🌖Yirmibirinci Bölüm🌖

52 7 0
                                    

"İyimisin güzelim? Ben gerçekten özür dilerim o şerefsiz öyle söyleyince"

"Efken "

Kafamı arabanın camından isyan eder gibi çektiğimde dudaklarını birbirine bastırarak yaslandı geriye.Ona bakıyordum ama o bana bakmıyordu.Kafasını çevirmiş yolu izliyordu.Elmacık kemiğindeki kızarıklık hafifçe morarmıştı.Ellerindeki eklem yerleri adamın kanıyla renklenmiş Efken'nin derisinin yüzülmesini gizliyordu.Elimle yüzünü kendime çevirdim ve inceledim başka birşey yoktu derin bir oflamayla hızlıca indim araçtan.Efken eve getirmişti beni.Arkadan poşetleri alıp arabadan indirdim onu.Konuşmadan tuttum kolunu ve çekiştirerek yukarı çıkardım.Eve girdiğimizde poşetleri salona bırakarak oturmasını işaret ettim ve banyoya gidip bir şişlik ve yara kremi buldum.Yanına giderek yüzüne eğildim ve yine çenesini tutup kaldırarak yavaşça sürmeye başladım.

"Damla'm güzelim gerek yok"

Konuşmamıştım.Konuşursam hüngür hüngür ağlayacağımı biliyordum.Çok kızacağımı biliyordum.Sadece kıremini sürdüm ve elini alarak alkollü pamukla temizleyip krem sürmeye başladım.O yüzüme bakmaya devam etsede ben ona bakamadım.Kızıl kahve gözler benim en savunmasız olduğum kıyılardı.

"Damla konuşmayacakmısın?"

Önünde ayakta duruyor eğilmiş eline krem sürmeye çalışıyordum ki birden iki kolu belime dolandı ve çekti kendine beni.Kucağına düştüğümde sıkıca sarıldı bana.Kafasını boynuma gömdüğünde bende sarıldım.O boynumda sıcak nefeslerini saçlarım arasına terk ederken bende kafamı kafasına yaslayıp saçlarını okşadım.Kafasını kaldırmadan girdi söze.

"Özür dilerim bana kızabilirsin birşey demem söz ama susma birdaha benimle konuşmayacakmısın?"

"Sana randevu açıcam"

Bu söylediğimle kaldırdı kafasını ve bana baktı.

"Ne için?"

"Kafan çok hasta senin fark ettim bu gün"

Bunu söylerken kafasına parmak uçlarımla bir tane vurmuştum.Kaşlarını çatarak bana baktığında  bende aynı şekilde baktım ona.
Onu affetmiştim ama biraz sinirlense sorun olmazdı değil mi?

"Özür dilerim dedim ya özür dilerim Damla"

Resmen isyan ederek söylemişti bunu kafasını geriye yatırırken.Kucağından kalkmaya çalıştığımda daha sıkı sardı belimi.Tekrar denediğimde kilitlenmiş gibi duruyordu öyleki artık göğsüm göğsüne değiyordu.Hışımla ve sertçe omzuna bir tane vurup ısırdım.Bağırdığında kolunun gevşemesiyle kalktım kucağından.Poşetlerimi alıp odama gittim ve hazırlanmaya başladım.Nişana az kalmıştı.Mekan tuttuğumuzdan sadece giyinip gitmek kalmıştı geriye.Üzerimi giyip mavi tonlarında bir makyaj ve sıcak kahve tonlarında hafif pembe bir ruj sürdüm.Beyaz orkide kokulu bir parfümü sıktım üzerime.Boynuma gümüş bir kolye takarken bileklerimede gümüşm ince bileklikler ve bir kaç yüzük taktım.Hazırdım çıktım ve poşetlerini eline tutuşturarak odama soktum onu.

Oda giyinip çıktığında yanına gidip üzerini düzelttim.Kravatını düzeltirken biraz fazla sıkıp onu hafifçe boğduğumda yüz ifadesi yalvarıyordu.Arkamı dönerek odama geri döndüm ve saçlarımı yapmaya başladım.Önlerinden perçemlerimi bırakarak çift balık sırtı örüp rakasını açık bırakmıştım.

Hazır olduğumda çıktık evden.Nişanın yapılacağı açık hava konseptli yere vardığımızda gecenin karanlığında göğü süsleyen yıldızlar çok güzeldi.Arabadan inmeden önce kapıları kilitkedi Efken.Kolumu tutup beni durdurduğunda yüzüne baktım.Bu adam neden sinirlenmiyordu?!.

Onbaşı'mWhere stories live. Discover now