\28 BÖLÜM/ Öpüşelim

8.4K 429 394
                                    


İyi okumalar 🌜

🌚🌝

Fernando'nun gidişinden bu yana iki saat geçti. Bu yüzden iki saatimi evin içinde dolaşarak geçirdim. Gelip gelmeyeceğini bilmiyordum. Sabır duasını kaç defa okudum onu da bilmiyordum.

Kendime kızıyordum. Keşke sözünü dinlemeseydim de bende gitseydim. Aklıma kötü şeyler gelince kalbim sıkışır, nefessiz kalırım. Babama bir şey yapacaklarından korkuyordum ama aynı zamanda Fernando'nun buna izin vermeyeceğini de düşünüyordum. İçim rahatlıyordu.

Koltuğa geçip dizlerimi karnıma çekip öylece duvara baktım. Telefonumun çalmasıyla hemen elime aldım. Arayan bir numaraydı ve bu numara Fernando'nun numarasıydı.

+34-910-827***

"Alo? Babam nasıl? Bir şey olmadı değil mi?" Telefonu açmamla pat diye soruya gömdüm.

"Bir sorun falan yok. Babanı gönderdim ama tekrar geleceğini söyledi... Çok yorgunum" dedi. Sesinden bile yorgun olduğu belli oluyordu. Bıkmış bir sesle konuştu.

Bu çok iyi oldu. Başına bir bela almadan buradan da giderse çok iyi olacak.

Telefonu kapatıp diğer koltuğa fırlattım.

Çok geçmeden Fernando'da gelmişti. Araba sesi duymamla koşar adımlarla kapıya yaklaştım. Arabadan inip eve doğru geldiğini gördüm. Sevinçten boynuna atlamak istedim. Babamı Antonio'nun elinden kazasız belasız kurtardı.

Kapıyı açtığında duraksadı ve kapının önünde durduğumu gördü. Kocaman bir gülümsemeyle karşısında durdum. Hemen sevinçle kollarımı boynuna doladım. Boynuna sıkıca sarıldım ve parmak uçlarımda yükseldim. Boyuna bile yetmişmek zor.

Fernando'nun hiç beklemediği bir tepkiyi verince şaşırıp kaldı. İlk şaşkınlıkla kaldı öyle sonra kollarını sırtımda hissettim. Beni kendisine bastırıp sıkıca sarıldı. Başını boynuma gömüp derin bir nefes aldı.

"Kazasız belasız babamı oradan gönderdiğin için çok teşekkür ederim Fernando" dedim.

Sarılmaya son vererek kollarımı boynundan çekip başımı geriye çektim. Fernando'da yüzünü boynumdan çekip yüzüme baktı.

Bende yüzüne bakınca tam bir bakışma anımız oldu. Gözlerimiz buluştu ve o an zamanın durduğunu hissettim.

Kollarımı boynundan ayırmadan bana bakan siyah gözlere baktım. Gözleri yorgundu ama bana baktığında yorgunluğunu belli etmemeye çalışıyordu. Sırtımı destekleyen elleri belime giderek beni kendine doğru çekti. Çarpıcı bakışlarını gözlerimden alıp dudaklarıma götürdü ve kalbim hızla atmaya başladı.

Yavaşça dudaklarıma yaklaştığında gözlerim kendiliğinden kapandı. Burunlarımız birbirine değdiğinde bedenim titriyordu. Tam yaklaştığımızda, dudaklarımız buluşacakken Fernando'nun telefonu çaldı. Telefonun sesiyle gözlerimi açtım. Fernando çoktan telefonu cebinden çıkardı, kapattı ve yere attı.

Yerdeki telefona şaşkınlıkla baktım. Benim telefonum yavaş da olsa yere temas edince canımdan can çıkıyor resmen. Ama Fernando'nun kendisi onu kasıtlı olarak yere atıyordu.

"Kim arıyordu?" Söyledim. Hâlâ kollarımı boynundan çekmemiştim.

"Hiç kimse"

İSPANYA BEYEFENDİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin