BÖLÜM 47

156 16 4
                                    

Aleda Ulaş....Pekte yakışmıştı soy isim.

Aleda ilk defa utanmadan sıkılmadan kafasını kaldırdı ve Yağızın gözlerinin içine baktı. İlk defa ona karşı cesur olacaktı. Kafasını hafif yana eğip dudaklarına baktı. Sonrasında da gözlerine. Yağızın hafif kalbi tetiklendiğinde Aleda'nın belindeki elini daha da sıkılaştırdı ve iyice kendine çekti.

Sonrasında olanlar bu ikili için unutulmayacak birşeydi.

Yağız Aleda'nın dudaklarına dudaklarını hafif bir şekilde dokundurduğunda Aleda titrek bir nefes verdi. Cayır cayır yanıyordu ikiside birbirlerine olan özlemlerinden dolayı.

Aleda gözlerini kapatıp kendini iyice Yağıza bıraktığında ikisi de derin bir nefes alıp verdi. Yağız Aleda'nın alt dudaklağına bir öpücük bırakıp geri çekildi.

Aleda hâlâ kapalı gözlerle önüne bakıyordu. Şuan düzene sokması gereken bir nefesi vardı. Yağızın ise yüzünden gururlu bir sırıtış vardı."Aleda Ulaş..."dedi Yağız burnunu Aleda'nın yanağına sürterken."Benim karım Aleda Ulaş..."

Aleda utanarak gülümseyip gözlerini açtığında Yağız yine o yeşil gözleri gördü ve kalbi yine tekledi. Gözlerine her baktığında bu mu olacaktı gerçekten?

"Gözlerin sonum olacak Aleda. Bakmasam ölüyorum. Baksam yine ölüyoru-"

Yağızın sesini bölen şey kulübeye tabanca ile kapıyı nerdeyse kırarak içeri giren bir yaşlı amca idi. Tabancayı ikisine de doğruluğunda tabancayı gören Yağız Aledayı arkasına aldı ve kendini ona siper etti.

"Ahlaksızlar!"dedi yaşlı amca yüzlerine tükürür gibi."Sabahın bu saati utanmıyor musunuz küçücük yerde sürtüşmeye!?"

Aleda'dan

Töbe töbe...Noluyordu lan şimdi? Amca biz romantik bir an yaşıyoruz şurda ne diye içeri aniden dalıyorsun? Bari kapıyı çalşaydın alçak adam...

Yağız kendini önüme siper ettiğinde ister istemez bende onun kolunu tuttum. Kolunda kas mı vardı bunun? Vurulmasına rağmen hâlâ kaslı mıydı bu ayı?

İflah olmuyor asla dedi sağ melek.

Benim öğrencim dedi sol melek.

Aaa melek bacılar...Uzun zamandır yoktular...

NE DÜŞÜNÜYORDUM BEN BE ŞUAN? Yok adamın kasıymış yok meleklermiş. Kafayı yiyordum hafiften. Karşımızda bir yaşlı adam vardı ve bize bildiğin tabanca doğrultuyordu. Yani yaşlı amca dede bu kadar tatlıyken neden bize tabanca doğrultuyorsun...? İnsanca konuşup hallederdik. Ayrıca sürtüştüğümüz falan da yoktu. Alt tarafı öpüşmüştük.

LAN? BİZ ÖPÜŞTÜK? HEMDE ÇOCUĞUN DUDAKLARINA İLK YAKLAŞAN BEN OLDUM! NASIL BÖYLE ARSIZ BİRİ OLDUM BEN?

Çocuğu görünce başında kavak yelleri esiyor tabi dedi sol melek.

Aşktan hep dedi melül melül sol melek.

Hemen toplarlanman gerekiyordu Aleda...Yoksa kafan nanay olacak kızım. Yağız önüme atlamış ve şuan'hanım hanım bunlar benim yavrularım'dercesine duruyordu. Aşk adam...

"Ne sürtüşmesi amca Allah rızası için? Karım o benim."

İkinci bir şok dalgası daha geldi..

"Karın?"dedi yaşlı amca sorar bir ses tonuyla."Aynen karım"bana döndü ve haylaz bir sırıtış ile baktı. İflah olmuyordu bu adam. Kalbim eriyordu her seferinde."Karım Aleda Ulaş."

Yaşlı amca tek seferde tabancasını indirdi. Karadeniz ağzına geçti hemen"Ula niye söylemeyesunuz? Az kalsun karı kocayı vuracaktum da!"

"Ya..Ya..."diyebildim sadece bu durum karşısında. Yaşlı amca kulübenin kapısından başını çıkardı ve birine bağırmaya başladı."Gel fadimem gel. Bunlar yavukludur. Karı kocadur. Yanlış anlamışuz da biz. Bizum eski hallerumuz gibiler ha...Gelde bir bak."

Amca... BURASI BİZİM ÖZELİMİZ AMCA! BU ADAM BENİM KOCAM! KOCAMLA BENİ RAHAT BIRAKIN!

Ama isyanım kimseye ulaşamamıştı. Fadime abla içeri girmişti bile."Oyy oyy."oldukça sevecen bir kadına benziyordu. Hemen kapının eşiğindeki yaşlı amcaya kolunu doladı ve bize hasret giderir gibi baktı."Ha hakluymuşsun ha! Bunlar aynı biz! Gelun çocuklar gelun anlatun bakayım. Nasıl evlendiniz?"

Ai ajuns la finalul capitolelor publicate.

⏰ Ultima actualizare: May 14 ⏰

Adaugă această povestire la Biblioteca ta pentru a primi notificări despre capitolele noi!

GERİ DÖNÜŞ OLSAUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum