0.4

4 0 0
                                    

18 ŞUBAT 2024

-Taehyung'dan-

Telefonumu elime aldım ve çift tıklayarak ekranın yanmasını sağladım.

"07:34"

Ben bugün çok güzel bir şey yapacaktım aslında. Sabah erkenden kalkıp sabahın bir saatinde buzdolabında olan Bulgogi'yi ısıtıp yemiştim. Jennie işe gittikten kısa süre sonra yemiştim Bulgogi'yi. Jennie'ye uyuma taklidi yapmıştım.

Hiç bir sebep yokken uyuma taklidi yaparken bir anda gülesim gelmişti. Neyse ki gülmemiştim. Neden mi gülme isteği gelmişti bir anda?

Ben bir Bipolar hastasıydım. Yatağım hemen karşısında ki pencereden bakıyordum.

Kurumuş dudağımı yaladım. Gözlerim bayık bakıyordu parlayan gün ışığına. Yapacağım güzel şey ise neymiydi? İntihar. İntihar edecektim.

Jennie bensiz daha mutlu olacaktı. Belki dakikalarca,saatlerce,hatta günlerce ağlayacaktı ama onun göz yaşları eminim hiç bir zaman bir ömür sürmeyecekti. Benim sessiz göz yaşlarım ise bir ömür sürecekti. Ben Jennie ile hayatımı bir ömür geçirmek isterken ilaçların bile düzeltemediği bir duygu karmaşasına kapılmıştım...

Jennie ise benim dalgalarımda boğulmayı haketmiyordu.

Jennie her zaman denizin üzerine saçlarını haince seren güneş ışığıydı... Ben bu ışığı söndüremezdim. Ben Jennieyi ilk gördüğümde ikimizde on sekiz yaşındaydık.

O arkadaşlarıyla tatlı tatlı tteobokki yerken ben sadece onu köşeden izleyerek bana yapışık sahte yüzlerden ve babamın her ay bir tomar won verdiği izbandutlardan saklanmaya çalışıyordum.

Jennieyi tanıdığım günden beri ona özeniyordum. Belki cebinde parası yoktu. Belki de ailesi bile yoktu. Bana ailemin öğrettiği terbiye kuralları bunlardı.

"Parasız ve ailesiz insanlar hep kötüdür!"

Ama Jennienin ona yapışık sahte yüzleri,belki de az da olsa ailesi ile geçirebildiği zamanları vardı. Bende bunlar bile yoktu. Aklımda bir anı canlandı...

Lisede sınavdan çok düşük almıştım. Babamın istediği bölüme gitmeye puanım yetmeye bilirdi. Benim kendi fikirlerim bile yoktu. Babamı hocam aramış. Tabii ben daha bilmiyorum... Elimi kapıya uzattım ama bir an tereddüt ettim. Gözlerimi sıkıca kapattım sertçe yutkundum ve derin bir nefes aldım. Kapıyı çaldım. İçeri girdim. Sınav notumu gösterim. Ve bunların devamı sadece ağzı yüzü kan içinde bir Taehyung'du...

Şimdi ise bedeni kan içinde olan bir Taehyung kalacaktı zayıf zihnimde.

Komidinde ki meyve bıçağına uzandım. Babama sınav notumu gösterdiğim gün ki tereddüt aklımda taze bir şekilde duruyordu.

Her şeye rağmen gözümün önünde Jennie belirince meyve bıçağını hızla kaptım.

Derin bir nefes almama kalmadan bir anda içimde bir şeyler patlamış gibi hissettim ve bir anda bıçağı hızla karnıma sapladım. Hızla acılı bir feryat ettim. Olduğum yerde kıvranarak ayaklarımı yere vuruyordum acıdan. Başımı sağa sola hareket ettiriyordum. Hızla acı ve kesik çığlıklar atıyordum. Vücudum kan ter içinde kalmıştı. Karnımdan oluk oluk akan kan bileklerime kadar ulaştığında artık çığlık atmayı bırakıp derin nefesler veriyordum!

"Nini! Nini! J-jenni- Ah! Nini! Jennie!"

Sanki artık karnımda ki bıçağı hissetmiyordum. Karnımda bir bıçak yokmuş gibi hissediyordum. Aradan biraz zaman geçtikten sonra ise artık gözlerim kararmaya ve bağırsaklarımın parçalanmaya başladığını derinimde,en derinimde hissediyordum. Belki de ölmezdim.. Ölmeliydim! Bıçağı karnımdan hızla çıkarıp tekrar sapladım. Aynı şeyleri yeniden yaşarken bu sefer nefes almaya çalışırken en sonunda nefesim tamamen kesilmişti... Kim Taehyung karnına meyve bıçağı saplayarak kendi canına kıymıştı. Ben artık nefes almıyordum. Benim aldığım ve her seferinde Jennieye batacak olan nefesim artık burnumdan ya da ağzımdan çıkmıyordu...

𝓢𝓾𝓲𝓬𝓲𝓭𝓮 \\ ChaennieWhere stories live. Discover now