7. Bölüm

49 4 0
                                    

Telefonumun yarım saattir çalmasıyla uykumu bölmeden, yani gözlerimi açmadan telefonu elime aldım ve kapatma tuşunun olduğunu sandığım bir iki yerine bastım. Sonuç olarak telefon susmuştu. Ben de yastığıma tekrardan kafayı gömüp uyumaya geçiş yaptım. Ama sanki sesler duyuyordum. Deran'ın sesini. Ya ben neden bu çocuğun sesini duyuyorum ki? Hayal gücüm iyice genişlemişti sanırım. Bu sesi duyarken sanırım hayal duydum diyerek uyumaya çalıştım. Bir dakika. Ne? Bu sesler, telefonum!

Telefonumun şifresini girip arama kaydına baktığım zaman biraz önce alarm sandığım melodinin aslında telefonun arama zil sesi olduğunu anladım. 43 saniyelik bir konuşma vardı. Ben de onu alarm sanıp biryerlere basmıştım ama arama olduğu için gelen aramayı açmıştım. Ve sonuç hayal duymuyorum arkadaşlar! Demek ki neymiş alarm sesiyle telefonun zil sesini farklı yapıyormuşuz.

Şimdi benim hayal duyduğumu düşündüğüm ses Deran'ın sesiydi. Ne yani arayan numara Deran'ın mıydı? Neden aramıştı ki? Numaramı nereden aldı en önemlisi. Neyse diyerek beni biraz önce arayan numarayı aradım. Açınca ise konuştum.

"Alo?"

"Benim Deran. Tiyatro kulübünde ilk çalışmalar için bekliyorum seni. Neredesin aradım kaç kere!?"

"Şey ben uyuya kalmışım ve unutmuşum. Hazırlanıp geliyorum hemen."

Ve telefonu kapattı. Bende aceleyle kağıtlarımı alıp, üstümü giyinip, tiyatro kulübüne doğru yol aldım. Geldiğimde çalışmaların yapıldığı kapıya doğru yürüdüm ve kapıyı açtım. Bir dakika yanlış mı geldim ben. İki adım geri gidip geldiğim yere baktım. Hayır doğruydu. İçeriye girdiğim zaman rahat sandalyelerde oturan bir adet Deran gördüm. Niye kimse yoktu?
Deran da beni görünce ayağa kalktı.

"Ee hani bekliyordunuz beni kimse yok burada. Yoksa geldiler, beklediler ve gittiler mi?" Saatime baktım. Hızlı gelmiştim aslında. "10 dakikada gelmişim."

"Beraber çalışacağız. Yalnız."

"Ne alaka?"

"Hoca dedi ki masanın üstünde fotokopileriniz var ikinizin. Onları alın oradakileri çalışın bütün gün boyunca. Anlayacağın bütün gün beraberiz. Ha bir de haftaya ikimizden biri bir paragraf hazırlayacak. Konusunu daha sonra anlatırım. Bir de onu oynayacağız. Ama onun için daha var. O yüzden şimdi oyuna odaklanalım."
Konuşması bittikten sonra masaya doğru yürüdü ve kağıtların bir kısmını bana verdi ve bir kısmını kendisi aldı. Yarım saat boyunca onları okuduktan sonra sahneleri çalışarak 3 saati geçirmiştik. Şu ana kadar çalıştığımız yerleri başından sonuna kadar bir oynayalım dedik ve başladık. Hikayede iki aşığı canlandırdığımız için biraz yakınlaşmalar oluyordu ama tabiki sınırlıydı. Yine yakınlaşma olan bir sahnede bana doğru yürüdü ve bende ona doğru yürüdüm. O da bana yürüdü. Bu sırada onun yüzü yüzüme biraz yakınlaştıktan sonra arkasını dönüp gitmesi gerekiyordu. Ama olanlar şu şekildeydi.

Deran'la karşı karşıya dururken yakınlaştı. Bu normaldi. Sonra daha fazla yakınlaşmaya başladı. Yüzümle onun yüzünün arasında 3 santim vardır herhalde. Bu yakınlık başımı döndürdü ama oyuna odaklanmaya çalıştım. Ama o hiç te oyuna odaklanmış gibi değildi. Aramızda neredeyse hiç mesafe kalmayacak şekilde yakınlaştı. Ne ittirebiliyordum ne de başka birşey yapabiliyordum. Bu hissi sanki daha önceden yaşamıştım. Aynı hissi. Zihnimden bir görüntü gelip geçtiğinde afalladım. O görüntüyü hatırlamak için zorladım kendimi. İzlediğim ve etkilendiğim bir filmden sahneydi diye düşündüm. Gözlerim Deran'ın gözlerine çıkınca onun da bana baktığını gördüm. Dudağımın kenarına dudağını değdirdi ama bu o kadar ufak bir dokunuştu ki. Öpmemişti, değdirmişti.
Çok sessiz bir şekilde 'şimdi olmaz' diye mırıldanıp bir adım geri çekildi. Gözlerine tekrar baktığımda gözlerinde gördüğüm ifade çok tanıdık geliyordu. Bende olayın etkisinden çıkıp birkaç adım geriledim. Ve kendime gelmeye çalıştım. Az önce neler olmuştu öyle? Ve bende birşey yapmamıştım. Kafamın çok karışık olduğunu hissediyordum şu anda.

"Ben hava almaya çıkıyorum."

Bunu söyledikten saniyeler sonra çıktığında ve kapıyı hafif çarptığında irkildim. Duvara yaslanıp düşündüm biraz önce olanları. Neden sanki daha önceden bu hisleri yaşamışım gibi. Ya da Deran'ın bana yaklaştığı zaman yüzündeki değişik ifadeyi biliyormuşum gibi. Görmüşmüydün daha önce acaba biryerde oradan mı hatırlıyorum.

Birden başıma keskin bir ağrı saplandı. Ellerimi duvardan alıp başıma getirdim ama bu sefer dengemi kaybettim. Yanımdaki koltuğun kenarına tutundum ve oturmaya çalıştım. Ama gözlerim karardı ve hatırladığım şey koltuğa düştüğümdü.

Deran'dan...

O yakınlaşma hala aklımdan çıkmıyordu. O kadar özlemiştim ki...
Her neyse. Hava alıp bir sigara yakmamın sebebi ise kendime gelmem gerektiği içindi. Sigaram bittiğinde ise tekrar içeriye girdim. İçimden bir ses 'hızlı ol' diyordu. Hızımı arttırıp hızlı hızlı yürüyerek odaya geldim ve kapıyı açtım. Dalya koltuğun üstünde yatıyordu. Allahım ne oldu? Hemen koştum ve kafasını kaldırıp düzgün tutmaya çalışarak kucağıma aldım. Arabaya binince hızla yakındaki bir hastaneye sürdüm. Hastanede durumunu anlatınca sedyeye bindirdiler.
Yarım saat sonra ona bakan doktorla görüştüm. Şu anda serum verilmiş yatıyordu. Ah bir bilse onu öyle baygın gördüğüm zaman ne kadar korktuğumu.

Dalya'dan...

Başımdaki ağrıyı hissetmemle kendime gelmeye başladım. Hareket etmek istiyordum ama kendimde o gücü bulamıyordum. Kafamdaki ağrıya dikkatimi vermişken son zamanlarda tanıdığım, sesten çıkan cümleler kulaklarıma doldu. Ve aynı zamanda elimi tutan bir el hissettim.

"Yine hastanedeyiz" dedi ve güldü. " 3 yıl önce burada bitmişti şimdi ise yine hastanede başlıyor hikayemiz."

Hayatımın FilmiWo Geschichten leben. Entdecke jetzt