Son Söz

44 7 9
                                    

Buraya kadarmış.

Sanırım ağlıyorum. (ToT)

Vedalardan nefret ediyorum. Teşekkürler.

İzninizle son kez lifeblood için söylemek istediğim birkaç şey var.

Doğrusunu söylemek ve dürüst olmak gerekirse daha önce hiçbir uzun kurgumda, parçalara bölünüp bu parçaları karakterlerime iyi veya kötü her anlamda giydirmemiştim. Daha önce hiç bu kadar kendimi yazmamıştım ve işin ironik olan kısmı en başında bu şeye karşı olmamdı ama gel gör ki kurgu kontrolümün dışına çıktı. Sonradan fark ettim ki zaten benim yazdığım şeyin benden bağımsız olması imkansızmış. Ama bu kadar bağlı olacağını da kestirememiştim işte.

Kurgularımın başlarının hiçbiri planlı değil. Sadece bir cümle, bir söz, belki bir alıntı yazıyorum ve o kitabımın mayası oluveriyor. İlk bölümleri kurgulamıyorum, hissediyorum.

Lifeblood ilk ne zaman ve nasıl aklıma düştü inanın hatırlayamıyorum ama birkaç bölüm yazdıktan sonra, aynı anda arka planda bir başka daha kurgu yazdığım hâlde bu ikisini karşılaştırıp kendime "Bu kurgu güzel olacak kızım," diyerek motive etmiştim ve birçok yerde size derdimi anlatmıştım aslında. Sonradan "Acaba bu kadar çok dert boğmaz mı?" diye tereddüte düşmüştüm ve bazı kısımları silip düzenlemiştim. Bölüm biriktirip öyle yayınlasam da, yayınlama esnasında yaşadığım bazı olayları, özellikle diyalogları, aralara serpiştirmiştim çünkü inanın bana, bir yazarın en büyük ilhamı ona rastgele söylediğiniz herhangi bir cümledir, zannımca.

Benim için zor geçen bir dönemde çoğunuzdan habersiz arka planda yazdığım kurgumdu, lifeblood.

İçimde aşırı garip bir his var. Final kısmı kurgu boyunca dokunmadığım tek kısımdı ve başlamadan sonunun nasıl biteceğini biliyordum ama sanki bir şeyler eksik gibi hâlâ. Aklımdaki o mükemmel şeyi yansıtamadım gibi. Bilemiyorum. Neyse ne.

Ve son sözde son kez teşekkür etmek isterim hepinize. Özellikle en baştan beri yüzümü, adımı, yaşımı; kısacası bana dair en ufak bilgisi olmamasına rağmen yanımda olan o kızlara çok teşekkür ederim. Her gün yorumlarınızla beni deli gibi heyecanlandırdığınız için. (Anladınız siz.)

Teşekkür ederim, lifeblood. Ben seninle beraber vazgeçebilmeyi öğrendim. Geçmişte yaşanan şeyler ne kadar güzel olsa da o anları geri getirebilmek için değil, yaşatabilmek için uğraşmamız gerekiyormuş. Bunu bana sen öğrettin.

Teşekkür ederim, Akıner. Ben seninle beraber çaresizce anlaşılmayı beklemenin bir fayda vermediğini öğrendim ve senin sayende bundan vazgeçtim. Daha çok şey var ama inan yetmez buralara.

Teşekkür ederim, Melih. Sevgi uğruna bazı şeyleri göze alabilmeyi öğrettiğin için. Çünkü seni iyileştiren ihtimallerdi, ihtimaller de mutlu eder insanı. Ne demiş şair; "Ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim."

Teşekkür ederim, Lara. Ama bu teşekkürü kimse anlamayacak.

Teşekkür ederim hepinize. Kalemimi geliştirebileceğimin farkındayım, söz veriyorum yapacağım. Çok yakında diğer kurgularla geri döneceğim. Gerek texting, gerek kısa hikayelerle. Uzun soluklu bir roman için sadece zaman verin. Çünkü bir şeylerin oturması gerekiyor ama halledeceğim.

(!ağlıyorum!)

Kendinize dikkat edin.

mf, lady.

12.04.24
bitti

Lifeblood | Texting Where stories live. Discover now