25.Bölüm:"YALNIZLIK"

6 2 0
                                    

(Yazarın Anlatımıyla...)

Selim o karanlık ormanın içinde kanları yavaş yavaş yere düşerken. Emre ise hâlâ hastanede Selime ne cevap vereceğini düşünüyordu. Neden selimin gelmediğini düşünüyordu. Ve içinde çok kötü bir his onu alıp götürüyordu.
Murat ise hastanede uyutuluyordu. Daha dün kalbi durmuş, zar zor çalıştırılmıştı.
Ve selimin ailesi...
Ailesi perişan olmuş haldeydi. Hâlâ gözleri bağlıydı. Semih bunu bir oyun sanıp mutluydu.

Keşke herkes böyle masumca yaşasaydı, düşünseydi...

Sevim hanım ve murat bey ise pert olmuş durumda. Elleri kolları bağlı çaresizlerdi. Selim'in onları kurtarmasını bekliyorlardı. Selimi düşünüyorlardı. Oldukları yer gittikçe soğuk olmaya başlamış ve yanlarına gelen yabancı bir adam kurtarılmak için sürelerinin az kaldığını söylüyordu. Bu adamı ise asla görmediler. Elleri kolları bağlı, gözleri bağlıydı.

Çaresizlik bu işte. Çaresizlik...

(Selim'in Anlatımıyla...)

Günler Sonra...

"Evet doktor bey ben amcasıyım"
"anne babası nerede?"
"babası yurt dışında annesi de hasta diye gelemedi. Evine götüreceğim"
"Peki,, benle gelin"

Yavaş yavaş gözümü açtığımda konuşulanları zar zor anlayabiliyordum. Gözümü biraz daha açtığımda ise bir beyaz tavan karşıladı beni. Sonra yavaş yavaş doğruldum ve etrafa bakındım. Bir hastanedeydim! Yavaş yavaş boynumu oynattım ve kendime gelmeye çalıştım. İlk önce koluma baktım bir büyük serum vardı. Ve yanı başımda bir kalp cihazı!

Odaya baktığımda ise tek olduğumu anladım. Ve su içmek için su dolu bardağa uzandım ve suyu içip tekrar masaya koydum. Odada kimse olmaması şaşırtıcıydı. Hıh! Zaten kim olabilir ki? Kim gelebilir ki? Kafamı yastığa yasladım. Ve nasıl buraya geldiğimi kavramaya çalıştım. Ve o an her şey bir bir film şeridi gibi önüme geldi. Ormandayım, o adam vardı ve en son beni karnımdan vurmuştu!

Telaşla dikleştirdim kendimi ve serumu çıkarmaya çalıştım. "çık hadi lan çık!" diye bağırdım ve içeri doktor girdi. "Selim selim sakin ol!" doktor beni zar zor durdururken diğer hemşireler kollarımdan tuttu. "ya beni bırakın ya!" dedim bağırarak. "Selim lütfen sakin ol ameliyat oldun" doktorun cümlesi ile duraksadım.

"ameliyat oldun, birisi sana silah sıkmıştı. Karın boşluğuna gelmişti neyse ki, günlerdir uyutuldun sakin ol şimdi amcan taburcu işlemlerini yaptı birazdan çıkabilirsiniz"

Doktorun dediği onlarca kelime arasından sadece biri kafama takıldı. "Amcan" kelimesi. Benim babamın kardeşi veya abisi yok ki benim amcam olsun. Bu işte bir iş var kesin.

"şey her şeyi anladım da benim amcam yok ki!"
doktor bana bakıp ufak bir kahkaha attı. "ayy selim ya numara yapma amcan gelir şimdi. Hemşireler sizde serumu çıkartabilirsiniz"
Hemşireler serumu çıkardı, kalp cihazını iptal edip çıkardılar. Ve odadan çıktılar. Ben doktorun dediği cümlenin şokundayken doktor "geçmiş olsun selim" dedi ve çıktı. Odada tek başıma kalırken sessizliğin sesi ile boğuluşuyordum. Kendimi durup durup sorgularken kapı açıldı bir anda. Kapının olduğu yöne baktım ve kapı kapandı, gelen kişi bir kaç adım attıktan sonra görüş açıma girdi.
İri yapılı otuz beş yaşlarında kahverengi bir adam girdi odaya.

"selam" dedi adam bana öfkeyle bakarken.
"selam" dedim bende adamdaki öfkeli göze bakarken.
Adam yavaş yavaş yaklaştı ve bana gülümsedi samimiyetsizce. Bende ona anlam veremeyerek baktım.
"hadi gel çıkalım taburcu işlemlerin tamamdır"
"Sen kimsin?" adama inatla baktım ve duruşumu dikleştirdim.
"ben o adamım!" adam bana alaycı gülümse ile bakarken ben ise şok olmuş bir şekilde ne yapacağımı şaşırdım.
"ne!" dedim endişe içinde. "imda-" bağıracakken adam hemen eliyle ağzımı kapattı ve bana doğru eğildi. "eğer ses çıkarırsan veya birisine bir yardım işareti herhangi dikkat çekecek bir şey yaparsan..."
Adama korku içinde ağzımı kapatmış bir şekilde bakıyordum. Kalp atışım fena şekilde hızlanmıştı.

SUÇLULUK DUYGUSU Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt