6.Bölüm: Acı Yüklü Anılar

498 99 163
                                    

Alexandra'nın acı dolu hikayesini tüm açıklığıyla okuyacağız. Umarım onun duygularını size geçirebilirim...

Ah bunlar gerçek bedenin yani Alexandra'nın anılarıydı...

4-5 yaşlarımdan itibaren hatırlıyordum. Annem ben yemek masasının sandalyesine yerleşip oturduğum için sandalyeme tekme atıp beni yere düşürmüştü.

Kolumun üzerine düştüğüm için canım acımış ağlamaya başlamıştım. Her ne kadar acımın sebebi annem olursa olsun anne diye ağlamaya devam ediyordum.

"Kes ağlamayı ben senin gibi lanet bir çocuğun annesi olamam sen bu yemek masasında bizimle yemek yiyemezsin! Ah çoktan seni öldürmüştüm ama dua et ki o baban merhametli" diyerek tükürürcesine bağırdı bana.

"Beni neden sevmiyorsunuz ben sizi çok seviyorum hem ben lanetli değilim ki buradayım anne bak senin yanındayım" dedim ağlayıp bir parça sevgi kırıntısı görebilmek için can atarken.

Annem son derece soğuk bakışlarıyla yerde bir böcek görüyormuş gibi bir tiksinti ifadesi takındı.

"O lanet gözlerin bir şeytanın gözlerine ait kıpkırmızı sen bırak bizim çocuğumuz, bu krallığa bile ait olamazsın! Senin gibi bir şeytanı nasıl doğurdum ben bile bilmiyorum" dedi.

Ne yani gözlerim kırmızı olduğu için miydi tüm bu lanetli ilan edilme sebebim.

Sonra bir diğer anıya geçtim 10 yaşındaydım, bu yaşa gelene kadar her türlü sözlü ve fiziksel şiddete, aşağılanmaya maruz kalmıştım.

Ama ilk defa açık açık işkencelere 10 yaşımdan sonra başlamışlardı ve buna eğitim diyorlardı.

Tek yaptıkları beni bir şeytan olarak görüp öldüresiye dövüp o acıyı çektirip izlerimi silmekti.

Şimdi beni bir odaya kapatmışlardı karanlık bir odadaydım korkuyordum, güçsüzdüm, bedenim tir tir titriyordu. Beni çırılçıplak soymuşlar soğuk bir odaya tekmeleyerek atmışlardı.

Canım yanıyordu. Utanıyordum kollarımı bedenime doladım.

İçeriye babam ve abim girdi. Onlara baktım bu zamana kadar bana şiddetin her türlüsünü yaşatmışlardı. Ama ben yinede çocuktum daha 10 yaşındaydım.

"Bak Owen bugün Alexandra'nın ilk alacağı ders günü bu yüzden sende girip izleyeceksin. Benim olmadığım zamanlarda bu görevi sen üstleneceksin" dedi babam tüm soğukluğuyla.

Abim bana bakarak "tabiki baba sen endişe etme sen olmasan bile onun dersini ben vereceğim" dedi sanki çok önemli bir görevi devralmış gibi.

Ben korkuyla bekliyordum. Bana ne dersi vereceklerdi ki. Belki gerçekten beni buradan çıkartıp derse, eğitime başlatacaklardı.

Sonuçta annem beni öldürmeyi istiyordu ama babam beni öldürmüyordu beni yaşatması bile bana önem verdiği anlamına gelmez miydi? (Gelmezdi...)

Vücudum odanın soğukluğuyla birlikte bir an için titredi sonra babama baktım "babacım ne dersi vereceksiniz bana yeni bir şeyler mi öğreneceğim ne isterseniz yaparım gerçekten"dedim.

Merak ediyordum, saftım, küçüktüm...

Babam abime bakarak "hahaha duyuyor musun Owen kardeşin ne kadar da hevesli ders alacağı için, o zaman onu bekletmeyelim hadi kelepçele kollarını" dedi.

Şeytan Reenkarne Olursa?!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin