22.BÖLÜM

15.3K 1.6K 401
                                    


Merhabalarr^^

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. Keyifli okumalar!🤍

☀️

Yedi yaşındaydım.

Acısını hissettiğim, çocukluğuma dair hatırladığım ilk tokadı yediğimde. Tek sebebi sokağa çıkıp oyun oynamak istememdi. Bir daha hiç istemedim.

Küçük bir çocuğun evinin önüne çıkıp oyun oynamak istemesinden daha doğal bir şey yoktu belki de ama küçük Lara Güneş bunu bilmiyordu. Onun için yedi yaşından itibaren oyun oynamak istemek korku veriyordu. Çünkü başkalarına olan sinirini de, geçmişine dair öfkesini de küçücük bir kız çocuğundan çıkarmaya çalışan bir babası vardı.

Baba.

Büyümek zorunda kaldığım çocukluğumla birlikte o zamanda bıraktığım bir kelime. Acı, gözyaşı ama en çok da kocaman kaybedilmiş çocukluk dolu bir kelimeydi. Birçok kişi için dudak kıvrımıydı, benim için de olmasını pek çok kez diledim. Olmadı. Baba olmak için babalık da yapmak gerekiyordu. Doğduğu andan itibaren çocuklarının gözlerinin içine bakıp onları tüm dünyadan koruyan babalarla, yalnızca doğmalarını sağlayan babalar aynı tutulamazdı. Bu onlara haksızlık olurdu.

Benim babam hiçbir zaman bir baba olmamıştı. Olmak bile istememişti. Annemi hiç tanımamıştım. Beni doğurduktan sonra yurt dışına gittiğini biliyordum. Başka bir şey yoktu. Onu aramamıştım, aramayı hiç düşünmemiştim bile. Yıllar sonra çıkıp gelse dahi geç kalmıştı. Küçük bir bebeği, küçük bir kız çocuğunu nasıl bir adamla baş başa bıraktığını en iyi o biliyordu. En çok da bildiği halde çekip gitmesi kırıyordu kalbimi. İşte bu yüzden artık her şeyi geride bıraktığım bu yaşta, ona belki de en ihtiyacım olmadığı zamanda çıkıp gelmesi umurumda olmayacaktı.

Bazı geç kalışların telafisi ne bu dünyada ne de diğer dünyada olmazdı. Hayatımın hiçbir döneminde bir annem olmamıştı. O beni doğuran kadındı. Ve yine hayatımın hiçbir döneminde babam da olmamıştı. O beni zorla da olsa büyütmeye çalışan bir insandı. Küçük Lara Güneş için aile kavramı babaannesinden ibaretti. Veli toplantılarımın çoğunu bana bakmak için çalışıp kaçıran babaannem. Babam her deliye döndüğünde kendini önüme atsa dahi elinden hiçbir şey gelmeyen babaannem. Doğduğu andan itibaren önüne bırakılan, bana bakmak için tüm hayatını işe adayan, en sonunda da hem yorgunluktan hem de kederinden kanser olan babaannem.

Bu hayatta ne yaparsa yapsın kızamayacağım tek insandı. Hakkını ödeyemeyecektim. Ne düşünürse düşünsün, tüm her şeyi içinden gelerek yaptığını da söylese çok yorgun olduğunu ve bir yerden sonra ona yük olduğumu biliyordum. Torununa kendi evladı gibi bakmak zorunda değildi. Belki anne yüreği, belki de vicdanıydı bunu yaptıran ama eğer o da olmasaydı ben nerede ne halde olacağımı tahmin bile edemiyordum. Minnettardım. Beni okuttuğu, ayaklarımın üzerinde durmam için o yolu açtığı için.

Hastalandığımda başımda bekleyememesinin bir önemi yoktu. Çalışıyordu. Benim için. Bana bakmak için. Çocukluk kafasıydı, bir keresinde beni sevmediğini hastayken yanımda bile olmadığını söyleyerek onu ilk kez üzmüştüm. Şimdi ki aklım olsaydı ağzımı açıp tek kelime bile etmezdim. Çünkü o an yanımda olamadıysa ondan sonraki tüm zamanlarda yanımda kimse olmadan ayak kalabilmem içindi.

Hastanelerden nefret ederdim.

Bünyesi zayıf bir çocuktum. Sürekli hasta olurdum. Hatta öyle ki birçok kez hastanelik olmuştum. İğneden bile korkmazdım çünkü yalnızca iyileşmek istiyordum. Hastaneye götürürken de, hastanede sıra beklerken de babamın ağır sözlerini dinlemektense o an onlarca iğne yemeye razıydım. Hasta olmamdan bile nefret ederdi. Ya da artık gerçeği kabullenmeliydim.

YEDİNİN NABZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin