mesaj ve kahve

215 33 4
                                    

Selam kızlar!!
Okunma alıyor çok duygusallastim 😭
Bir de oy gelir mi ya
Sonra ki bölüm için 10 oy istiyorum!!

Ertesi gün|

"Ya sessiz olsana, gördüm işte çadırımın önünde gölge vardı. Yalan borcum mu var sana?" diyerek Jimin'i gölge gördüğüme ikna etmeye devam ettim. Çünkü dün gece çadırımın önünde gölge vardı ve nefes sesi gecenin sessizliğinde net bir şekilde duyuluyordu. Hatta birkaç kere de hırlamıştı!

Şimdi ise kamp alanından çıkmış Askeriyeye geri dönüyorduk ama bu sefer patika yollardan değil de ana yoldan gidiyorduk ve daha uzun sürüyordu. Güneşin sıcaklığı her geçen dakika daha da artarken başımı tutup ovuşturmaya başladım. Başıma güneş geçecekti!

Tabii komutanların izci şapkası vardı, bazı askerlerin de vardı ama benim ve birkaç kişinin yoktu.

"Of tamam ya gördün gölge, hem yaban domuzu, kurt, tilki falan olamaz mı Jungkook? Mantıksal düşün koskoca ormandayız her şey var." Jimin benden bıktığını diksiyonu ile belirtip hızlı yürümeye başlayıp beni geride bıraktı.

En arkada tek başıma yürürken ayağımla orta boyuttaki taşı yuvarlıyordum. Yuvarlayarak belli bir yere kadar getirince hızlı vurmam ile taş çalıların arasına kaçtı. Almaya gitmeyecektim başka bir taş bulacaktım.

Kafamı çevirip etrafıma bakarken bir anda Binbaşı'yı görmem ile şok içinde küfür edecekken kendimi zor tutmuştum. Elimi kalbime koyup soluklandım. Öyle gelinir mi ya? Zaten gölgelerden korktuğum için kalp krizi geçirmeye meyilliydim. Ama ben Binbaşı'yı nasıl fark edememiştim? Seyrek geçen arabaların sesi adım sesini bastırmış olabilirdi.

Binbaşı bana bakıp yanına geçmem için gözleriyle işaret verdi. Yürüyüp binbaşının yanına geçtim. Aramızda biraz mesafe bırakarak yanına gidip yürürken nefeslenip konuştu. Çok güzel kokuyordu binbaşı ama kokusu çok yoktu, bastırıcı kullanıyor olabilirdi belki.

"Jeon askeriyeye gidince yanıma gel ama yemeğini yedikten sonra." Neden beni çağırmıştı? Kalbim stresle çarparken boğazımı temizleyip konuştum.

"Peki komutanım." Onun duyabileceği şekilde mırıldandıp yürümeye devam ettim. Yanlızca adımlarımızın sesi duyuluyordu arazide. Binbaşı son kez bana bakıp dizili askerlerin en önüne geçip ilerlemeye devam etti.

Tek başıma arkada kalmamak için hızla Jin hyungun yanına geçtim.

...

Sessiz ve uzun bir yolculuğun ardından Askeriyeye varmıştık ve ayağımın altında sağ elim gibi nasır tutmuştu. (😈)

Botlarım çamurdan dolayı kirlendiği için Askeriye kafesinden aldığım ıslak mendil ile güzelce siliyordum. Temizliği biten botlarımı bırakıp telefonumu elime aldım. Bugün hiç bakmaya fırsatım olmamıştı.

Kilit ekranındaki binbaşının mesajlarını görünce seslice yutkundum. Ben binbaşının yanına gitmeyi unutmuştum... Bu sefer affedilmeyecektim.

Binbaşı - Asker Jeon

Binbaşı
Jeon neredesin?
Yemek saati geçeli bir saat oluyor.
(12 dakika önce)

Siz
KOMUTANIM COK ÖZÜR DİLEDİM
Botlarımı temizliyorum aklımdan çıkmış
Eğer izniniz varsa geleyim?

Binbaşı
Neden kızamıyorum|
Gel Jeon gel

...

Titrek adımlarımla koridordan geçip binbaşının çelik kapılı odasının önüne gelip stresten dolayı terleyen ellerimi pantolonuma sürüp elimi yumruk getirerek kapıyı çaldım.

WTF?!  | TaekookTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang