1

61 19 41
                                    

Nelerin üstesinden gelebildiğinizi kendinize hatırlatın. Başaramayacakmış gibi hissettiğiniz her an, yanıldığınızı kendinize kanıtladınız. Düşündüğünüzden daha güçlüsünüz.-Ash Alves.


*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*

Babamın arkasından baktım. Neden beni bu odaya kapatıp kendisi dışarıya çıktı bilmiyordum ama onun yanına gitmek istiyordum. Bir süre bekledikten sonra oturduğum yerden kalktım. Kapının yanına ilerleyip biraz bekledim, belki babam gelir diye. O sırada kapı hızlı çalındı. Korkarak sandalyenin arkasına saklandım.

"Amaya aç kapıyı! Benim Sasha!"

O olduğunu anlayınca hızla kapıyı açtım. Elleri kolumu bulup beni salladı.

"Amaya, çok kötü şeyler oluyor. Dışarı çıkalım, evde korkuyorum. Babamın yanına gidelim," diyerek ağlamaya başladı.

"Tamam Sasha, gidelim ama kimseye görünmeden."

Elini tuttuktan sonra birlikte dışarı çıktık. Kapıyı yavaşça açarak dışarı bakıp etrafı kontrol ettim. Her yer kanlıydı. İlerideki arkadaşlarımı gördüm ve hemen yanlarına koştum. Hepsi yerde paramparça haldeydi. Ağlayarak onları uyandırmaya çalıştım, ancak hiçbiri kalkmadı. Aniden aklıma geldi, tabii ki onlar oyun oynuyordu.

"Hadi uyanın! Ben burada tek başıma kaldım," diye haykırırken bir çığlık sesi duydum. Kafamı hızla arkama çevirdim ve köyün ortasında Sasha'yı gördüm. Ancak bir kolu dirseğinden itibaren yoktu. Hızla yanına koştum ve ona baktım. Gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu ve yere düşüyordu. Ne kadar tutmaya çalışsam da benim gücüm yetmedi. Öylece durup ağlamaya devam ederken babam yanıma geldi.

"Amaya, říkal jsem ti, abys sem nechodila! Proč jsi přišel?!
(Amaya, sana buraya gelmemeni söylemiştim! Neden geldin?!)

"Maminka  Sasha orada kaldı. Her yeri kırmızıydı. Kolu böyle kesilmişti. Buraya noldu?" Annemin elini havaya kaldırması ile her yer mor ışıklarla kaplandı.

"Orada kal güvende olacaksınız missy, miluji tě," dedikten sonra bana sarıldı babam. Gitmemek için ağzımı açacak iken mor ışık bizi hızla kapladı. Vücuduma batan iğneler yüzünden çığlık attım.
*
*
*
*

Hızla gözlerimi açarak gördüğüm rüyanın etkisinden kurtulmaya çalıştım. Derin derin nefes alarak kendime gelmeye başladım. Her sene aynı şeyi görmekten artık bıkmıştım. Kasılan vücudum biraz rahatladığında yatakta oturur pozisyona geldim. Dağınık saçlarımı daha da karıştırarak ağzımdaki kuruluğu geçirmeye çalıştım. Yavaş adımlarla masanın üzerine gidip gözlüğümü ve tokamı aldım. Saçım en nihayetinde ensemi yakmaktan vazgeçtiğinde derin bir nefes aldım. Telefonu bulmak için etrafı araştırırken gözüme çarpmadı.

"Neredesin benim canım, balım, bir tanem olan telefonum?" diye konuştum, sanki cevap verecekmiş gibi. Kendi kendime güldüm.

"Heh, şimdi tamamen kafayı yemeye başladın kızım, bravo," dedim ve kendi ellerimi sıktım.

Tam o sırada kapının çalması beni irkiltti."Amaya, yine kendi kendine mi konuşuyorsun?"

Tanıdık gelen sesi duyunca güldüm. İlerleyip kapıyı açınca karşımda biricik arkadaşımı gördüm.

"Yioo, kim demiş onu? Ben yapmadım ama sen yapmış olabilirsin," Diyerek gözlerimi kıstım.  Kafama bir darbe yiyince sendeledim ve kapıya çarptım.

          

"Oha, kızım ne yapıyorsun?" diyerek bana vurduğu koluna baktım. Cırtlak pembe rengine boyamıştı. Cidden mi dedim, yüzüne baktım ama bir yandan da kafamı ovuşturuyordum.

"Öyle mal mal koluma bakmayı bırak da bana haber ver, kahvaltıya inelim. Annem mükemmel bir kahvaltı hazırlamış, tabii senin ne kadar umurunda bilemem," diyerek hızla harekete geçirdi beni. Koluna girip merdivenlere yöneldim.

"Niye daha önce demedin kızım? Ben de sabahın köründe niye bu salak kapımda diye düşünüyordum. Bir de neden cırtlak pembe?"

"Olmaz mı? Bugün bu rengi istedim hatta," diyerek kolumdan geçip ellerini beline koyarak devam etti konuşmasına. "Kahvaltıdan sonra sarı renkte sim de koyacağım, mükemmel olacak."

Şimdi böyle diyince yavaşça yanından uzaklaştım. Bir de şüphelendim. Pembe ve sarı mı dedi? İkisi hiç uyumlu olmaz bence. Mutfağa girdiğimde masada olduklarını gördüğüm abilerimin yanına ilerledim.

"Vay vay vay, sabah şerifleriniz hayırlı olsun canım ailem!" diye bağırdım.

"Şebeklik yapmayı bırak Amaya," diyen abime göz devirdim.Ben şebeklik yapmayayım da kim yapsın yani? Benim gibi mükemmellik abidesi olan sadece ben varım bu ailede.

"Abicim, şimdi ben şebeklik yapmayayım da kim yapsın? Ben olmazsam suratsız suratsız duracaksınız."

"Suratsız olurum ama salak saçma konuşmamda," dedi diğer abim.

Bu sözleri duyunca somurtarak masaya oturdum ve kahvaltıya başladım. Şimdi susayım da görsünler neler kaybettiklerini. Sasha da kahvaltı yapmaya başlayınca sadece çatal kaşık sesleri duyuluyordu. Yeterince doyduğuma karar verip masadan kalktım ve banyoya doğru adımladım. İhtiyaçlarımı hallettikten sonra dışarı çıktığımda halamın odasından ses geldiğini duydum. Kaşlarımı çatarak odaya doğru ilerledim, kapının yanına yaklaşıp kulağımı dayadım ve ne dediğini dinlemeye çalıştım.

"Quera, beni dinle. Onları o okula göndermen lazım. Ben de memnun değilim halimden ama mecburuz," dedi eniştem Ashton.

Ne okulundan bahsediyorlardı?

"Tamam ama önce onlarla konuşmam lazım. Bir anda dersek kimse kabul etmez," derken halamın kapısı bir anda açıldı. Açılmasıyla tutunamayarak sertçe yere düştüm. Bir süre yerde kaldım, öldüğümü düşünmelerini isterken halamın sesini duydum.

"Amaya, kapıyı dinleyerek ne yaptığını zannediyorsun?"

Başımı yerden kaldırarak hafifçe gülümsedim.

"Ben mi? Kapıyı bile dinlemiyordum. Sadece toz vardı, onu silecektim ki bir anda kapı açıldı," derken ayağa kalkmaya çalıştım.

Sonunda ayağa kalktığımda üstümü düzelterek kafamı kaldırdım. Halamın ellerinin göğsünde bağlandığını ve tek kaşını kaldırarak baktığını gördüm. Eniştem ise çalışma masasında oturuyordu.

"Okul diyordunuz hala, hangi okul?" diye sordum.

"Hani dinlemiyordun?"

Yakalamanın verdiği hisle ellerimi arkama götürüp parmaklarımı oynatmaya başladım.

"Of tamam dinliyordum, ne okulundan bahsediyordunuz?" diye sordum.

Eniştem ayağa kalkarak, "Quera, bence şimdi söylemek daha mantıklı çünkü yaşları geldi ve..." derken odanın kapısı açıldı ve içeriye Nico, Neo ve Sasha girdi. Sasha'nın elinde iki tane mektup vardı. Yanıma gelerek elindekinin bir tanesini bana uzattı. Elime aldığımda bir şato resmi ve isim yazıyordu: Heks Akademi.

Heks mi?

"Anne, bu ne?" diye sordu Sasha.

Eniştem, halama ben dedim dercesine bakmaya başladı. Halam derin bir nefes alarak koltuğa çöktüğünde yüzünde yorgun bir ifade vardı.

"Bunu size anlatmak istiyordum. Lütfen sözümü kesmeden beni dinleyin, olur mu?" dedi.

Hepimiz onaylayan mırıltılarla cevap verince konuşmasını sürdürdü.

"Şimdi söyleyeceğim şeyi lütfen şaka olarak algılamayın, tamam mı? Biz cadıyız. Sadece cadılar da yok. Kurtlar, devler, troller, periler, elfler, deniz kızları, sirenler... Bütün fantastik yaratıklar var. Biliyorum, kulağa ne kadar tuhaf geldiğini farkındayım ama bu gerçek. Biz Kadim Cadılarız. Yüzyıllar boyunca toplumda hep yanlış anlaşıldık. Korktukları bu ırk aslında onları koruyordu, ancak yüreklerinde biriken korku, minnet duyacakları yerde onları yok etmeyi tercih etti. Bu yüzden abimin kararıyla herkesten uzaklaştık."

"Abimin bu kararı bizi bir süre gerçekten onlardan korudu. Ama bir şekilde saldırıya uğradık. Ben o zaman köyden ayrılmıştım. Bazen iyi mi yaptığım yoksa kötü mü diye  düşünüyorum. Neyse, kimin dışarıya nerede olduğumuzu söylediğini bilmesek de, birisi bunu yapmış. O gün kurtlar saldırı düzenledi. Tam olarak neler olduğunu bilmiyorum ama Amaya ve Sasha'yı buraya getirmeyi başardılar. Sasha'nın kolunu o savaşta kestiler."

Sasha'nın sendelemesi üzerine Neo onu tuttu.

"Abim ve yengeme ne olduğunu bilmiyorum ama herkes onların öldüklerini söylüyor," derken elimi kaldırarak halamın sözünü kestim.

"Hani trafik kazasında ölmüşlerdi? Yalan mıydı?"

"Yalan değildi tabii ama sana kurtlar yüzünden öldüklerini desem mantıklı olmazdı değil mi? Her neyse, kısacası size gelen mektuplar sizi Cadı Akademisine çağırıyor. 2 gün sonra gitmeniz gerekiyor, mektupları açarsanız zaten görürsünüz. Nico ve Neo da orada okuyor, yabancılık çekmezsiniz."

"Peki, kurtlar nerede? Aynı okulda mıyız?"

"Hayır Amaya, herkesin farklı bir okulu var. Cadıların nesli tükenmiş zannediliyor ama bu okul gizli bir okul. Diğer bütün yaratıkların cadıların varlığından haberdar olmamaları gerekiyor, o yüzden kendinizi korumanız lazım. Şimdi yavaş yavaş hazırlanmaya başlayın, tamam mı? Ne kadar erken olursa o kadar iyi."

Odadan çıktığımda yere bakarak düşünüyordum. Neden böyle bir şey yapmış olabilirlerdi acaba? Odanın kapısına yaklaşıp içeri girdim ve yatağıma oturdum. Uzandığımda gözlerimi kapattığımda babam ve annemin yüzü gözlerimin önüne geldi. "Merak etmeyin, annem ve babam. İntikamınızı alacağım."

#
#
#
#
#
#

Kadim Cadı : Amaya  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin