Duyduklarımla kafamdaki tüm kötü düşünceler kaybolmuş yerine bu kıza duyduğum öfke beşe katlanmıştı. Öfkemi bir kenara koyup kendime sadece Mert'i ve Elif'i bulmayı hedefledim. Birde şu yabancıyı, Hazar'ı.
.....
Kerem'in Anlatımıyla;Yılmaz hâlâ Dilekle konuşuyor Dilek ise her yaptığına bir bahane üretedursun duyduğum birşeylerin düşme sesiyle içten içe şükür edip merdivenleri çıktım ve Yılmaz'a doğru ilerledim.
"Lan iki saat car car ne konuşuyon vaktimiz yok zaten!"
"Kerem vaktimiz yoksa acele harakete geç çünkü ölmedi sadece bayıldı abi! Beş dakikaya uyanır"
"Tamam sen koridorun sağındaki odaya bak ben sola girerim dikkatli ol"
Onayladığında adımlarımızı ben sol taraftaki kapıya çevirirken o ise sağa çevirmiş gözlerimiz ile onay verdiğimiz zaman aynı anda kapıları açmıştık. Aniden karşısına adam çıkmış ama kıl kuyruk yılmaz elindeki susturuculu silahla etkisiz hale getirmişti. Benim girdiğim oda boş çıkınca hemen yanındaki bir başka odaya çevirdim adımlarımı. Açtığım kapıyla önümde beliren adamın göğsüne nişan alıp ateşlemiş yere düştüğünde hızla sandalye üzerinde bağlı bedene koştum.
"Elif!"
Gözlerini kapalı bulunca içimi kaplayan korku ile iki parmağımı burnuna yaklaştırdığımda nefes alışverişini hissettim. Umutla dolan içim kıpır kıpır olmuş bir yandan Mert'i hala bulamamamın hüznünü de bir kez daha hissetmiştim.
Peşpeşe gelen iki el ateş sesi ile ellerini çözdüğüm bedeni kucağıma almış, aynı zamanda tek elim ile hala silahı tutarken adımlarımı Yılmaz'ın olduğu odaya çevirdim. Duyduğum küfür sesleri ile tereddüt etmeden odaya girdim. Duyduğum sesleri çok iyi tanıyordum.
Yılmaz ve Mert."Pezevenk sende bu işin içindesin değil mi lan?"
"Oğlum anamı bacımı rahat bırak artık şimdi de pezevenk mi oldum! Ne işi ayrıca lan, işin içinde olsam ne bok yemeye seni çözeyim"
"Şimdi pezevenk olmadın çoktan öyleydin"
Daha fazla dayanamayıp aralarındaki tartışmaya son verme adına hemen lafa girdim.
"Mert, hemen buradan çıkmamız lazım sonra tartışırsınız"
"Elif yaşıyor mu?"
"Yaşıyor"
"Meral? O nerede"
Dolan gözlerime mâni olamamamla birlikte bir zavallıdan farksız cılız, aciz sesimle yanıtladım sorusunu.
"Mert sonra konuşuruz kardeşim buradan çıkmazsak belayı tekrar başımıza alacağız, hadi"
Beni onaylaması ile birlikte aklıma gelenle Yılmaz'a döndüm hemen.
"Hazar nerede?"
"Hazar kim oğlum ya"
"Başka birini bulamadın mi, baktın mı heryere!"
"Baktım başka kimse yoktu"
"Hadi o zaman çıkıyoruz"
Kucağımdaki beden ile hep birlikte dışarı çıkmak için kapıya ilerlerken gözüme çarpan detay içimden bir küfür savurmama neden oldu.
Dilek bayıldığı yerde yoktu.
Yılmaz'ın da aklına aynı şey gelmiş olacakki konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutku'nun Alevi +18
RomanceHikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım. (Final edildi)