Sıla neşeli bir sesle. Başındaki iki saçının yanına astığı pembe çıt çıtlı tokaların gevşediğini bildiğinden çıkarıp tekrar taktı.

Zana göz ucuyla arkadaşına ters ters baktı. "Henüz kazanmadın sevinme! İyicene kontol edeceğim." desede Zana Sıla'nın haklı olduğunu farkındaydı. Burnu sızladı sürekli bu oyunda yenilen o oluyordu.

"Oynamıyacağım ben, sıkıldım. Uff ne saçma oyun bu," dedi Zana, kağıdı önünden itirerek. Pes edemezdi. "Sen hile yapıyorsun hem Sıla, ben anlarım,"

Az önceki mutlu hali uçup gitti Sıla'nın, "ne demek oynamıyacağım Zana?" Gözlerini kocaman açıp küçük kaşlarını sinirli bir şekilde çattı. "Mızıkçılık yapma, döverim seni! Pes et, bulamadın işte,"

Zana ürksede geri adım atmadı kollarını göğsünde çiçek yaptı. "Döv bakayım da göreyim Sıla," dedi dik dik. Bakışlarını baykuş kuzgunileri kadar kıstı. "Benim tam tamına sekiz tane abim var, beni korurlar hem," diye devam etti çocuk masumluluğuyla.

Sıla Kalbildeki kabuğu tutmamış kutucuklardan kan sızdığını hissetti, yutkundu en zor olanından sözleri karşısında, gözleri sulandı çok olmamıştı ailesini kaybedeli. Abi kelimesi göğsünün ortasında yanar dağın şiddetiyle patlamış, omuriliğine hızla yayılmıştı, İki büklüm oldu.

"Döverim ki hem seni hem de salak abilerini," dedi Sıla aynı diklikle karşılık vererek.

"Döv bakayım da göreyim, döv, döv!" Zana yüzünü Sıla'ya yaklaştırarak çenesini havaya dikip meydan okudu.

Sıla hiç düşünmeden ortamatikmen elini kaldırıp şılap diye Zana'nın yanağına geçirdi. Ten tene çarpma sesi otuz sekiz kişilik sınıfta yankılandı.

Zana çığlık atarak iki eliyle yanağını tutarken beklemediği tokatın etkisiyle şaştı kaldı. Kulağı çınlama meydana geldi.

Sıla ise iki saniye kadar havada kalan elini indirdi ve o da şaşkınlık içinde ona bakan arkadaşına aynı şaşkınlık içinde bakıştı. Kendi gözleriyle görmese Zana'ya vurduğuna asla inanmazdı.

Kalbimdeki TutsakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin