Görev

920 69 7
                                    

"Belki değilim hasta
Belki değilim yara
Ama onun bakışları beni sokardı şu vatan toprağına."

-İ.M.

⋇⋆✦⋆⋇

"Komutanım içeride otuzdan fazla kişi var."

"Eyvallah çaycı."

"Komutanım..." Allahım sen sonumuzu hayır et.

"Söyle Sürüngen."

"Komutanım, Albaydan mesaj var. İçeride esirler olabilirmiş." Bir bu eksikti.

"Kesin bilgi mi?"

"Hayır, Albay yine de dikkat edin dedi." Ben bahtsız bir bedeviyim abi.

"Kesin olmayan bilgi neden bize geliyor Sürüngen?!"

"Bilmiyorum Komutanım, Albay söylememi istedi."

Tam beş gündür dağdaydık. Helikopterle üç saate yakın uçmuştuk, yola çıktığımızda etraf zifiri karanlıktı aynı şimdi olduğu gibi. Neredeyse altıncı güne geçiyorduk.

Kampı bulmuştuk ama  o kadar siktiri boktan bir yerdeydi ki... Bulan istihbartçımızı ayakta alkışlıyordum. Söyleyim dedim istihbaratçı benim.

Neyse timleri ilk görev haliyle, şimdi bütün sorumlulukta bende, maalesef. Ben neden time alındım ki bak şimdiye Köhre'yi alıp çıkmıştım.

"Komutanım büyük çadırda hareketlilik var," diyen Furkanla oraya doğru baktım.

İçeride masa başına geçmiş mum ışığının altında konuşan bir grup it vardı.

"Onlar başlıyorsa, biz bitiriyoruz demektir! Benim emrimle birlikte dosyaları ve Köhreyi alıp çıkıyoruz, esirler de varsa onları da sağ getiriyoruz!"

"Emredersiniz!" Hepsinin neredeyse bağırarak cevap vermesiyle kulağımdaki telsiz cızırdadı.

"Allah kahretmesin sizi emi kulağım gitti," diye homurdandım. Küçük kıkırtılar gelince kendime çeki düzen verdim.

"Atış serbest!" Ve o bölgedeki herkesin kulaklarını bizim silahlarımızın sesi doldurdu.

⋇⋆✦⋆⋇

Evet ben ve benim mükemmel şansım bahtsız bedevi olduğumuz için esir mesir yoktu. Haliyle bize ciddi zaman kaybı olmuştu. Altıncı günü de bitiriyorduk.

Aynı zamanda Köhre'yi ve dosyaları aldıktan sonra içeride ayrı çatışma yaşamıştık, orada Ares yaralanmıştı. Salak bir de 'Hazırlıksız yakalandım Komutanım.' diye konuşuyordu.

Esirler için her türlü deliğe bakarken Köhre atak yapınca Faruk da yaralanmıştı. Çünkü Köhre'nin başında o duruyordu. Böyle olunca zaten bana geldiler, hafiften orda Köhre'yi bayıltmışım.

Şimdi tüm sinirimle birlikte helikopterdeyiz. Ben, Uraz, Arda yanyana otururken karşımızda da sırasıyla; Faruk, Turan, Ares vardı. Köhre'yi de yere doğru fıydırıp atmıştım.

"Komutanım çok sinirli duruyor," diye Turan'ın kulağına sesiz olduğunu sanarak bir şeyler söyleyen Faruk'u görmezden gelmeye çalıştım. Tüm tim oturmuşlar benim sabrımı sınıyorlardı.

MAVİNİN BORDO TONUWo Geschichten leben. Entdecke jetzt