1|-Grup -

37K 1K 218
                                    

Merhaba. LUNA kitabı artık başka sitede. Burada sadece 5 bölüm bırakabiliyorum.


Açık penceremden içeri süzülen taze hava, beyaz perdemi havalandırarak dalgalandırdı. Çalışma masamın üzerindeki defterimin sayfaları hızla açılırken bir sayfa da durdu.

''Luna, hadi aşağı gel!''

Babamın sesiyle elimde tuttuğum defterimi son hızla çantama tıktım. Geç kalacaktım. Merdiven basamaklarını ikişer ikişer atladım.

''Merak etme, daha zamanın var.'' Babam elinde tuttuğu buzlu kahveyi elime tutuşturdu. Çantamı düzeltip pipeti ağzıma götürdüm. Bir yudum çekerken bizimkiler kafeye giriş yaptı. Rüya ve Eylül aynı anda ''Günaydın Kerem amca!'' diye bağırırken babam gülerek onlara kahvesini uzattı.''Size de günaydın.''

Tebessüm ederek onlara baktım. Benim sayemde bedava kahve içiyorlardı. ''Diğerleri nerede?'' diye ortaya soru attım. Rüya ceketinin kolunu yukarı çekerek saatine baktı. ''Semih ve Doruk birazdan burada olur.''

Bakışlarım Eylül'e kaydığında eliyle geçiştirme yaptı.''Mete hayatta geç kalmaz. Biliyorsun.''

Tabii diye geçirdim içimden.

Tam Doğa'yı soracakken kafe'nin kapısı tekrar açıldı. ''Günaydın, Kerem amca!''

Bizimkiler büyük bir gürültüyle içeri daldığında babamın dudakları mutlulukla kıvrılmıştı.''Günaydın, çocuklar'' Masanın üzerine hazırladığı kahveleri işaret etti.''Herkes kahvesini alsın.''

Mete, Semih ve Doruk tam karşımda durmuş, bedava kahvelerden yudumluyorlardı.Semih ve Rüya birbirlerine tebessüm ettiğinde her sabah olduğu gibi yine onları kıskandım. Mete elini Eylül'ün omzuna attığında bakışlarımı kaçırdım. Bütün yılım onların aşkını kıskanmakla geçiyordu. İçimden gülerken baş kahramanımız Doğa içeri girdi. Siyah eteği ve beyaz tişörtü ile oldukça tatlı ve çekiciydi. Elinde tuttuğu çantasını masanın üzerine bırakıp kahvesini aldı.

Ortamda gözlerimi gezdirdim. Rüya ve Semih birbirlerine üstünde çalıştıkları şarkı bestesi hakkında bir şeyler anlatırken, Eylül ve Mete gülüşüyordu. Doruk telefonda konuşurken, Doğa yeni keşfettiği bir oyunu oynuyordu. Bizler çocukluk arkadaşıydık. Babam o yüzden hepsini kendi çocukları gibi seviyordu. Üç, dört yıllık bir arkadaşlığımız olmuş olsaydı eğer, babam hayatta bu kadar erkeğin içinde kalmama müsade etmezdi. Çocukluk arkadaşı olduğumuz gibi, ailelerimizde arkadaştı. Biz her zaman zorlukların üstesinden gelmiştik. Çünkü birbirimize sahiptik.

''Luna, bugün de yalnızları oynuyorsun.''Mete'ye ters bir bakış atıp pipetimi dudaklarıma getirdim. Gürültülü bir yudum alıp, sırtımı duvara yasladım.

''Yine mi Luna?'' Doruk telefonunu cebine atarak Mete'ye döndü.

Rüya bıkkın bir nefes verdi. ''Her sabah olan şeyler.''

Sırtımı duvardan iterek öne çıktım. ''Hadi, Doruk. Geç kalacağız.''

Babama dönerek el salladım.''Görüşürüz.''Bal rengi gözleri şefkatle parladı. ''İyi dersler.''

Kafenin kapısını kendime çekerek dışarı çıktım.

Mete, Doruk ve Semih kendi arabalarına doğru giderken Rüya, Eylül, Doğa ve ben, Eylül'ün arabasına geçtik. Kemerleri takarken her zamanki gibi çocuklar motoru çalıştırmış sabırsızlıkla arabayı çalıştırmamızı bekliyorlardı. Hepsi koruma manyağıydı. Kadın olduğumuz için yolda sıkıştıran veya laf atan olma ihtimaline karşı önden gitmek yerine her zaman arkadan bizi takip ediyorlardı.

LUNAWhere stories live. Discover now