7. BÖLÜM

57 43 0
                                    

                         Bir hayat alırken geride bıraktıklarının cesaretinin ölçüsünü
bilmek gerekir. Bir cinayet işlendi ve
tozlu raflara kalktı diye hiç kimse katili
suçsuz ilan edemez!
YAZAR...

        Üzerimde garip bir tedirginlik vardı. Gözlerimi açmaya çalıştım. Birkaç deneme sonucunda nihayet tam olmasa da gözlerimi açmayı başardım. Etraf bu sefer bembeyazdı. Gözlerim resmen kan ağlıyordu. Ada beni tekrar kapat diye adeta yalvarıyordu. Gözlerimi kapattım sonra açtım tekrar kapattım sonra tekrar açtım. Evet etraf bu sefer daha da netleşmeye başlamıştı. Yavaşça kıpırdanmaya çalıştım. Kendimi şeyin üzerinde hissediyordum. Neyin neyin neyin. Elimi üzerinde uzandığım yerin üzerine gezindirdim. Taş vardı. Toprak vardi. Bir dakika toprak. Nasıl yani?

    Doğrulamaya çalıştım ilk birkaç denemede yapamadım ancak sonra en sonunda yapmayı başardım. Oturdum. Önce nerede olduğumun farkına varmak istediğim için etrafa göz attım. Etrafta ağaçlar vardı toprak vardı. Taşlar vardı. Ormanda mıydım ben? Evet ben bir ormandaydım. Ama hangi orman? Ona hic bir anlam veremiyordum. Eğer hala Erzurum sınırları içerisindeysem burası Erzurum'un güney tarafı olmalıydı. Sanayiciler sitesi. MNG alışveriş merkezleri vesaire vesaire her şey buralarda vardı. Mükemmel yaa. Bari beni kaçırıyorsun bir yemek filan bişey bırakır insan yaa. Tam ayağa kalkacaktım ki başımın bulunduğu yerde bir poset vardı. Üzerinde de koskocaman harflerle "YEMEĞİNİ YEE!"yazmıştı. Ah ulan Azer eger ben de seni böyle bırakırsam ulan.
      Uzanıp poşeti elime aldım. Açtım. Önce içinden bir hamburger ve kola çıktı en sevdiğimden. Sonra bişey daha çıktı. Telefon. Telefon mu? Resmen hamile olamayacağını defalarca doktorlardan duyup ertesi hafta iki aylık hamile olduğunu öğrenen bir kadın gibiydim. Hoplayıp zıplıyordum. Bi an çeki duzen ver kendine Ada sen mal mısın? kızım yaa bu kadar mı yaa?beynini hemen git bul nereye gitti.

      Aslında beynim hemen yanı başımdaydı. Aklım şu anda zehir gibi çalışıyordu. İntikamımı alacağım. Onları öyle bırakmayacağım. Kendime söz verdim. Önce telefonu açtım. Benim parmak izimle çalışıyordu. Tabiiki KORUYUCU dan da bu beklenirdi. Önce rehbere girdim. Sadece bir numara vardi. "KORUYUCUNNN...",Bu neydi be boyle. Üç tane n bir de yanına üç tane nokta mı??

   Sonra Google'a girdim. ASUDE VE GÖKALP KORKUSUZ yazdım ve titrek bir nefes alıp bul tuşuna bastım.

    Erzurum'da Cumhuriyet Savcısı Gökalp Korkusuz ve Avukat Eşi Asude Korkusuz cinayeti..

  İlk ulaşılan bilgilere gore kapının kolunda herhangi bir zorlama olmadığı... Savcı ve avukatın boğazının kesilerek kan kaybından öldürülmeye...

   Daha fazla okuyamadım. Nefesimi düzenlemeye çalıştım. Şu an değil şu an değil zamanı gelecek Ada dedim. Sonra telefonuma bir mesaj geldi:

        KORUYUCU;
Ailenin nasıl öldüğünü öğrenmek istiyorsan
bana da sorabilirdin.

   Tam cevap yazacakken kafama sert bir cisimle vuruldu. Diz çöktüm yavaş yavaş. Sanki saliseler bile saatler gibi geçiyordu. Düştüm yere. Sesler çok derinden geliyordu. Beni bayıltmaya çalışan kişi benimle konuşuyordu. Sonrası derin bir sessizlik.

                                      CENK TÜRKER...

    Saatlerdir ona ulaşamıyorduk. Nerdeydi. Koruyucu onu ormanda bıraktığını söylemişti. Ama bulamıyordum, kahretsin bulamıyorduk. Koruyucuymuş. Şerefsizin ta kendisi...

BEN, GECEM VE KARWhere stories live. Discover now