FİNAL

439 47 11
                                    

Kalbim heyecandan kasılıyordu. Bugün sınav günüydü. Hayatımın en önemli günüydü ama sanki benim beynim sıfırlanmış gibi hiç bir şeyi algılayamıyordu. Sınav olacağım okulun önünde dikilmiş sadece bakıyordum. Gerçekten yapabilecek miydim?

Ailem yanımdaydı. Bana destek olmak için gelmiştiler. Ama onların varlığı beni daha da tedirgin ediyordu. Saatlerce burada bekleyecektiler ve ben eğer bir kaç saat sonra bu kapıdan bir hiçle çıkarsam tüm senem boşa gitmiş olacaktı.

Demir de benimleydi. Ne kadar bana yansıtmamaya çalışsada onun da heyecanlı olduğu her halinden belliydi. Okulun önünde volta atarken bir yandan bana bakıyordu. Onunda ailesi gelmişti. Bugüne kadar hep sınavla ilgili endişelerimi o gidermişti. Şimdi ona destek olmam lazımdı ama konuşmayı bile unutmuş olabilirdim. Acilen kendime gelmem lazımdı. Yoksa sınavda hiç bir bok yapamayacaktım.

"Annecim, heyecan yapma tamam mı?" annemin sesini duyduğumda sadece başımı salladım. Demesi kolaydı ama yapması benim için oldukca zor bir eylemdi. Annem gelirken sakinleştirici ilaç verebileceğini söylemişti ama kabul etmemiştim. Yan etkisi olabilirdi. Ama şimdi duruma bakınca kabul etsem iyi olabilirdi.

Babam hemen yanımda durmuş eliyle omzuma dokunarak sıktı. "Kızım, çok çalıştın yapacağına inanıyorum. Ama olmasa da boş ver tamam mı? Gelecek sene bir daha yaparsın. Senden önemli değil ya." bu söylediğini beni sakinleştirmek için yaptığını biliyordum. Böyle söylesede seneye bir daha hazırlanmak istemediğimi herkes biliyordu. Aynı çileleri çekmek istemiyordum.

" Saol babacım. " diyerek ona sarıldığımda bana karşılık verdi.

Abim yine göreve gitmişti. O yüzden yanımda yoktu. Ama dün gece geç bir saatte arıyarak başarılar dilemişti. Onun burada olmaması daha iyiydi en azından bekleyen kişi sayısı azalmıştı.

Demir'in yanına doğru ilerlediğimde ifadesiz yüzü aydınlanmıştı. Yanına vardığımda annelerimiz ve babalarımızın bizi izlemesine aldırış etmeden kollarımı beline sarıdım ve başımı göğsüne yasladım. Demir bunu beklemediği için kolları bir kaç saniye yanında asılı kaldığında hemen sonra kollarını sırtıma dolamıştı.

"Bir az böyle kalsak." diye mırıldandım.

"Kalalım."

"Kalbin çok hızlı atıyor." diyerek başımı kalbine doğru bastırdım.

"Sen sarıldığındandır." dediğinden güldüm.

"Yalancı! Sınav yüzünden heyecanlısın kabul et." dediğimde Demir onaylamaz bir mırıltı çıkardı.

"Hiçte bile, asıl sen heyecanlısın, sabahtan beri okulun binasına cehenneme inen bir yol gibi bakıyorsun." dediğinde yüzümü göğsünden ayırarak ona cevap verdim.

"Buz gibi donuk suratınla bilmem kaçıncı voltasını atan kim acaba?" diye karşılık verdim.

Demir pes ederek, "Tamam, heyecanlıyım." dediğinde zafer kazanmış bir gülümsemeyle ona baktım. Biraz olsun kafam dağılmıştı.

"Senin yapacağını biliyorum ki." diye mırıldandım. "Beni bile sen çalıştırdın." Bu bir gerçekti. Özellikle son bir ay sıkı rejime bağlamıştık. Hergün bana zayıf olduğum konuları çalıştırıyordu. Bazen kütüphanede, bazen bir kafe de, bazen görüntülü arayarak. Bu yüzden bir yandan Demir'e karşıda kendimi borçlu hissediyordum. Bunu yapmam lazımdı. Onun emeğini çöpe çeviremezdim.

"Sende yapacaksın biliyorum ki," diyerek beni taklit etti. "Çünkü sen benim öğrencimsin. Beni bile geçeceksin." bu dediği pek mümkün olmasa da gaza gelmiştim. Boynuz kulağı geçecek miydi acaba?

TEKTAŞWhere stories live. Discover now