o gün boş derste çok sıkılmıştım alper ne yaptıklarını anlatıyordu ama acayip sıkılmıştım akşam gelmek istediğinde ise bir yalan uydurmuştum şimdi ise 2 gün önce bulaştığım bir işin derdini çekiyordum o sözleri poyraz ve ben söylemiştim şimdi ise biz gidiyorduk ne giyeceğime hala karar verememiştim
en sonunda oflayarak yeşil beyaz kareli göğüs dekolteli olan bir elbiseye karar kıldım , üstüme ise ne olur olmaz diye yeşil hırkamı giydim
makyaj olarak biraz kapatıcı ve pembe şeffaf gloss sürdüm allıkları unutmadım son olarak beyaz çantamı aldım içine bir kaç makyaj malzememi, suyumu telefonumu , cüzdanımı koydum havaya baktığımda şapka niye takmıyorum diye düşündüm sonra hasır şapkamı aldım çok vakit kaybettiğim için hızlı adımlarla çıktım arabama bindim yarım saat sonra gittim okula
tam zamanında yetişmiştim otobüs gelmişti bile ama gözlerim poyrazı aradı sonra aniden önüme çıktı beyaz gömleği ve siyah pantolonu ile şık gözüküyordu saçları ise dağınıktı beni gördü fakat es geçti hızlıca otobüse girdiğinde acıktığım için hemen kantine doğru koştum
bir tane ayran ile simit aldım otobüs gitmiş mi diye baktığımda derin bir nefes aldım çünkü gitmemişti hızlı adımlarla boş yer var mı diye bakındım ama tek poyrazın yanı boş olunca göz devirdim o ise telefonuyla uğraşıyordu yanına oturunca telefonunun başından kalkıp bana baktı
"başka boş yer yok muydu " dediğinde kaşlarımı çattım "sana bayıldığımdan yanına oturmadım her halde boş yer yoktu " dediğimde anlayışla başını salladı "bu arada nereye gidiyoruz " diye sordum o ise "dedi ya hoca pikniğe diye " dediğinde başımı salladım
otobüs en sonunda haraket ettiğinde ona gözlerimi kırpıştırarak baktım "ne var yine " diye sorunca gülümsedim "cam kenarına ben oturayım mı lütfeeen " dediğimde sinsice gülümsedi ve tek bir cevap verdi "hayır " kaşlarımı çattım
"bak seninle yemeğimi paylaşırım " dediğimde güldü "senin yemeğine kalmadık yakışıklı " dedi ve kahkaha patlattı ben ise anlamaz gözlerle "öküzsün sen hatta hayvansın poyraz dağ öküzü terbiyesiz , embesil hamam böceği köpek " dedim sinirle o ise gülümsedi " hakaretlerin bittiyse biraz bana simitinden paylaşabilirsin bilirsin ki en sevdiğim şey simittir " dediğinde sinsice bu sefer ben gülümsedim
"yoo sen benim yemeğime kalmamışsın ya hani , bok ye poyraz " dediğimde içinden la havle çekti kesin çünkü öyle baktı "ya kızım ver bir parça sen hala o saçma sapan diyetine uyuyorsundur kesin " dediğinde "sen beni eski çıt kırıldım defne mi sandın ya " diye sordum o ise gülümsedi
"ben seni mağara adamı sandım ilk geldiğinde " dedi ve kahkahasını patlattı "bok ye poyraz şerefsiz sana bir daha varya " dedim ve sustum çünkü söyleyecek bir şey bulamadım ve ona küsmüş bir şekilde ellerimi göğsümde birleştirdim o ise yüzüme baktı baktı sonra "tamam lan gel cam kenarına otur " dediğinde dudağımı büzdüm "valla mı " dedim gülerek başını salladı hızlıca cam kenarına geçtim
sonra simitimi çıkardım dayanamadım yarısını ona verdim onunla beraber yedik bir an ne yaptığımı sorgulasam da pişman olmadım sonra telefonumu çıkardım ve sosyal medyada biraz takıldım o da aynı şeyi yapıyordu acaba sevgilisi var mıydı , yoksa evli miydi ben gittikten sonra sevgili yapmış mıdır ki diye kara kara düşünürken bir anda uyku bastırdı ve başım koltuğa onun omzuna düştü
o ise şöyle baktı sonra sesini bile çıkarmadan o da benim başıma kendi başını koydu birlikte uyumaya başladık okyanus kokusunu içime çektim
...
"kalk defne geldik " dedi poyraz gözlerimi yavaş yavaş araladım en son uyuyordum uyandıran ise poyrazdı "nereye" diye sordum uyku mahmurluğu ile o ise "pikniğe işte senin beyin nerede kızım " dediğinde her şeyi hatırlayarak otobüsten indim
bir ormana gelmiştik kuş sesleri orman cıvıldısı ve o mis koku derin bir kokuyu burnuma çektim bir banka oturdum filiz hoca ise "evet çocuklar biraz gezelim sonra yemek yeriz " dediğinde herkes homurtular çıkardı çünkü herkesin ayakları uyuşmuştu ve dinlenme de olmamıştı
ben ise tanıdık kimse olmadığı için poyrazın yanına ilerledim o ise gülümseyerek "tilki dönüp dolaşır kürkçü dükkanına gider be defne " dediğinde bir an düşündüm evet doğruydu doğru söylüyordu
ben tilki isem o kürkçü dükkanıydı "beni ne zaman affedebileceksin sevgili olamıyorsak belki arkadaş olabiliriz " dediğimde bir anda durdu ve düşündü kara kara "sana söyleyeceklerim var " dedi ve orman yolundan gitmeye başladık neden bu yoldan gidiyorduk
"seninle tekrar sevgili olmamı ister miydin " dediğinde bu sefer ben düşündüm bu arada isterdim ama soruyu ona yönelttim "sen ister miydin peki " diye sordum o ise bana bakmadan "hayır ya da evet bilmiyorum bu cevabı sanırım bilmiyorum " dediğinde yolda ikimiz ilerlerken
"bir daha seni terk edeceğimden korkuyorsan o bir kere olur o da zorla oldu zaten biliyorsun " dedim o ise başını salladı sonra tekrar bana bakmadan "ama bence herkes kendi yoluna gitmeli o yüzden olmazdım seninle sevgili , bu ikimiz için zararlı " dediğinde yutkundum
ağlama defne sakın ağlama ağlarsan anlar anlarsa ağlarsın haline işte , o konuşmaya devam etti "eğer sevgili olursak ilişkide güven sıkıntılar olacak ve toksik olacak anlıyorsun beni değil mi " dediğinde sesimin titremesini umursamadan " evet " dedim sonra ise gülümsedim
"o zaman ben geri döneyim acıktım bir şeyler yerim " dedim başını salladı o ise ilerlemeye devam etti ben ise ondan uzaklaşmaya koşmaya başladım en son herkesten uzak olduğumu anlayınca koca bir kahkaha patlattım "toksik olurmuş " dedim hala gülerken sonra ağacın gövdesine çöktüm ve bir anda sinirlenerek " sikeyim zararını " diye bağırdım
"benim yolum yok ki kendi yoluma gideyim " diye bağırdım sanki duyacakmış gibi sonra tekrar kahkaha attım "ama zaten neden seninle sevgili olmak istesin ki salak defne okulda senden daha güzel kızlar var " diye kendime kızdım
"allah belanı versin defne senin şerefini sikeyim " dedim düşündüğüm şeylerle yıllar sonra onun karşısındasın sanki hiç bir şey olmamış gibi geçmişsin beni affeder misin diyorsun çıldıracağım derken ağlamaya başladım hemde hıçkıra hıçkıra
biraz daha ağladıktan sonra ağlamam durdu hava kararmaya başlıyordu kaybolma korkusuyla ayağa fırladım geldiğim yöne doğru geri döneceğim esnada yağmur yağmaya başladı korktum koşmaya başladım ama hep aynı yere tekrar geliyordum sanki
"p poyraz " diye bağırdım ilk , sonra "filiz hocam " dedim kimseden cevap alamadım "yardım edin sesimi duyan yok mu " diye o kadar çok bağırdım ki boğazım yanmaya başladı ağlamaya başladım tekrardan karnım aç ve susuzdum çantamda suyum vardı ama poyraz istedi diye bütün suyumu ona vermiştim
aptal ben
yağmur şiddetlendi çantamı açıp baktım işe yarar bir şey var mı diye hiç bir şeyde yoktu anasını satayım , sonra biraz daha koştum ama her yer aynıydı ağladım koştum dinlendim ama hiç bir şey fayda etmemişti çünkü artık her yer simsiyahtı herkes gitmişti sanırım
ve son galiba bu sefer bitti kızım
garip bir uyuma isteği ya da bayılma geldi sanırsam çünkü gözlerim yavaş yavaş kapandı ve kendimi yerde buldum bilincim kapanmadan önce tek duyduğum poyrazın "buldum seni defne " demesi ve beni kucaklamasıydı
bu bölümde fazla mı cani oldum ya ama seneryo gereği arkadaşlar sjsjs neyse ben kaçtım hepiniz ayrı ayrı öpüldünüzz