00.04: BARBAR

129 99 11
                                    

Teoman - İstanbul'da Sonbahar

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Teoman - İstanbul'da Sonbahar

Tuğkan - Gamzeler (cover)

(2019)

Kasım ayının soğuk havayla barış sağladığı günlerden biriydi. Güneş; ışınlarını henüz yeni yeni ağaçlara, parklara, caddelere, denizlere saçıyordu ancak havanın soğukluğunu engellemek için yetersiz kalıyordu. Saat 08.00 sularıydı, her yaştan insanın telaşla koşuşturduğu zaman diliminde oldukları söylenebilirdi.

Genç kız dün gece vecit haliyle yaptığı reçelli kurabiyeleri kalkar kalkmaz uygun bir kaba yerleştirmiş, kalın bir poşet içerisinde okula götürmüştü. Sırf reçelli kurabiyelerini ona tattırabilmek için sıra arkadaşıyla beraber bir günlüğüne yer değiştirmişti. Kurabiyeleri hazırlama nedeni Pinhan idi, arkadaşı Sezen'in doğum gününü yalnızca bir bahane olarak görüyordu.

İstanbul, kalbinin şiddetli atış sesinden kendi sesini bile duyamazken Pinhan ile yanında oturan Soner'e kurabiyelerinden ikram ettiğinde Soner kurabiye sevmediğini dile getirmişti. Pinhan ise her zamanki sessizliğini korumuştu, ruhu bulundukları sınıftan çok uzaklardaydı.

İstanbul kuru dudaklarını büzmüş ve hüsranla Sezen'e dönmüştü, bu ihtimali hiç düşünmemişti. Sezen arkadaşının etrafını berbat hislerin çevrelemesine dayanamamış, önündeki bedenleri zorlamaya başlamıştı. Sırdaşının gitgide artan ilgisini kolayca fark edebiliyordu ve onun için bir şeyler yapmak istiyordu. Sezen anlatmaya, İstanbul ise dinlemeye alışıktı fakat son zamanlarda rolleri değişim gösteriyordu.

İstanbul'un isteği onların ağızlarına zorla bir şeyler tıkıştırmak değildi lakin Sezen'in onu düşünmesi gülümsemesinin yerine gelmesini sağlamıştı. İstanbul'un mutluluk kaynağıydı o. Onunla tanışmasaydı sahiden yaşamını sürdüremezdi.

Kaşlarını çattı ve hiddetle "Kız yapmış işte. Yeseniz ölür müsünüz?" dedi. "Ben de sevmem ama yiyorum." Pinhan zihninden sıyrılıp birkaç saniyeliğine bir daha geri dönme şansı yakalayamayacağı anı kucakladı. Yavaşça İstanbul'a döndü, harelerine bıkkınlıkla baktı ve tok sesiyle "Sevmiyorum." dedi. Bu cümleyi kurarken sanki kurabiyelerden değil, ondan bahsediyor gibiydi. Bu tutumu İstanbul'u fazla kırıyordu, cam parçaları toplanamayacak kadar saçılıyordu etrafa.

Aslında Pinhan eskiden kurabiye severdi, annesinden sürekli yapmasını isterdi fakat şimdi annesinin tatsız tuzsuz yemekleri ve tatlıları yerine insanları kırmaktan beslenir olmuştu.

İstanbul siniriyle başa çıkamayıp "Ne yapsam yersiniz?" diye bir soru yöneltti. Hedefi Pinhan'ın ona cevap vermesiydi, Soner pek de umurunda değildi. Beklenmedik bir biçimde ona cevap veren istediği kişiydi. "Hiçbir şey yapma, istemiyorum."

AYIN EŞSİZ ETKİSİ: AysarWhere stories live. Discover now