yirmi dört

1K 82 12
                                    

bundan onceki bolumu okumayi unutmayin

Özgün'ün tiyatro oynadığından ve rol yapabildiğinden birkaç kez bahsetmiştik. Zaten şu anki gamsız tavrı da tamamen bu tiyatrocu kişiliğine borçludur.

Heyecandan ölüyordu çünkü geçen iki seferde de Timur'un omzuna yattığında uyuyakalmışlardı ve bu herkesin başına gelebilecek bir durumdu. Ancak bu defa ikisi de tamamen uyanıktı ve arkasına sığınabileceği bir bahanesi yoktu. Tek umudu Timur'un bu hareketini sorgulamaması olurdu.

İrfan'a bilerek yenilmişti çünkü mağlup olan bir diğer kişiyle, Timur'la yan yana olmak istemişti. İrfan ve Mikail oyunlarına odaklanmışlardı, Mehmet tamamen başka bir alemdeydi ve Erdem onları merak etmek için fazla umursamazdı. Bunun anlamı, rahatça Timur'a alttan alta yürüyebilirdi.

Başkasının içeceğinden içmezdi, Timur'la yaptığı çoğu şeyi diğer insanlarla yapmazdı. Timur'un, daha önce etkilendiği insanlardan farklı olduğunun da farkındaydı. Henüz yeni ilişkiden çıkmış, hatta henüz çıkamamış, ve güven sorunları yaşayan biriyle bir ilişki düşünmek çok zordu. Mevzubahis ilişki hem Timur'a hem Özgün'e zarar verirdi. Yine de sarışın kendini Timur'dan uzaklaştıramıyordu. Her ne kadar böyle hissetse de duygularını dile getirmekten çekiniyordu. Normalde bu tarz bir şeyi en yakın arkadaşı Mikail'e anlatmaması mümkün değildi, yine de henüz anlatabilecek gibi hissetmiyordu. Aynı şekilde bu tarz hoşlantı ve flörtlerini Mikail'den sonra genelde Mehmet'e anlatırdı ama ona da anlatmayacaktı.

Sıçtığı bokun rengini bile arkadaşlarıyla paylaşan birisi için bu tarz bir şeyi saklamak içini bunaltıyordu. Yine de Timur'dan bir adım gelene kadar bunu saklamakta karar kıldı.

Timur ablasının attığı bir videoya bakmak üzere telefonunu açtı, video klasik bir abla kardeş meme videosuydu. Özgün onun baktığı şeyi merak etti, hafif sağa çevirerek telefonuna baktı.

"Neye bakıyorsun? " Timur ekranı biraz ona yaklaştırıp cevapladı.

"Ablam video göndermiş de ona bakıyordum. " Özgün böyle kafasını omzuna koyunca şampuanının kokusu rahatça alınıyordu. Sapık gibi gözükmemek için çok derin soluklar almamaya çalıştı.

"Bu akşam yemekler Miko'dan. " Bağırarak herkesin dikkatini üstüne topladı İrfan. Yendiği için inanılmaz keyifli gözüküyordu. Mikail ise yenilgiye çok takılmamış, İrfan'ın yaptığı harekete gıcık bir çocuğa bakar gibi göz devirmişti. İrfan onu umursamayarak yaklaşıp kolunu Timur'un omzuna attı ve konuştu.

"Kankam, alkolle aran nasıl? İyi içer misin? " Timur gergince gülümsedi, alkolle arası berbat denilebilirdi. Alkolle tek geçmişi Ravza ile içtikleriydi.

"Pek sayılmaz, çok içmem. "

"Aha aynı ben. Çok şükür ilk dakika bayıldığımda dalga geçilmeyeceğim artık. " Özgün İrfan'ın kolunu Timur'dan uzaklaştırdı ve Timur'a dönüp konuştu.

"Tatillerde genelde buraya gelince her gelişimizde içmemiz gelenek gibi bir şey oldu. Komaya girecek düzeyde içmiyoruz ama İrfan dayanıksız olduğu için sızıyor hemen, sonra sabah ağlıyor her şeyi kaçırdım diye. İçmek istemezsen önemli değil tabii. " Erdem gözlerini Mehmet'e çevirince onun da kendisine baktığını gördü. Yüzünde ufak bir gülümseme oluşurken ortamdakilere fark ettirmeden mutfağa yürüdü. Çok geçmeden Mehmet de arkasından geldi.

"Hoşlanıyor. " Net bir sesle konuşan Erdem'e güldü Mehmet. "Kanka çok hızlı atlıyorsun sonuca. " Erdem itiraz istemeyen bir şekilde iki yana salladı kafasını.

"Bak ben iki yıldır falan Özgün'ün arkadaşıyım. Eğer Timur'dan hoşlanmıyorsa bir bok bilmiyorum. Allah aşkına Özgün kaç kere bize insan gibi açıklama yaptı? Timur onun için ayrı bak, şuraya yazıyorum. " Mehmet düşüncelerine yoğunlaştı, ne yazık ki sevgilisine ayırdığı vakit nedeniyle o ikisine dikkatini vermemişti.

"Valla gözlemleyemedim. " Erdem sırıttı, "Tabii paşamın sevgilisi dururken ne yapsın bizim gibi mazlumları? " Mehmet ona gülüp telefonunu çıkardı ve yemek yapan sevgilisini aramaya karar verdi. Erdem arkadaşının çevrim dışı olduğunu anlayınca salona geri döndü. İrfan Timur'la konuşuyordu, Mikail ve Özgün de telefonlarına bakıyorlardı. İrfan ve Timur'un yanına gitti.

"...yani anladın mı, öyle kaldım ben de dersten. Ulan çok saçma ya kağıdı ters tutmuşum altı üstü, ne vardı sıfır verecek? Neyse sen anlat biraz da ustam, nesin necisin kimlerdensin hangi bölümdesin?" Timur İrfan'ın anlattığı hikayeye biraz güldükten sonra kendinden bahsetmeye başladı.

"Valla ne diyeyim bilemedim şimdi. Adım Timur bildiğin gibi, diş hekimliği ikinci sınıf öğrencisiyim. Yarışmaya İstanbul'dan katılıyorum. " İrfan düz ve ciddi bir suratla sorularını sıraladı.

"Spor yapıyor musun, boyunu nasıl uzattın? Hangi spor salonu? "

"Spor yapmıyorum yürüyorum sadece. Boyum da genetik daha çok, ablam da uzundur. " İrfan genetiği duyunca surat astı, kısa olan babası sağ olsun 176 cm'ye kadar uzayabilmişti. Bulduğu bütün sporları denemişti ama en fazla 179 olabilmişti.

"Peki benim tipe on üzerinden kaç verirsin? Şöyle yandan da bak bir. " Özgün onlara bakıp güldü. "Oğlum ne mal mal sorular lan bunlar. Salsana çocuğu. " İrfan Özgün'e nah çekip Timur'a bakmaya devam etti. Timur ciddi bir şekilde birkaç saniye düşündü.

"Valla yedi veririm sanırım. " Mikail telefonundan kafasını kaldırmadan seslendi.

"Yarrağıma benziyorsun İrfan. " İrfan oldukça ciddi bir şekilde cevapladı.

"O kadar kısa değilim, abartma. " Bunun karşılığında yüzüne kanepenin kırlentlerinden birini yedi.

"Gençler, hadi film izleyelim ben cidden çok sıkıldım. " Oflayarak daldı konuşmaya Erdem. Ardından Mehmet'e seslenip televizyondan The Zodiac adlı bir film açtı. Mutfaktan birkaç tane daha abur cubur almaya giderken İrfan'ı da yardım için zorla sürükledi.

"The Zodiac açtım, korku filmi. Seversiniz sevmezsiniz pek takmıyorum açıkçası. Keyifli seyirler. " diyerek yerine yerleşti. Evdeki herkes salonda toplanınca filmi başlattı.

Filmin yarısına kadar herkes dikkatle takip ediyordu. Artık biraz sıkılmaya başlayan Özgün, masanın altında duran ince koltuk battaniyesini üstüne alıp arkasına yaslandı. Yine kafasını Timur'un omzuna koymak istemişti ama arkadaşlarının kulağına karpuz kabuğu kaçırmaya gerek yoktu şimdi.

Film bittiğinde Mehmet ve Özgün'ün uyuyakaldığı belli olmuştu. Mikail filmin birazında kestirse de sonunda uyanıktı. İrfan, Erdem ve Timur'sa oldukça ciddi bir şekilde izlemişlerdi. Erdem uyudukları için biraz gıcık olmuştu ama uzatmadı.

"Ben biraz dinleneyim, yol falan yoruldum da. " Erdem konuşan Timur'a kafa salladı ve Özgün'e dönüp konuştu. "Kanka ben ortalığı toplayacağım, Timur'a göstersene odayı. İkili ikili kalırız diye düşündüm, Timur'un da rahat etmesi için ikiniz kalın isterseniz. " Özgün Erdem'in bir şeyler karıştırdığını hissetmişti ama sorgulamadan kafa salladı. İkisi evin üst katına çıkarlarken Timur aklına takılmış soruyu sordu.

"Sonraki aşama neydi?" Özgün ona anlamamış bir şekilde baktı. "Hani demiştin ya, oyunu burada sonlandırabiliriz ya da bir sonraki aşamaya geçebiliriz diye. Ben de sonlandıralım dedim. Sonraki aşama için ne planlamıştın? " Özgün bir anda durup Timur'a döndü ve gülümsedi. Bir şey demeden önünde durduğu kapıyı açtı ve eliyle içerisini gösterdi.

"O adıma geçmeden ne olduğunu öğrenmek asidi kaçmış kolayı içmek gibi olur. Kolayı açtığın gibi içeceksin ki gazı kaçmasın. " Ardından kapıyı kapatarak Timur'u düşünceleriyle yalnız bıraktı.

nedense bolumu pek begenemedim belki siz begenirsiniz :') iyi geceler, gunaydin ya da iyi gunler 🫠

cheater | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin