Yorulursanız dinlenmeyi öğrenin, vazgeçmeyi değil.
-Banksy.Kahvaltıdan sonra odama ilerleyip ormana gitmek için kıyafetimi değiştirdim. Üzerime rahat bir pantolon ve sade bir tişört giydim. Ayaklarıma sağlam yürüyüş botlarımı geçirdikten sonra, saçlarımı topladım ve sırt çantamı hazırlamaya başladım. Çantama biraz su, birkaç atıştırmalık ve eski, yıpranmış bir kitap koydum.
Hazırlıklarımı tamamladıktan sonra, kapıyı sessizce kapatıp koridorda ilerledim. Bahçe kapısından çıkarken sabah güneşi yüzüme vurdu, içimde tuhaf bir heyecan hissettim. Ormana doğru adımlarımı hızlandırırken, ağaçların arasından gelen kuş cıvıltıları kulaklarımı doldurdu. Bugün her şeyin farklı olacağını hissediyordum.
Ormanın girişine vardığımda, derin bir nefes alıp doğanın huzur verici kokusunu içime çektim. Adımlarımı dikkatlice atarak patikada ilerlemeye başladım. Etrafta dalların hışırtısı ve kuşların melodik şarkıları dışında hiçbir ses yoktu.
Bir süre yürüdükten sonra, küçük bir dereye ulaştım. Su berrak ve serindi. Elimi suya daldırıp biraz serinlemeye çalışırken, uzaktan bir çıtırtı duydum. Aniden tüylerim diken diken oldu. Bu ormanda yalnız olmadığımı hissettim.
Başımı kaldırıp etrafı taradım, ama hiçbir şey göremedim. Kalbim hızla atmaya başlamıştı. Bu hisse alışık olmama rağmen, içimdeki merak ve biraz da korku beni ileriye gitmeye teşvik etti.
Adımlarımı sessizleştirerek ilerledim ve sonunda bir açıklığa vardım. Ortada duran eski, devasa bir ağacın altında, yere serilmiş bir battaniye ve üzerinde birkaç kitap gördüm. Tam o anda, arkamdan gelen hafif bir nefes sesiyle irkildim. Yavaşça dönüp baktığımda, karşımda Moran ve Orion’u gördüm.
İkisinin de yüzlerinde hafif bir gülümseme vardı. Moran, “Güzel bir sabah, değil mi?” diye sordu.
Derin bir nefes alıp, "Evet, gerçekten öyle," diye yanıtladım. "Sizi burada görmek şaşırtıcı ama hoş bir sürpriz."
Orion, elindeki kitabı sallayarak, “Biraz sessizlik ve doğa ilham verici oluyor,” dedi. "Sen ne yapıyorsun burada?"
"Yalnızca biraz temiz hava almak ve kafamı toplamak için yürüyüşe çıktım," dedim. "Ama sizi görmek güzel."
Moran, "Öyleyse bize katıl, birlikte biraz vakit geçirelim," diyerek beni davet etti.
Ben de tereddüt etmeden kabul ettim. Birlikte oturup sohbet ederken, bu anın güzelliğini ve ormanın gizemini içimde hissediyordum.
Günün ilerleyen saatlerinde, konuşmalarımız daha derin konulara kaydı. Moran ve Orion, ormanın sakinliğinden nasıl ilham aldıklarını ve burada geçirdikleri zamanın ne kadar değerli olduğunu anlatırken, ben de kendi düşüncelerimi paylaştım.
Bir noktada, Moran bir an duraksadı ve bana dikkatlice baktı. "Amaya, ormanın bizim için ne kadar önemli olduğunu biliyor musun?" diye sordu.
Başımı sallayarak, "Evet, doğanın içinde olmak hepimiz için huzur verici," dedim.
Orion, hafifçe gülerek, "Aslında, bu ormanın bizim için daha derin bir anlamı var," diye ekledi. "Biz buraya sadece rahatlamak için gelmiyoruz. Burası bizim geçmişimize, kim olduğumuza bağlı."
Bir an için kafam karıştı. "Ne demek istiyorsunuz?" diye sordum.
Moran, ciddi bir ifadeyle, "Biz sadece arkadaş değiliz, Amaya. Biz birbirimize kardeş kadar yakınız ve ormanın sırlarını paylaşanlarız," dedi. "Bu sırların bir kısmı seninle de ilgili."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kadim Cadı : Amaya
Short Story☆☆Amaya Lovsta ☆☆Moran Dean Kadim Cadılar, yüzyıllar boyunca toplumda hep yanlış anlaşıldılar. Korktukları bu ırk aslında onları korurken, insanların içinde biriken korku, minnet duyacakları yerde onları yok etmeyi tercih etti. Dean ailesi, Lovsta a...