İstanbul
Sene 2000Beyaz bir elbisem vardı uçları püskül püskül olan
Sarı saçlarım özenle örülmüş, mavi tokalarımla adeta parlıyordu
"Ben dışarı gidiyorum anne"
Küçük bağcıklı ayakkabılarımı bağlamadan merdivenleri inmeye başlamıştım bile
Annem arkamdan seslense de ona cevap vermeyip gülerek apartmandan çıkmıştım
Hava aşırı güzeldi ve güneş tepede en güzel haliyle etrafa ışık saçıyordu
Elbisemin iç cebinde ki renkli şekerlerden ağzıma attım
En sevdiğim portakallı olandı
Siteden nihayet çıktıktan sonra ormanlık olan alana ilerledim buraya asıl gelmemin sebebi dün gece yanlışlıkla topumun oraya kaçmasıydı
O benim en sevdiğim topumdu babam almıştı onu bana mutlaka bulmam gerekiyordu
Adımlarımı biraz daha hızlandırıp iyice ağaçların arasına karışınca gözlerim fıldır fıldır topu aramaya devam ediyordu
Baya bir koştuktan sonra ellerimi dizlerime koyup bir kaç saniye nefeslendim astım hastası olduğum için her an atak geçirebilirdim annem ilacımı hep yanımda taşıma mı söylerdi ama ben unutmuştum
Bir kaç dakikadan sonra nefeslerim düzene girince ileriden bana doğru bakan kırmızı topu mu gördüm
Sevinç gülümsemesi ile hızla topa doğru koştum ve elime aldım
Ellerimle onu sevdim
"Yaşasın sonunda buldum seni"
Onu seve seve arkamı döndüğüm sırada gülen yüzüm bir anda soldu ve yerini tahmin edemeyeceğim bir korku kapladı
Ağacın kavuğuna kalın bir iple bağlanmış ve gözleri oyulmuş bir kadın cesedi şu an tam karşımda duruyordu
Seke seke ona biraz daha yaklaşınca her tarafının delik deşik olduğunu gördüm
Sarı elbisesinin üstüne yapıştırılan notu görünce burdan hemen gitmem gerektiğinin farkındaydım
"Her insanın kendi zevkleri vardır. Benimki de cesetler"
Aleyna
Ter içinde yataktan hızla doğruldum saçlarım boynuma yapışmış dudaklarım gördüğüm kabustan dolayı hala titriyordu
Hızla abajurun üstünde ki astım ilacımı alıp bir kaç kere ağzıma sıktım
Nihayet içime çekebildiğim derin nefesler sonucunda rahatlamıştım
Ayaklarımı yere sarkıttığım da kalbim hala ağzımda atıyordu
Çok korkutucu ve garip bir kabus görmüştüm gerçekten kendimi şu anda hiç iyi hissetmiyordum dün gece ki nottan sonra iyice paronayak olmuştum nasıl uykuya daldığımı bile hatırlamıyordum
Hızla odamın içinde ki banyoya gidip soğuk suyla yüzümü yıkadım
Aynaya baktığımda gözlerimin altında ki mor halkaları ve dudaklarımın kuruluğunu görmemek elde değildi
İşlerimi halledip tekrar odama döndüğümde hızlıca dolabımı açtım kırmızı v yaka tişörtümü ve siyah kotumu alıp üzerime geçirdim saçlarımı da gelişi güzel at kuyruğu yapıp telefonumu ve belgelerimi de sırt çantama attım
Son kez boy aynamdan kendime bakınca hâlâ üstünde duran notu gördüm tekrar oraya yapıştırmıştım
Ama odama birisi girse bunu görebilirdi o yüzden hızla elimle buruşturup banyo da duran çöpe attım