❓: "Ben... Ne yaptım?! Özür dilerim... Bunu yapmak istemiyordum... Hepsi onun suçu. Onun suçu. Onun suçu. Onun suçu. Onun suçu. Onun suçu. Onun suçu. Onun suçu. Onun suçu. Onun suçu. Onun suçu. Onun suçu. Onun suçu. ONUN SUÇU!!!"
Özür dilerim... Yapmak zorundaydım... Yoksa... Yoksa o... benim oğlumu...Ö̶̧̬̳̥͕̣̼̲̯͍̣͒̐̏̈́̄̍l̸̨̢̛͉̼̘̜̭͈͓͇̥̳̲̳͑̐͂͂̆̇̾͘͝d̷̯͖̑̓̆̋̇̀̓̈́ü̵̢̨̺͎̻̲̞̼̪̯̱̘̼̣̃̋͋̂̔̋̀̒̀r̶̢͓̟͈̖̳̺̜̫̻̞̠̗̣̫̦͛͑̅͜ȇ̵̡̡̨̞̗͚̠̹̪̰͚̺̦̾̀́̎̎̀͌̎̇͘̕͠c̶̠̬͎̜̹͚̻͇̖͖̯̊é̸̛̯̻͉̟̩͐̅͒͌̈̑̾͛͗͆͌̅̒͝͠k̵̳̰̄͑̌̈́̏͋̈́͐͛͆͛̚͠ṭ̴̢͖̼̥͙̱̹̘̺̗̘͛́̇i̵̧̞͚̗̲̺̤̤̣̺͇̹̟͕̲̎͑͜.
Ben bunu istemedim... Affet beni Türkiye. Her ne kadar düşman olsak da...
❔: "Ne duruyorsun orada."
❓: :Ha-?! Aa sensin..."
❔: "Demek onu bayıltmayı başardın."
❓: "E-Evet... Şimdi ne..?"
❔: "Onu sırtıma at."
Ups! Ten obraz nie jest zgodny z naszymi wytycznymi. Aby kontynuować, spróbuj go usunąć lub użyć innego.
Dediği gibi yaptım. Türkiye'yi kaldırıp onun sırtına bıraktım. Oda Türkiye'yi tutarak onu götürmeye başladı. Yerden kan içinde ve yamulmuş sopamı aldım.
Onların peşlerinden gidiyordum. Hızlı hızlı gitmeye başladık ve bir arayı dönüp küçük bir eve girdik. Ev de denilemez çünkü sadece 3 odası var. Bir odası kocaman ve evin %70'ini oluşturuyor. Büyük oda evin girişinde bulunuyor. ortasında bir sandalye ve sandalyenin tam üzerinde evi az çok aydınlatan bir ampul var ama söndü sönecek.
O, Türkiye'yi sırtından dikkatli bir şekilde indirip onu sandalyeye oturttu. Bir şey almak için başka odaya geçti. Bende Türkiye'ye bakıyordum. Başı ve yüzü kan içindeydi. Bunu cidden ben mi yapmıştım..?
Türkiye'nin hafif başını kaldırdığında panikledim ve hemen sopamla kafasına sertçe vurdum. Ne yaptım ben?! Kafası artık daha çok kanıyordu.
Ups! Ten obraz nie jest zgodny z naszymi wytycznymi. Aby kontynuować, spróbuj go usunąć lub użyć innego.
