Bölüm 31: "Hoşgeldin Bebeğim..."

1.2K 205 268
                                    


⋆。˚ ❀ * ࿐ ࿔ ˚:⋆ ✧・゚

Yine de, her güzel şey gibi hamileliğin de bir sonu olacaktı.

Eh, Felix hamilelikten çok da zevk aldığını söyleyemezdi. Ama ne olursa olsun, bu da bir deneyimdi.

Ve bugün, bunu sonlandırmak üzereydi.

Jae'yi öpüp koklayıp teyzeye emanet ettikten sonra, biricik kocasının elinden tuttu, arabaya bindi.

Kısa süreli yolculukları son bulduğunda hastaneye varmışlardı.

Hazırladıkları bebek çantasını odaya koyduktan sonra, hem psikolojik hem de bedensel olarak bu heyecanlı olaya hazırlanmaları gerekiyordu.

Sabah saat sekiz sularındaydı, birkaç saat sonra baba olacaklardı.

Felix yatakta yarı oturur pozisyondaydı, kocası da hemen yatağın yanında oturmuş, elini tutuyordu.

"Bitmek üzere." Dedi Hyunjin, hamile kocasının minik elini okşayarak. "Birazdan bebeğimizi kucağımıza alacağız."

Felix utangaç bir tavırla gülümsedi, tuttuğu eli daha da sıktı. "Minik bebeğimiz... Yanımıza gelecek."

"Hı-hm."

"Sonra babası da iyileşecek, hep beraber eve gideceğiz."

"Heyecanlı mısın?"

Felix şaşkınlıkla kocasına baktı. "Soruyor musun? Kalbim yerinden çıkacakmış gibi, bak!" Hyunjin'in elini tuttu, kalbinin üzerine götürdü.

Hyunjin de gülümseyerek Felix'in alnına bir öpücük kondurdu. "Ne bileyim, heyecandan ne söylediğimi mi duyuyorum?"

Felix güldü. "Haklısın. İsimleri unutma."

"Unutmadım. İyi dayandın Felix'im..."

Odaya giren doktorla dikkatleri dağıldı. İkisi de doktora dönerken, doktorun arkasındaki hemşireler Felix'i hazırlamak için çoktan harekete geçmişti.

"İşlem yaklaşık 15 dakika sürecek." Dedi doktor, heyecanlı baba adaylarına bakarken. "Baba bir saat kadar ameliyathanede dinlenecek, eğer bir terslik olmazsa bebek de direk olarak babayla beraber odaya getirilir."

"Ben?" Diye sordu Hyunjin.

"Sezeryan ameliyatlara refakatçi almıyoruz. Dediğim gibi, zaten 15 dakika kadar sürecek."

"Hazırız hocam." Dedi hemşirelerden birisi, Felix hazırlandığında.

Koluna bir serum takılmış, ameliyat elbiseleri giydirilmişti. Hyunjin'e son kez sarılıp vedalaştıktan sonra, kollarına giren hemşirelerin yardımıyla yürüye yürüye ameliyathaneye gitti.

Gerçekten de doktorun dediği gibi, ortalama 20 dakika sonra odaya bir hemşire girdi.

20 dakika, Hyunjin'e saatler gibi gelmişti tabi orası ayrı.

Kadını gördüğünde hızla ayağa kalktı. "Bitti mi?" Diye sordu heyecanla.

"Bitti." Dedi hemşire kocaman bir tebessümle. "Baba da, bebek de tamamen sağlıklılar." Felix'in ilerleyen dönemde yiyeceği serumları yatağın başındaki askılığa akıyordu. "Babayı getiriyorlar."

"Doktor bir saat duracağını söylemişti?" Dedi Hyunjin biraz şaşırarak.

"Peki... Eşinizi tam olarak uyutamadık, ameliyat biter bitmez de sizi görmek istediğini söyledi. Bu yüzden..."

Hyunjin başını öne eğerek güldü. "Zaptedemediniz, değil mi?" Diye sordu.

Hemşirenin tebessümü, Hyunjin'e bir cevap niteliğindeydi.

Ah yaramaz Felix, muhtemelen ameliyathaneyi de birbirine katmıştı.

Birkaç dakika sonra, bir sedyeyle odaya girdi. Hyunjin'in de el atmasıyla dört kişi onu yatağına geçirdiler.

Bir kişi sedyeyi çıkarırken, öbür hemşire de Felix'in koluna serum bağlıyordu.

Felix ise resmen ağlamaklı bir şekilde Hyunjin'e bakıyordu.

Hyunjin işi bittiğinde hızla Felix'in yanına gitti, boşta kalan elini tuttu.

"Hyunjin~" dedi Felix, titreyen bir sesle. "Ben doğurdum."

Hyunjin de neredeyse ağlamak üzereydi, gözleri doluydu. "Evet bir tanem, doğurdun."

Felix elini karnının üzerine koydu. "Ama karnım hala kocaman." Yanındaki hemşireye baktı. "Gerçi bebeğimi de gördüm ama... Acaba başka bebek vardı da içimde mi unuttunuz?"

Hemşire buna gülerek yanıt verdi. "Karnınızın inmesi biraz zaman alabilir."

"Bebeğim nerede o zaman?"

"Yıkanıyor. Birazdan gelecek."

İşlerini bitiren hemşireler odadan çıktı, iki taze babayı odada baş başa bıraktı.

"Gördün mü bebeğimizi?" Diye sordu Hyunjin heyecanla.

Felix ise midesi bulanmış bir şekilde öğürmüştü. Ama kısa sürede toparlandı. "Biraz kanlı ve çirkindi... Ama yeni doğduğundan öyle. Yoksa ben eminim, çok güzel bir bebek."

"Öyledir tabi." Dedi Hyunjin de gülerek. "Senden çirkin bir şey çıkma ihtimali var mı ki?"

"Elleri minicikti, ayakları da. Minicik parmakları vardı. Üvee diye ağlıyordu." Kahkaha attıktan sonra devam etti. "Üvee diye ağlanır mı ya? Ağzı bile minicikti."

"Cinsiyetini gördün mü?"

"Bakmadım." Felix kocasının elini sımsıkı tuttu. "Seninle beraber öğrenmek istedim. Eğer kızsa pembe, erkekse de mavi takım giydireceklermiş."

Hyunjin heyecanını bastıramıyordu artık.

Bekleyişi çok sürmedi, sonunda tekerlekli bir küvezle bebeği odaya getirdiler. Üstündeki beyaz battaniyeden, kıyafetlerini göremiyorlardı.

Bebek mırıldanarak uyuyordu, ama odaya girdiğinde huzursuzca kıpırdanmaya başladı.

Hemşire gülümsedi. "Çok uslu bir bebek, aşağıda hiç sesi çıkmıyordu. Sanırım annesinin yanına geldiğimizi anladı."

"Onu... Tutabilir miyim?" Diye sordu Felix ağlamamak için direnirken.

"Dikişleriniz henüz çok taze. Bebek ise... Üç buçuk kilo, tam bir tosun." Hemşire bakışlarını Hyunjin'e kaydırdı. "Yardım ederseniz kucağına verebiliriz."

Hyunjin bir ok gibi fırladı. Hemşire beyaz battaniyeden kurtulurken sabırla bekledi.

Pembe takıma bakarken o da ağlamamak için kendisini zor tutuyordu.

Hemşireye yardım etti, beraber bebeği Felix'in kucağına bıraktılar.

Ama ağırlığını tam olarak vermiyorlardı. Hyunjin kocasının yanına oturup bebeklerine bakarlarken, bebek aslında hala Hyunjin'in kollarındaydı.

Felix ise artık ağlamasını tutamıyordu.

Kollarına sardığı bebeğe baktı, ağlayarak mırıldandı. "Hoşgeldin bebeğim... Hoşgeldin Jae-Ryung..."

Hyunjin kocasına kocaman sarıldı, alnına ufak bir öpücük kondurdu.

Birkaç saat sonra Felix ilk kez birkaç adım atmayı denemiş, akşamına ise hiçbir terslik çıkmadığından taburcu olup bebekleriyle beraber eve dönmüşlerdi.

Hyunjin hastaneye ziyaretçi kabul etmemişti, ama evde onları büyük bir kalabalık bekliyordu.

Tam...

Felix'in istediği gibi.


Doğumda kaos çıkarmadım siz şok

The Babysitter 2 | Hyunlix ✓Où les histoires vivent. Découvrez maintenant