Kafamı en çok böyle dağıtabilirdim. Ben okulumu okuyacaktım ve buna kimsenin engel olmasına da izin vermeyecektim...
Karan yaratığı gelince bu konuda şansımı bir kez daha deneyecektim. Zaten okulların kapanmasına son iki hafta kalmıştı...
Birkaç saat sonra kapımın kilidi yine açıldı. Bu kilit sesi artık içimi kaldırıyordu. Hayatımda bir esir olmadığım kalmıştı, onu da oldum.
Zaten babam yüzünden özgür bir insan da sayılmazdım.
İçeri giren Karan'dı. Ben ders çalışırken yanıma geldi. Hiç sesimi çıkarmadım, başımı bile kaldırmadan kitabıma gömüldüm.
"Ben sana artık okul hayatın yok demedim mi?" dedi, sesi soğuk ve buyurgandı.
"Beni hayallerimden alıkoyamazsın," dedim, başımı kaldırmadan.
"Sen... Bence haddini iyice aştın. Okul falan yok artık."
"Lütfen... Sadece iki haftam kaldı. Bari bu seneyi tamamlayayım. Ondan sonra ne istersen yaparım. Ama yeter ki okulumu bitireyim," dedim, sesim titriyordu. Gözlerim dolu dolu, onu ikna etmeye çalışıyordum.
Gözlerimin içine baktı. Bir anlığına, çok kısa bir an, sanki yumuşadı. Gözlerine masumca, adeta "ne olur" dercesine baktım.
"Ne istersem, itiraz etmeden yapacak mısın küçük?" dedi, gözlerini gözlerime dikerek.
O an yanlış bir şey söyledim farkındaydım... Ama başka yolum yoktu. Başımı hafifçe sallayarak onayladım.
"Peki," dedi kısa bir sessizlikten sonra.
Gözlerim şaşkınlıkla büyüdü. Gerçekten okula gitmeme izin veriyordu. İçimde bir kıpırtı oluştu, umut gibi.
"Şartlarımı kabul etmezsen okulu unut," diye devam etti.
"Ne şartı?" dedim. Elbette bu adamın karşılıksız bir şey yapmayacağını biliyordum.
"Okula gidince Cevat seninle gidip gelecek. Seni uzaktan sürekli izleyecek. Tek bir hata... bir daha söylüyorum, tek bir hatanda okul hayatını tamamen silerim."
Ne olursa olsun... Kabul edecektim.
"Peki..." dedim sessizce.
"Bu arada okulda bir kişiye bile yaşadığın bu hayatı anlattığını duymayacağım. Telefonun sürekli yanında olacak. Her aradığımda açılacak, yoksa sonuçlarına katlanırsın."
Yine başımı salladım. Dediklerinin hepsine, tek tek onay verdim. Başka çarem yoktu.
"Ama... benim tüm kitaplarım evde kaldı. Onları almam lazım," dedim çekinerek.
"Onları aldırtırız."
"Tamam. Teşekkür ederim..." dedim ama bu kelime boğazıma takıldı. Olması gereken hayatı bana "lütfettiği" için teşekkür ediyordum.
Uzun uzun bana baktı. Bakışlarında bir anlam vardı ama ben ne olduğunu çözemiyordum.
Bu adam... Babamın kumar borcuna karşılık beni almıştı. Peki neden beni böyle bir odada tutuyordu? Neden bu kadar mesafeli davranıyordu? Bu adam bir mafyaydı, tefeci. Her türlü pislik beklenirdi ama bana henüz bir zarar vermemişti. İstese çoktan yapardı. Peki neden? Neden?
Ona sormaya çekiniyordum ama o gözlerime bakınca ne düşündüğümü anlamış gibiydi.
"Söyle," dedi aniden.
"Beni niye bu odada tutuyorsun?" dedim, gözlerim merakla doluydu.
"Nerede tutmamı istersin?" dedi alaycı bir ifadeyle.

YOU ARE READING
Babamın Borcu (düzenleniyor)
Teen Fiction"Oo küçük hanım," dedi dudaklarında alaycı bir gülümsemeyle, "iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Kim olduğunuzu ve ne istediğinizi bilmiyorum ama derhal anlatın!" diye çıkıştım. "Sakin ol küçük kız." "Kim olduğunuzu söyledim!" diye bağırdım bu kez, se...