Seni Düşündüm

170 32 4
                                    

Yüzünü yakan sıcaklığın beraberinde karanlığını aydınlatan ışığıyla yüzünü buruşturdu.Aynı anda yüzünde hissettiği sızı sinirlerine yansıdı.Başını çevirip ışıktan kaçmaya çalıştı ama hiç bir işe yaramıyordu.Zihni bu savaş içinde yavaş yavaş ayılırken gözlerini araladı.Aynı anda bir ışık huzmesi girdi görüş açısına.Gözleri epey kamaşmış tekrar kapatmak zorunda kalmıştı.

Bir gözünü aydınlığa alıştırmaya çalışırken elini kaldırıp yüzüne siper ederek ışığın etkisini azaltmaya çalıştı.
Bunu yaptığında kolları fena halde ağrımıştı.

Boğazının epey kuruduğunu ve acışmaya başladığını hissetti.
Hafif bir öksürük dudaklarının arasından kaçarken sonunda zihni yaşadığı anı algılamaya başlamıştı.

"Nasıl oldun?"

Duyduğu sese gözlerini kırpıştırdı.Yatakta doğrulmaya çalışırken üstündeki ağırlığa gözleri değdi.
Kahverengi, yumuşak olmasa da onu yeterince sıcak tutabilecek bir battaniye vardı üzerinde.

"Bekle ani hareket yapma!"

Kafasını çevirmek için döndü ama buna gerek kalmadan narin sesin sahibi koşar adımlarla görüş açısına girmişti.

Gözleri bir anda karşısında dikilen minik bedende gezindi.

Sarı saçları dakikalardır gözlerini kamaştıran güneş ışığıyla yıkanmış gibi parıldıyordu.
Dudakları yeni kalktığı belli olacak şekilde epey şişkin ve renksizdi.
Minik gözlerinin uçlarında hafif çapak taneleri birikmiş siyah kirpiklerinden bir tel tombul yanağının üstüne düşmüştü.

O da yeni kalkmış olmalıydı.

Sakin adımlarla yanına yaklaştı,masadaki sürahiden suyu bardağa boşalttı ve kalçasının yarısını uzatılan dizlerin hemen yanındaki boşluğa oturtarak tam dövmelinin karşısına geçti.

Bardağı nazikçe ona doğru uzattı.Aynı anda iri parmaklar sarmaladı cam bardağı ve o da aynı naziklikle aldı minik ellerden.

Bir kaç yudumu boğazına gönderip sızlayan kaslarını rahatlattıktan sonra bardağı tekrar sarışına uzattı ve gözlerini çevrede gezdirdi.

Fazla eşya yoktu bu boş salonda.Kendi dairesi gibi burası da 2+1'di.
Salon ve yalnızca köşede bir küçük oda vardı.O da yatak odası olmalıydı.

Salonda sadece bir kanepe ve bir masa vardı.Mutfağı zaten salonla birleşik,salonda dış kapıya açılıyordu.
Duvar boyaları epey sökülmüş içerideki hafif kokuya da bakılırsa epey rutübetlenmişti.

Tüm bu kargaşaya rağmen evi fazla temiz ve düzenliydi ama sarışının.

Bir perinin sihirli değneği dokunmuş gibi rutübeti örten tatlı şekerli bir koku sarmıştı evi.
Bir kül kedisinin sindirellaya dönüştüğü,bal kabağının mükemmel bir arabaya evrildiği gibi sanki bu tahta parçası eşyalar da geceleri güzelleşiyor,parıldıyordu.
Öyle bir havası,huzuru vardı bu küçük dairenin.

İri gözleri çevrede gezinmeye devam ederken son durağına gelmiş gibi minik gözleri buldu.

Aynı anda sarışının gözlerinin de kendi yüzünde gezindiğini farketti.
Ama onun aksine sarışın,inceler şekilde değil bir şeyi kontrol eder gibi bakıyordu.

"Bakmama izin ver"dedi çattığı kaşlarıyla kontrol ettiği yere doğru uzanarak.

Tam anlındaki bandı yavaşça çekip çıkardı beraberinde.
Aynı anda acıyla sızlandı dövmeli.

Sarışın,bandı çıkarırken mahçupça sundu mazeretlerini
"Dün ışık yoktu.."bandı kenara bıraktı ve yeni bir spancı aldı eline"görmediğim için biraz üstün körü yapmış olmalıyım"

JEONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin