31. KORKU

6K 455 172
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın siyah kalplerim🖤

Keyifli okumalar!

Sırtımdan aşağı bir ürperti yayıldı. Bedenime baskı yapan cismi hissettim. Dudaklarım aralandı, yüzünde acı hissedeceğimi belirten bir ifade yer aldı. Ciğerlerime nefes gitmiyormuş gibi nefesimi tuttum. Bu baskı ne baskısıydı?

Bıçak?

" Cihangir adamı yakala. " Leman'ın sesi tenime saplanan bıçak kadar keskindi. Kaşlarımı çattım. Bedenimde bir acı hissetmiyordum. Koruyucu yelek giymekle en doğru kararı vermiştim. Gerçi bu kararı veren kişi Cihangir'den başkası değildi.

Ani bir refleksle ellerimin arasından uzaklaşan elleri sırtıma bıçak saplayan adamın ensesinde bitti. Adamın elindeki tepsi büyük bir gürültüyle yeri boyladığında Mizgin'in tiz sesini duydum. Ortalık karışmıştı.

" Umay. " Cihangir'in umrunda olan tek şey benmişim gibi yüzüme doğru eğildi. Elleri ellerimin arasından kayıp gidiyor sanmıştım ama o ellerini yanaklarıma koymak için çekmişti. " İyi misin güzelim? "

Alparslan soğukkanlıkla Sırtıma bıçak saplayan adamın kolunu ters çevirdi yüzünü kolona yasladı. " Kimin köpeğisin söyle! " dediğinde üstünde silah olmadan buraya birinin girmiş olmasını yadırgadım. Sonuçta aramızdan birini öldürmek için geldiyse kendi canını da düşünmeli, çıkışını garantilemeliydi. Gözümüze soka soka birine dokunuyorsa da bu işin içinde bambaşka bir şey vardı.

" Duyuyor musun beni? " yara almadığımı ikimizde biliyorduk. Bana giydirdiği çelik yelek sayesindeydi her şey. Belki de adam gerçekten bıçağı saplamak istememişti. Çünkü birini öldürmek isteyen insana göre oldukça nazikti. " Bana odaklan. " Cihangir ses vermediğim için daha da endişeleniyordu.

" İyiyim. " dedim sadece kendimin duyabileceği bir sesle. " Yaralanmadım. "

" Çok şükür. " dedi Leman kolumdan tutup beni etrafımda döndürerek. Elini Sırtıma koyduğunda bir kez daha rahatladığını belli eden sesini çıkardı. Cihangirle beni baş başa bırakarak adamın olduğu tarafa geçti. " Kimin seni gönderdiğini söylemeye ne dersin? " Adamın kafasını kolona çarparak sorduğu soruyla afalladım.

Biraz önce seni deşecek Adamın canına bir şey olacak diye mi korkuyorsun diyen iç sesime selam göndererek gözlerimi Cihangir'e çevirdim. Soluksuz bana bakıyordu. Sanki nefes alsa ben yanından yok olup gidecektim. Elleri tekrar yanaklarımı buldu. " Buz gibi olmuşsun yine. " dedi endişeli bir sesle. " Korkunca da üşüyorsun demek ki, minik serçem. "

" Cihangir, her üşüdüğümde ellerimi ısıtırsın değil mi? "

" Isıtırım. " hızla başını salladı. " Yeter ki sen iste. "

" Seni çok seviyorum. " dedim elimde olmadan titreyerek. Üşüdüğüm için miydi yoksa biraz önce hissettiğim bıçak baskısı için miydi?

Hayatım Cihangir'den önce karmaşıktı. Sürekli Tibet belasını düşünmek zorundaydım. Ama artık onu düşünmek gibi bir eylemim yoktu. Çünkü Cihangir yanımdaydı. Lakin şimdi sürekli bambaşka insanların odak noktası oluyordum. Bu sıralar Evan Tilki'nin davranışları da beni rahatsız ediyordu. Bunu Cihangirle en yakın zamanda paylaşmalıydım.

" Ben de seni sevgilim, bende seni. En çok seni. " alnımdan öptüğünde sakinleşmeye çalıştım. Bulunduğum ortam herkesin alışkın olduğu bir ortam değildi.

Büyük dayı yerinden kalkarak adamın olduğu yere geldi. " Hangi hain kendi gelemiyor da köpeklerini önüme salabiliyor? " sorusuyla adam kıs kıs gülmeye başladı.

KUZGUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin