~30. BÖLÜM~

2.3K 107 16
                                    

Belki de defalarca okumuş olduğu mektubu bir kez daha açtı Sevda. Birkaç gündür âdet edindiği üzere, uyumadan evvel kaybolacaktı Zeliha'nın pişmanlık akan cümlelerinde.

"Sevda...

Biliyor musun, ismini defalarca kez duydum. Önce Cahit'in bakışlarında gördüm seni. Gözde'nin lakırdılarında tanıdım gerçekten. Belki sen, beni sevmezsin ama bil ki ben, seni çok sevdim. Sevdiğimin yâri olduğun için, benden önce onu tanıdığın için.

Sizin sevdanız zormuş, duydum. Ama korkma, imkânsız değil benimki gibi. Senden sonra tanıdım ben Cahit'i. Askeriyenin kafeteryasında, bir çıkmazın ortasında. Sana olan aşkıyla tanıdım ben onu. Sevda, belki kızacaksın ama ben, Cahit'i çok sevdim. Öyle çok sevdim ki onun adına leke sürmemek için kendimden vazgeçmeyi düşündüm defalarca. Ama o, beni hep korudu, seni sevdiği gibi sevmese de yalnız bırakmadı. Onun hakkını ödemeyemem; senden ricam, onu hiç üzme. Eğer bu mektubu okuyorsan zaten kavuşmuşsunuz demektir. Büyük ihtimalle de kızımı almaya gelmiştir Cahit. Ah koca yürekli adam, kızımı hiç hor görmedi, sahiplendi. Benden bile daha çok ilgilendi. Senden bir başka ricam, sen de kızımı hor görme. O daha çok küçük, oğlum da öyle. Sevda, sana bir anne olarak yalvarıyorum ki evlatlarıma iyi davran. Onlara anne ol demiyorum, seni buna zorlayamam. Ama yalvarırım kötü davranma, azarlama. Benim yokluğumu hissettirme. Biliyorum, Cahit seni sevdiyse eğer, kalbin, yüzünden daha güzel demektir. İçim rahat olsun, kızıma da oğluma da iyi bak. Ve lütfen beni bilsinler. Belki Emirhan'ı doğrurken öldü diye, belki de bir başka şekilde. Ama intihar etti değil de öldü diye bilsinler.

Evet, bu yazdıklarım, intiharın eşiğinde olan birinin son istekleri. Ben, hayatım boyunca sürekli birilerine yük oldum. Üniversiteyi kazanamadım, babama yük oldum; sorunlu yaşantımla anneme yük oldum. Sonra geldim, Cahit'e dert oldum; hamileliğimle Gözde'ye yük oldum. Ama artık gidiyorum, kimseye sorun çıkarmadan, yük olmadan. Fakat bu defa da benden geriye iki evlat bırakıp sana dert oldum. Sen, evlatlarımı dert olarak görme, olur mu?

Omzumda üç veballe gidiyorum ben, Sevda. Acı biraz. Cahit'i vicdanıyla bırakmanın azabından çok, Gözde'ye bıraktığım sırlarla kavrulurum. Onun o vakur duruşunun katlanamayacağı yük olmadığına artık eminim. Gözde, seni ne kadar sevdiyse de bana kötü davranmadı hiç. Her sıkıntımda yanımdaydı. Ama ben onu çok büyük sırlar içinde terk edip gidiyorum. Ne kötüyüm, değil mi? Ama içim rahat. Cahit'in oğlu olduğu için Emirhan'ıma iyi bakacağınızı biliyorum. Ece'mi de babama bırakıyorum. Eğer bakmayacaksanız almayın kızımı; annesiz bıraktım ben evladımı, bir de siz çektirmeyin. Son isteğimdir; çocuklarıma iyi bakın, Gözde beni affetsin, Cahit'i çok sev!"

Dayanamayıp bir kez daha okuduğu mektupla birlikte, uyuyan kocasının yanına kıvrıldı Sevda. Zeliha'ya hiç kızabilir miydi? Cahit, sevilmeyecek biri değildi ki. O koca yüreği, şefkat kokan nefesi, ömre bedeldi. Sevda o izbe köşkte ölümü beklerken, Zeliha da onun cennetinde ölüme yürüyordu. Ne tuhaftı hayat. Sevda gidince Zeliha gelmişti. O gitmiş, Sevda geri dönmüştü. Sanki iki sevdalı kadın, birbirlerini görmemek adına yemin etmiş gibiydi. Sanki kader, ikisini ortak bir yerde, birbirinden uzak süründürüyordu. Hayat gerçekten tuhaftı.

Sevda'nın akan gözyaşları, yeminiydi suskun âşık Zeliha'ya. Ece'yi kendi evladından daha çok sevecek, bıktırmadan yanında yürüyecekti. Emirhan'a da Ece'ye de anne özlemi çektirmeyecek, aynı zamanda gerçek annelerinden bihaber bırakmayacaktı. İki kardeşi hayatının en önemli varlığı yapacak, onları hiç bırakmayacaktı. Her ikisinin de babası Cahit olacaktı da kendisi çocuklar ne isterse o olacaktı. Anne, abla, teyze, hala, arkadaş, dost, belki de bir yabancı. Ama Zeliha'nın evlatları, onun kendi öz evlatlarından daha kıymetli olacaktı.

Seni Niye Özledim Böyle? ~ BİTTİ~Where stories live. Discover now