43

39 6 4
                                    

Herkesin bakışları tablonun arkasında çıkan merdivendeydi. İlk tüneldekine benzer bir şekilde dikey bir merdiven vardı. Karanlığa doğru uzanıyordu.

Arda, "Kafayı yemek üzereyim,"dedi,"bu nasıl bir iştir böyle."

Semih, "Yeni tünelimiz ya da her neyse; sanırım bulduk,"diye karşılık verdi.

Kenan, "Fenerler,"dedi,"fenerleri alıp inelim hemen."

Halil koşarak ayrıldı. Fenerleri kaptığı gibi geri geldi. Kenan fenerlerden birini alarak aşağıya doğru tuttu. Merdivenler tahmin ettiklerinden daha derine iniyordu.

Kenan, "Hazır mıyız?"diye sordu.

Arda,"hazırız tabii ki şefim,"diye karşılık verdi.

Kenan bu kez Semih'e baktı. "Semih, bugün sen çok yıprandın. İstersen..."

Semih Kenan'ı yarıda kesti. "Ne olacaksa olacak! Artık bu gizemlerle yaşamak istemiyorum." Ardından paslanmış merdivenlerden tutunarak ayaklarını sarkıttı. Herkesten önce inmeye başladı.

Semih, Kenan, Arda ve Halil derken, yaklaşık 20 metrelik bir derinliğe indiler. İndikleri yerde tıpkı bir önceki tünele benzer bir tünel çıkmıştı karşılarına. Mimari yapısı neredeyse aynıydı. Bir süre fenerlerle tünelin duvarlarına bakındıktan sonra yürümeye devam ettiler.

Yürüdükçe burunlarına tuhaf kokular gelmeye başladı. İlk tüneldekinden daha keskin kokulardı. Ne olduğunu bilemediler. Ayrıca rutubet kendisini yine hissettiriyordu.

Yaklaşık 15 metre kadar tünelde ilerlediler. Tünelin sonunda kahverengi bir şey gördüler. Hızlandılar. Ne olduğunu anlamaya çalıştılar. Tünelin sonuna geldiklerinde ise gördükleri şey karşısında şaşkınlıkla birbirlerine bakındılar.

Yine denize doğru açılacağını düşündükleri tünel, demir bir kapıyla sonlanmıştı. Kapının üst kısmı tünele uygun bir şekilde ovaldi. Kenarları tamamen tünelle bitişikti. Herhangi bir boşluk yoktu.

Arda, "Belki de burası bir sığınaktır,"dedi,"İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra bu tarz sığınaklar çok yaygınlaşmış."

Kenan, "Kapıyı açarsak anlayacağız,"diye karşılık verdi. Kapıya dokundu. Herhangi bir kulp yoktu. Orta kısımlarında kilit vardı. "Arda, şansını denemek ister misin?"

Arda, birkaç adım geriye atıp var gücüyle demir kapıyı tekmeledi. Tünelin içinde yankılanan ses dışında bir şey değişmedi. Ardından bir kez daha tüm gücüyle abandı. Ancak yine değişen bir şey olmadı.

Halil, "Levye benzeri bir şey getireyim mi?"diye sordu.

Kenan, "Gerek yok,"dedi,"geriye çekilin ve kulaklarınızı kapatın yeter!" Ardından belinden tabancasını çıkardı. El fenerini tabancaya paralel tutarak kilidi nişan aldı ve tek el ateş etti.

Tünelde büyük bir gürültü kopmuştu. Tabancanın patlama sesi halen yankılanırken Kenan kapıya tekme attı. Kapı gıcırdayarak açıldı.

Hemen el fenerlerini kapının arkasına tuttular. İlk gördükleri, yaklaşık 10 metrekare genişliğinde bir odaydı. Odanın sonunda, eski yatakhanelerde kullanılan teneke dolaplardan vardı.

Arda da tabancasını çıkardı. Kenan ve Arda önden, Semih ve Halil arkadan içeriye girdiler. Duvarlara ve tavanlara baktılar. Bu esnada burunlarına vuran koku daha da keskinleşmişti. Hastanelerdeki kokulara benzer, alkol ve dezenfektan kokularına yakın bir kokuydu.

Tavanlar, tıpkı diğer tünelde kullanılan taşlarla örülüydü. Yatay kolonların yanında çeşitli borular uzanıyordu. Ortada ise gizli banyodakine benzer, dışında tel korumaları olan lambalar vardı.

İnönü'den Önceki Beyaz Ev | Semih KılıçsoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin