5. Bölüm: Bir Küçük Menemen Meselesi

873 134 84
                                    


Avuç içi kadar veteriner kliniğinde olduğumuzu bilmesem, tepeme gündüz vakti yıldırım düştü derdim. Çünkü aklım bedenimi terk etmiş gibiydi. Boşlukta asılı kalmıştım sanki. 

İçinde bulunduğumuz durumun saçmalığından mıdır bilemiyorum ama uzunca bir süre öylece bakıştık karşımda duran adamla. O anın uzun sürdüğüne dair elimde somut bir veri de yoktu açıkçası. Zamanın farkında olamayacak kadar şok olmuş durumdaydım. Karşılaşmamızın tesadüfiliği Kaya'yı da etkilemiş olmalıydı. Çünkü ben ne kadar sessiz isem o da bir o kadar tepkisizdi.

Biz, birbirimize saçma bir sükunet içinde bakmaya devam ettik öylece. Zaten öyle bir sessizlik çökmüştü ki aramıza, göğsümü delicesine döven kalbimin sesini de Kaya duyabiliyordu çok yüksek ihtimalle. Ama onun kalbi daha sakin olacak ki benim kulağıma çalınan tek ses kedimden geliyordu. Çünkü Pekmez'im, Kaya'nın omzunda paşalar gibi otururken sağ patisini boydan boya yalamış, sıra sol patisine gelmişti. Onun küçük ağzından çıkan şilep şilep seslerini bulunduğum yerden duyabiliyordum. 

Ayrıca eşek sıpası, beni gördüğü halde hiçbir tepki de vermemişti. Hatta zahmet edip başını benim olduğum tarafa bile çevirmemişti. Belli ki rahatı yerindeydi. Olağanca sakinliğiyle rutin pati bakımına devam ediyordu.

Yerli dizi uzunluğundaki bakışmamızın bir noktasında Kaya kendine geldi.

"Kızım gecenin köründe sen, sabahın nurunda yine sen. Beni mi takip ediyorsun ne yapıyorsun?"

Ses tonundaki bıkkınlık sinirime dokunmuştu. Asla altta kalamazdım, dümdüz yapıştırdım aklıma gelen ilk cümleyi. 

"Ne alakası var be! Ben kedimi almaya geldim. Hem ne diye seni takip edecekmişim? Ağzından çıkanı bir kulağın duysun!"

"Ne işin var ya o zaman burada?"

"Dedeeeee! Kulağın duyuyor mu dedeee! Kedimi almaya geldim dedim ya!"

"Ne kedisi kızım, ne diyorsun ya sen?"

"O omzunda duran hayırsız benim öz be öz, bizzat ve de şahsi kedim olur. Müsaade edersen Pekmez'imi alıp gideceğim."

"Pekmez'imi derken? Bu çocuk senin kedin mi?"

"Evet canım, beğenemedin galiba! Bir mahsuru yoksa artık kedimi verir misin lütfen? Zaten Pekmez'in senin kucağında ne işi var!"

"Senin gözler de çok iyi durumda değil galiba."

Kaya, manalı manalı üzerindeki yeşil üniformayı işaret ederken ses tonu yaramaz bir hal almıştı.

"Eee, bundan ne anlamam gerekiyor?"

"Veterinerim kızım ben. Bundan bunu anlaman gerekiyor."

"Ay sır gibi sakladığın mesleğin veterinerlik miydi?"

Boş bulunup soruyu yapıştırmış bulundum. Kaya'nın kaşları çatıldı.

"Ne demek sır gibi sakladığım?"

"Ne bileyim ben lafın gelişi öyle dedim. Ağzını açıp iki kelime etmediğin için veteriner olabileceğini hiç düşünmemiştim. Hem ben müneccim miyim içime mi doğacaktı!"

Kaya bana kıvırmamı yememiş gibi bakıyordu. Bense her zamanki gibi üste çıkmaya çok hazırdım. Ama o anda ikimizin de gözden kaçırdığı bir detay vardı; biz karşılıklı aşık atışması kıvamındaki etkileşimimize dalmışken ortamdaki üçüncü kişiyi unutmuştuk.

"Ay siz tanışıyor musunuz?"

Leyla'nın aşırı heyecanlı sesi, yarattığımız gerginliği bıçak gibi kesmişti. Şimdi ona bir açıklama yapmanın telaşıyla ikimiz de geri çekildik. Ben fiili olarak bir adım geriye atarken, Kaya da omzundaki Pekmez'in yerini tek koluyla sabitledikten sonra yönünü Leyla'ya çevirdi.

7. Evde Yangın VarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin