31.Bölüm: Savaş

3.7K 391 352
                                    

Kubai sürüsü denizin ortasında, Alaz sürüsüyle olan sınırın hemen önünde gemileriyle birlikte durduklarında, Alaz sürüsünün sınırı koruyan betalarının hemen dikkatini çekmişti. Ama sayıca fazla olan Kubai sürünün karşısında çok da şansları olmamıştı.

Han, Alaz sürüsünün sınırdaki betalarını halletmelerine rağmen sınırı geçmedi. Diğerlerine hallettikleri hakkında talimat verip bekledi. Her sürü farklı bir yönden Alaz sürüsüne pusu kurarken Han ve sürüsü güneyden, kendi sınırlarının bitiminden onlara saldıracaklardı. Sınırdaki betaları hallettikten sonra hep birlikte sınırı geçecek, hep birlikte saldıracaklardı. Çünkü sınırı geçtikleri an alfa Kenan hissederdi. Kimse tek başına hareket etmeyecekti.

Alaz sürüsünün dört bir yanını kuşattıktan sonra saldırıya geçeceklerdi. Bir tek Bürküt sürüsü sınırı geçmek gibi bir hamlede bulunmayacaklardı. Çünkü onlar zaten Alaz sürüsünün şehrinde, iş hakkında konuşma bahanesiyle Alaz sürüsüne girmişlerdi.

Her şey şu anlık yolunda görünüyordu. Sınırdaki betaları halleden Kubai, Ülgen ve Kızagan sürüsüydü. Kızagan sürüsü aralarındaki en güçsüz sürü oldukları için bu durum herkesi şaşırmıştı. Han'ı asıl şaşırtan ise Erlik sürüsünden daha haber alınmamış olmasıydı. Erlik sürüsünün herkesten önce halletmesini bekliyorlardı ama onlardan henüz ses soluk çıkmamıştı.

Han derin bir nefes alıp elindeki dürbünle şehirde bir hareketlenme olup olmadığına baktı. Akşam saatleri olmasına rağmen etrafta bir sürü insan, normal hayatlarına devam ediyorlardı. Han elindeki dürbünü bırakıp saatte baktı. Saat on bire geliyordu. Planlarına göre on ikiye kalmadan Alaz sürüsüne saldırmaları, sabaha kalmadan da Alaz sürüsününün alfası Kenan'ı yok etmeleri gerekiyordu.

Han derin bir nefes alıp arkasındaki sandalyeye oturdu. Daha bir saatten fazla vakit vardı ama saat dolmadan sınırdan geçmek, bir an önce bu işi bitirmek istiyordu. O sırada telsizde Koyaş sürünün alfası Arif Güneş'in sesi duyuldu. Onlarda güneydoğu bölgesini hallettiler. Yaklaşık bir saatin sonunda da Umay sürüsünün alfası Melike Bereket'in sesi duyuldu. Onlarda sınırı halletmişlerdi.

Bürküt sürüsüne ait betaların bir kısmı alfalarıyla beraber Alaz sürüsündeyken, bir kısmı da güçsüz sürülerin yanına yerleştirilmişti. Alaz sürüsü hiçbir zaman çok fazla betayla sınırlarına girilmesine izin vermezdi. O yüzden Bürküt sürüsünün alfası İhsan Kartal'ın yanında çok fazla kişi yoktu.

Şimdi tek bir sınır kalmıştı. Bir tek Alaz sürüsünün doğu sınırı geçilmemişti. Orayı Erlik sürüsü halledecekti ama hala ses soluk yoktu. Oysaki Han onların direk geçeceğini, geçtikten sonra da kafalarına buyruk davranıp kimseyi beklemeden saldırıya geçeceklerinden korkmuştu. Bu kadar sessiz olmaları Han ve diğer sürü alfalarının şüphelenmesine sebep olmuştu.

Han bir süre daha bekledi. Saldırıya geçmek için daha yarım saatleri vardı. Biraz daha bekledi. Ancak ne kadar beklerse beklesin hala ses soluk yoktu. En son Han telsizden Erlik sürüsünün alfası Mete'ye seslendi ama bir cevap alamadı. O an anladı Han, o an bir şeylerin ters gittiğini anladı... ancak geri çekilmedi. Doğu bölgesini kontrol etmeleri için birkaç beta gönderdi. Normalde on ikiye kadar başlaması gereken saldırı bu süreçte gecikmişti.

Birkaç dakika sonra da beklediği cevabı aldı. Doğu bölgesinde olması, sınırdaki betaları halletmesi gereken Erlik sürüsü ortada yoktu. Üstelik oraya bakmak için görevlendiren Umay sürüsünden beş beta farkedildi. Alaz sürüsünün sınırında nöbet tutan betalar tarafından farkedilen betalar anında öldürüldü. Kusursuz bir şekilde hazırlanan planın mahvolmasının bir sebebi de bu olmuştu. Çünkü sınırı koruyan betalar alfalarına hemen haber vermişti.

NARYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin