000.000.24.000

69 13 10
                                    

NE?? 2. BİR BÖLÜM MÜ? DÜNYANIN SONU MU GELİYOR? Muhtemelen...

kazenoame yine buralardasın :P
____________

"Evet, araba çarptığı zaman da muhtemelen onu gördüm. Hatta Beyza öldükten sonra gördüğümü sandım demiştim ya belki de yine oydu..."

Akın elini Melih'in sırtına koydu destek olmak için. "Muhtemelen öyleydi ama annenden dolayı kendinin de onu halisünasyon olarak görecek kadar kötü olduğunu sandın."

Melih başını salladı. Beyza'nın ölümü ve onu gördüğünü sandığında artık kendisinin de dayanamadığını sanmış ve korkmuştu. O zamanlar çok dikkat ediyordu kendine ve iyi olabilmek için çok çabalıyordu. Bu şekilde kendini kurtarabildiğini sanmıştı. Geçen haftalarda araba kazasında tekrar aynı şeyi yaşayınca da çok korkmuştu. Ama şimdi anlıyorduki, bunca zaman boşuna tedirgin olmuş ve kendini kasmıştı. Neden aklına Beril gelmemişti hiç birmiyordu. Akın'ın da dediği gibi muhtemelen annesi yüzünden panik yapmış olmalıydı.

"Nasıl hissediyorsun?"

Melih Efe'ye dönüp baktı ve omuz silkti. "İlk gördüğümde biraz altüst oldum. Kafam patlayacak gibiydi ama şimdi iyi gibiyim. Beril'i görmek iyi geldi sanırım. Ama onun için çok zor tabi."

"Yanında siz olduğunuz sürece zamanla iyi olacağına eminim."

"Biz de ne kadar acısını dindirebiliriz bilmiyorum tabi ama umarım... Umarım zamanla çok daha iyi olur." Melih iç çekip tostundan bir ısırık aldı. O sırada onlara doğru gelen nöbetçi öğrenciye takıldı gözü. Gözlerini kısarak bir yere baktığını fark eden arkadaşları da o tarafa doğru döndü.

Çocuk geldiğinde Melih'e doğru "Sen Melih'mişsin sanırım. Müdür yardımcısı seni çağırıyor." dedi.

Melih gözlerini devirdikten sonra "Tamamdır, geliyorum." dedi. Çocuk başıyla onaylayıp yavaş adımlarla binaya geri dönerken Melih kendisine merakla bakan arkadaşlarına döndü. "Dün çıkışta kavga ettim biriyle. O yüzden muhtemelen." dedi ve tostundan ısırarak ayağa kalktı.

"Lan dün bizi bırakıp kavga etmeye mi gittin?" Akın da peşinden kalktığında Melih eliyle omzuna bastırarak oturttu.

"Yok lan, o öyle olmadı."

"Bir şey oldu mu sana?" diye endişeyle sordu Efe.

"Durun durun, gelince anlatırım. Hemen gideyim ki fizik dersine yetişeyim. Hadi bay bay." Melih tostundan bir ısırık daha alarak okul binasına doğru hızlıca ilerlemeye başladı. Akın'ın arkasından saydığını duyduğunda arkasına bile bakmadan orta parmağını kaldırdı ve tostunu yemeye devam etti.

Müdür yardımcısının odasına geldiğinde dünkü iki çocuk ve geçen haftalarda Emre'yle birlikte karşılaştığı kızıl saçlı kız vardı. Çocuklar koltukta otururken o masanın kenarında bilgisayarda bir şeyler yapıyordu. Kızın gözler önce kocaman açıldı sonraysa gülümsedi. Melih selam vermek için yaptığını düşünerek başıyla onayladı ve diğer ikisinin karşısındaki koltuğa oturdu ve kendini gelecek olarak uzun bir konuşmaya hazırladı.

...

Müdür yardımcısının odasından çıktığında derin bir nefes verdi Melih. Önce her iki taraf azar işitmiş, sonra okul kurallarını ve hemen ardından upuzun bir de nasihat dinlemişlerdi. Okul çıkışı olduğu için disiplin suçu olarak işlemeyeceğini söylemişti ama ceza olarak hepsi binanın bir katı olacak şekilde sınıfları temizleyeceklerdi.

"Yemin ediyorum şu okulun temizlikçisinden daha çok temizledim okulu." diye mırıldandı ve merdivenlere doğru ilerlemeye başladı. O sırada önce bir kapı sonrasındaysa koşturma sesleri duydu. Merdivenin başında durup koridora baktığında müdür yardımcısının odasındaki kız ona doğru geliyordu.

"Dur bekle!" dedi elini uzatarak. "Üzgünüm, üzgünüm-" dedi yanına geldiğinde nefes nefese. "Kusura bakma bir şey sormam lazım da o yüzden durdurdum." dedi genişçe gülümseyerek. "Bu arada ben Yağmur." Elini Melih'e doğru uzattı.

Melih sorgularcasına Yağmur'un yüzüne bakıyordu ama yine de gülümsemesine karşılık vererek elini sıktı. "Melih ben de."

"Tanıştığıma çok memnun oldum. Geçen gün bir arkadaşınla birlikteydin. Kumral, renkli gözlü... Bileklikleri verdiğim zaman. Biraz asabi duruyordu. Sanki ona çarpıp yemeğini yere düşürmüşüm gibi..."

Melih, Yağmur'un son söylediği şeylere gülerek "Genelde yemeği yere düşürlmüş gibidir, evet." dedi.

"Papatya çayı önererim o zaman." dedi ve güldü Yağmur. "Neyse, kim olduğunu anladığına göre ve ben bu fırsatı kaçırmadan önce... Benim o arkadaşa ulaşmam lazım... Nasıl bulurum bilemedim. Adını bilmiyorum. Ama ulaşmam lazım. Seni görünce de tanıdım hemen kaçırmayayım dedim. O yüzden durdurudum. İşin varsa kusura bakma. Acaba onu nerede bulabilirim?"

Melih, Yağmur'un hızlı hızlı konuşmasına gülmeden edemedi. Konuşurken ya sallanıyor ya da elleriyle de konuşuyordu. Aşırı hiperaktifti ve enerjisi harikaydı. Ayrıca samimiyeti de hissediliyordu. Arkadaş olarak iyi anlaşılabilecek ve keyifli vakit geçirilebilecek biri gibi duruyordu.

"12-B şubesindeyiz. Hemen bir alt katta, koridorun sonundaki bahçeye bakan sınıf. Ve adı da emre_ymn37." dedi Yağmur'un şok olmuş ifadesine göz kırparak. "Derse yetişmem lazım, arada uğra, hadi görüşürüz." Elini selamlar gibi kaldırdı ve merdivenlerden aşağıya inmeye başladı. Kısa bir sessizlik anından sonra Yağmur'un sesi uzaktan duyuldu.

"Nasip olsun en güzel aşktan bize, bize... Adımız birer hastaya çıktı mı yüze? Bakan yok... Sanıyorlar diz çöker aşk önümüze, önümüze... Bu zamanlar fazla gezenlere vize? veren yok..."

Melih gülerek başını iki yana salladı ve hızla alt kata inip sınıfına gitti.

_________

Yıldızlarda görüşürüz ⭐

H4CK3R | bxbWhere stories live. Discover now