8. Bölüm

33 3 0
                                    

Ben bu olanlardan hiçbir şey anlamazken söylediklerinin hemen ardından alnımda bir baskı hissettim. Sanki yıllardır tanıyormuşum gibi tanıdık ama bu hissettiğimin aksine hayatımda hiç yaşamadığım muhteşem bir anı yaşıyormuş gibi hissettiğim bu garip hisse anlam veremedim. Gözlerimi hafif aralayadığım anda göz kapağıma düşen bir damla gözyaşı beni şaşkına uğrattı. Ona rağmen cesaritimi toplayıp iki gözümü de açtım ve Deran'a doğru döndüm.
"Neden ağlıyorsun?" Dedim. Söylemek isteyip de söyleyemeyen bir hali var gibiydi. Bir iki kere ağzını araladı ama geri kapattı. İçimden gelen bir dürtüyle ona sımsıkı sarıldım. Oda bunu bekliyormuş gibi bana sımsıkı sarıldı.

Ertesi sabah yine en sevdiğim şeyi yaparak yatakta tüm yatağı dolduracak şekilde gerindim ve bir süre öyle durdum. Dün akşam başka birşey olmamıştı. Sarılmamızı doktor bölmüş, taburcu işlemlerini halledebileceğimizi söylemişti. Bunun üzerine Deran da işlemlerle ilgilenmişti. Sonra da beni evime bırakmıştı.

Elime telefonumu aldım ve saatin kaç olduğuna baktım. Ve telefon elimdeyken titredi. Birinin aradığını görünce kim olduğuna bakmadan açtım. Ama sanırım artık şu telefonda kimin aradığına bakmam gerekiyordu. Çünkü Deran aramıştı.

-Efendim?

-Dalya? Nasılsın diye sorayım dedim. Dün işte kötüydün ya.

-İyiyim sağol dün için. Hep başına bela açıyorum sende benimle her zaman ilgileniyorsun halbuki hiç birşeyin değilim ilgilenmek zorunda değilsin aslına bakarsan seni ne kadar çok yormuşum ben bide gelip-

-Şişttt. Tamam hadi yarım saate hazır ol. Muhtemelen daha yeni uyandın kahvaltı etmemişsindir.
Şaşırdım. Ne yani beni kahvaltıya mı götürecek?

-Kahvaltıya mı götüreceksin beni? Hiç gerek yoktu bak ben sana zaten zahmet veriyorum hep böyle ol-
Ve dıt dıt sesiyle telefonun yüzüme kapandığını anladım. Ardından mesaj geldi.

"Bana zahmet falan verdiğin yok. Ayrıca çok gereksiz konuşuyosun. Hadi hazırlan acıktım.Fikrimi değiştirdim 15 dakikaya evinin önündeyim."

Şok içinde mesajına bakarken kendime gelip dolabımın önüne geçtim. Hemen en güzel kıyafetlerimin olduğu taraftan bir kombin yapıp giyindim ve gözüme eyeliner çektim. Parlatıcımı da sürünce aşağı indim. Annemin kızım nereye sorusuna arkadaşıma diye cevap verdim ama o kapıdaki arabadan sadece arkadaşıma gitmediğimi düşünmüş oldu. Kısa bir an için Deran'ın sevgilim olduğunu ve bu sıfatla kapımın önüne geldiğini hayal ettim. Ben hayaller alemindeyken annemin sesiyle sıçradım.

"Hadi git bekletme çocuğu."

Hemen ayakkabılarımı giyip dışarı çıktım. Hava güzeldi. Deran da tüm karizmasıyla bana doğru bakıyordu. Yavaş yavaş yanıma geldi ve yanağıma bir öpücük kondurdu. Ardından sürücü koltuğuna geçti. Ben hala öyle orda dikilirken benim tarafımda olan camı açıp "Orda daha ne kadar beklemeyi düşünüyorsun." Dedi. Bende hemen arabaya bindim.

Geldiğimiz yer küçük bir çay bahçesiydi. Yolda giderken iki tane boyoz iki tane de sıcacık simit almıştık. Geldiğimiz yerde bahçe tarafına çıktık ve bir masaya oturduk.
Gelen garsonlardan iki tane kahvaltı tabağı istedikten sonra karşılıklı birbirimize baktık. Deran çenesini eline koydu ve kolunu masaya yaslayarak bana baktı. Birşeyler düşündüğü belliydi. Ben daha fazla bakınca utanıp ellerime bakmaya başladım. Kesin kızarmışımdır.

"Çok güzelsin be."

Fısıltıyla karışık söylemişti. Bana mı dedi diye birdaha baktım ama tam gözlerimin içine bakıyordu. Ben onun gözlerinde erirken yüzümde aptal bir gülümseme olduğunu gelen garsonla kendimi toparlamamla anladım. Kahvaltılıklar gelmişti. Simitleri ve boyozları çıkarıp bitanesini ona bitanesini bana koydum. Ve simitimden bir parça koparıp simitime küçük bir kabın içinde olan nutellamdan sürdüm. O parçayı yedikten sonra koparıp ard arda aynı işlemi yaptım. "Ayı gibi yediğimi gördüğün için üzgünüm Deran." Diye geçirdim içimden. Ona baktığımda onun da bana baktığını farkettim. Elimdeki nutellalı simit parçasını da ona bakarken ağzıma götürmeye çalıştım. Ama çalıştım çünkü gözlerine bakarken bir iş yapmak çok zordu. Sonunda agzıma atabildiğimde onun gözlerı dudağıma kaydı. Ani bir hareketle "bekle" diyip elini dudağıma götürdü ve farketmediğim dudağımı kenarında olan nutellayı eliyle aldı. Ardından elini ağzına götürdü. Ben utanıp teşekkür ederken o ise bana bakıp gülümsüyordu. Bu kadar şeyin kendime fazla geldiğini anladım ama halimden memnundum. Bende ona bakarak küçük bir gülümseme hediye ettim. Biz böyle bakışırken sandalye çekilme sesiyle o tarafa dönerken bi adam Deran'ın yanına oturmuş ikimize bakıyordu. Deran ona kötü bakışlar atarken konuştu.

"Deran bu güzellikle neden daha önce tanıştırmadın?"

"Tanıştırmam mı gerekiyodu Kaan? Ne işin var senin burda?"

"Kızın birine çarptım yanlışlıkla baya bi bedduasını aldım onu kahvaltıya çağırmıştım ama beni ekti. Tam gidecekken de bu güzellik gözüme çarptı. Seni görünce de sevgilisi sandım ama senin sevgilin olmaz. O yüzden hala bir şansım var." Dedi ve gülümsedi. Deran dişlerini ve masanın üstünde olan elini sıkıyordu.

"Kaan abicim ne şansı. Kız mı kalmadı da yanımdaki kıza sarkıyosun bi gitsene ya."

"Niye abicim sana mı sorduk sanki sana yürüyorum. Allah allah. Böyle bir güzelliği nerde bulabilirim ki ayrıca" diyip bana baktı. Küçük bi gülümseme gönderdim. Bunu gören Deran iyice dişlerini sıktı ve gülümsemeye çalıştı. Kaan denen çocuk ise gülümsememden cesaret almış olacak ki elini masada olan ellerimden birinin üstüne koydu. Rahatsız olup elimi tam çekecektim ki diğer elime de bir el kondu. Ama bu Deran'ın eliydi.

"Elini çek, Kaan. Kim demiş sevgilim olmaz diye. Dalya benim sevgilim.

Hayatımın FilmiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin