40. Bölüm

14 2 0
                                    

Durunun ağzından

Saat 03:27    

Yine Tolganın da olduğu bir rüya gördüğümde birden uyandım. Bir dakika....Bir dakika....Bu  rüya değildi! Ben gerçekten Tolganın yanındaydım!

Hemen yattığım yerden doğrulup yanıma baktığımda Tolganın yanımda uyuduğunu gördüm. Üzerinde hiç birşey yoktu! Hemen kendi üzerime baktığımda uzun, bol bir tişört vardı. Büyük ihtimalle Tolganındı. Ben ne ara buraya gelmiştim ve ne olmuştu akşam? Biraz zihnimi zorladığımda olanlar gözümün önünden tek tek geçiyordu. Ben dün evden çıkıp bara gitmiştim ve biri şarkı söylüyordu....Tolga! O Tolgaydı! Onu 2  hafta  sonra ilk kez orda görmüştüm. Çok sarhoştum. Sonra beni büyük ihtimalle buraya getirmişti çünkü getirdiğinde bişeyler konuştuk. Ne konuşmuştuk? Hadi Duru! Düşün biraz....EVET! Hatırladım. Ahhh olamaz!! Ne yaptım ben!

Her şeyi hatırladığımda hızlıca yataktan çıktım ve oda da ki tuvalete girip kapıyı kapattım. Lavaboya ellerimi yasladığımda aynada kendime bakıyordum. Bu akşamı gözümden geçirdiğimde utançtan kıpkırmızı olmuştum. Napmıştım ben! Salak Duru! Salak! Kendimi sakinleştirdikten sonra elimi yüzümü yıkadım ve tuvaletten çıktım. Yatağa doğru yavaşça yaklaştığımda yatağın ucuna oturup Tolgaya baktım. Üzerinde bir şey olmadığı için karın kaslarını görebiliyordum. Yüzüne baktığımda dağınık saçları çok güzel gözüküyordu. Yalan söylemicem. Uyurken bile yakışıklıydı... 

2 haftadır bu evde kalıyor olmalıydı, beni buraya getirdiğine göre. Dayanamayıp yavaşça ona doğru eğildim ve  o  yumuşacık saçlarına  dokundum....Yüzüne bakarken onu gerçekten özlediğimi bir kez daha anladım....Belki de barda karşılaşmasak hala ona ne olduğunu bilemeyecektim....Yine aklıma akşam burda yaptığımız şey geldiğinde gülerek elimle yüzümü kapattım.

Duru: Offf

Elimi yüzümden çektiğimde yatağa tekrar uzandım ve bu olanları unutup uyumaya çalıştım.

Sabah

Gözüme vuran güneşle beraber gözlerimi açtım. Yanıma baktığımda Tolga yoktu. Yavaşça doğrulduğumda  yataktan kalktım ve oda da ki tuvalete girip elimi yüzümü yıkadım. İşimi hallettikten sonra odadan  çıkıp merdivenlerden aşağı indim. Bir yandan evi inceliyor bir yandan da salona doğru yürüyordum. Bu ev diğer eve göre çok büyüktü. Salona geldiğimde salonun yanında bir amerikan mutfak olduğunu gördüm. Oraya doğru yürüdüğümde birden karşımda tezgaha yaslanmış, elinde kahvesiyle beni izleyen tolgayı görmeyi beklemiyordum açıkçası. Ben olduğum yerde beklerken Tolga kahvesinden bir yudum alıp konuştu.

Tolga: Günaydın.

Duru: Günaydın.

Tolga: Kahve içer misin?

Duru: Olur. 

Tolga arkasını dönüp kahve yaparken bende onun yanına doğru gittim. Tam yanında durduğumda  bana bakmıyor sadece kahve yapıyordu.

Duru: Tolga

Tolga bana bakmadan cevap verdi.

Tolga: Efendim.

Duru: Biz dün....Yani....Dün yaptığımız.....

Tolga kahveyi bardağa doldurmaya başladı.

Tolga: Ne yapmışız biz dün?

Duru: Şey işte....Biliyosun....

Tolga bardağı alıp bana uzattığında bardağı aldım.

Tolga: Neyi biliyorum?

Tolganın verdiği cevapla elimdeki kupayı sertçe tezgaha bıraktım.

Duru: Ya Tolga! Yapma şunu!

Tolga gülmeye başladığında konuştu.

Tolga: Neyi yapmiyim?

Duru: Bunu işte! 

Tolga başını iki yana sallayıp içeriye doğru yürümeye başladı. Bende sinirle tezgahın üzerinde ki kupamı aldım ve onun peşinden gittim. Tolga evinin büyük balkonuna çıktığında bende arkasından çıktım. Balkon bir ormana doğru bakıyordu ve mis gibi doğa kokuyordu. Tolganın yanına doğru yürüdüğümde kahvemi içtim. 

Tolga: Hazırlan istersen. Birazdan seni eve geri bırakıcam.

Şaşkınca Tolgaya baktığımda o manzarayı izliyordu. 

Duru: Ne? Ne dediğinin farkında mısın sen? Hiç bir şey olmamış gibi beni eve bırakıp hayatına devam mı ediceksin! Benim sende ki değerim bu kadar mı ya!  

 Tolga bir an  da elindeki kupayı yere bırakıp benim kolumu tutup içeriye götürdü. ne yaptığını anlamıyordum. Salona geldiğimizde kolumu bıraktı ve konuşmaya başladı.

Tolga: Bak! İyi bak! Sehpanın üzerindeki, koltuğun üzerindeki ve  yerlerde olan kağıtlara bak! Bunlar senin fotoğrafların Duru! Evden gittiğimden beri her gün bunlarla yatıp kalkıyorum ben senin haberin var mı! Bana her şey çok kolay sanıyosun değil mi? Ben o 2 hafta da kafayı yedim kızım! Nerde hata yaptım diye kendimi yiyip bitirmekten çok yoruldum ben  Duru....Yani sen orda kendini odaya kapattığında ben burda gülüp eğlenmedim tamam mı....Senin  bana o gün söylediğin son cümleden sonra ben kendime bunu yapmak zorunda hissettim....Belki ben hayatından çıkarsam daha mutlu olursun sandım....

Gözlerimden yaşlar gelmeye başladığında bağırdım.

Duru: Olmadım! Mutlu falan olmadım Tolga! Benim o iki  hafta da sana ihtiyacım vardı....Ama sen bir kaç söze beni bırakıp gittin! Seni o barda görmeseydim belki de bir kaç gün sonra seni öldün sanıcaktım gerizekalı! O zaman ne olucaktı? Ömür boyu kendimi suçlayacaktım! 

Artık dayanamayıp ağlamaya başladığımda Tolga hızlı adımlarla benim yanıma gelip birden beni göğsüne çekip bana sıkıca sarıldı. Onun yokluğun da  buna o kadar ihtiyacım  vardı ki, Nazlı bile benimle konuşmuyordu. Kollarımı Tolganın boynuna doladığımda ona sıkıca sarıldım. Onu çok özlemiştim.... Tolga bir yandan kollarıyla bana belimden sıkıca sarılıyor bir yandan da saçlarımı öpüyordu.

Tolga: Tamam....Özür dilerim....Özür dilerim....Seni bırakıp gittiğim için özür dilerim....Sana zor günler yaşattığım için özür dilerim....

Tolga sessizce konuştuğunda bende konuştum.

Duru: Özür dilerim....Sana o kadar tepki gösterdiğim için özür dilerim....




























YAZ ŞARKISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin