Arkadaşlar üzülerek söylüyorum ama bu bölüme kadar yaşadığımız günler güzel günlerimizdi (:
Bir de yorum alabilir miyim zahmet olmazsa.
***
Gökalp'ten
Ucunda oturduğum yatakta yavaşça hareketlendim. Benim hareketlenmemle elimi kavrayan el beni kendisine doğru çekince dudaklarımda hafif bir tebessüm filizlenmişti. Boşta olan tek elimi Eylül'ün yüzünü örtmüş kıvırcık saçlarına değdirip yüzünü açığa çıkarttım yavaşça.
İyi değildi. Bana belli etmemek için çok çabalamıştı, çok huysuzlanmıştı ama anlamıştım. Göğsüme sindikten sonra dakikalarca ağlamış, ağlayışının iç çekmelere dönmesiyle de uykuya dalmıştı.
Aslında onun yanında durmak istiyordum fakat bir yandan stresim de vardı. Evde bir anne vardı ve doğal olarak kızının yanında bu kadar vakit geçirmemden hoşnut değildi, bu hoşnutsuzluğun sebeplerine de fazlasıyla vakıftım.
Evindeki bir odanın kapısını kırmış olmamdan da rahatsız olmuş olabilirdi aslında.
Eylül'ün "Gökalp" diyen fısıltılı sesi düşüncelerimle arama keskin bir şekilde girince gözlerimi ona çevirdim anında. Ona baktığım anda tekrardan adımı mırıldanmıştı endişeli bir şekilde.
Derin derin aldığı nefesler de gözüme çarpınca ne yapacağımı bilemeyerek beklemeye devam ettim.
Bekleyişim de çok uzun sürmemişti zaten.
Birden odanın sessizliğini yırtan bir çığlık yankılandı kutu gibi olan evin tüm duvarlarında. Eylül'ün annesi de anında odaya dalmış, kızının iyi olup olmadığını sayısız kez bana sormuştu. Ama cevap verememiştim hiçbir soruya.
Şu anda benim için önemli olan tek şey sevgilimin neden böyle olduğu, ne yaşadığıydı. Kalbim korkuyla kasılıyor olsa da kendimi umursamayı reddedip elimi Eylül'ün alnına yasladım yavaşça. İncinsin, dokunuşumu hissetsin bile istemiyordum.
"Kabus görüyor" diye de fısıldamıştım büyük bir farkındalıkla. Kimsenin duymadığına emindim fakat kendimi telkin etmek istemiştim.
Sorun yoktu, canı da yanmıyordu, sadece kabus görüyordu.
Vücudu biraz daha titredi. Her şey bir anda olup bittiği için tepki koyamamıştım ortaya. Annesi çoktan kızını benden epey ayırıp sakinleştirmeye çalıştığında da bir şey diyememiştim.
Eylül'ün çığlığı ardından gelen sessizlik, uzun süredir sık sık hissetmediğim korku hissinin tekrardan içime işlemesine sebep olsa da onun yanında kalmak zorunda hissediyordum. Kendi kaygılarımı bir kenara itip onun için endişelenmeye çalışmam gerekiyordu ama kaygılanmadan da edemiyordum işte. Ona da söylemiştim, böyle olmasına alışkın değildim. Daha önce ne bu kadar ağladığını ne de bu kadar korktuğunu görmüştüm hatta, ilk kez bu denli savunmasızdı.
Yatakta birden kalktığında hafifçe geri çekildim ben de. Annesi ne de olsa başındaydı, fazla ona yaklaşıp sanki sorun varmış ve tüm sorun oymuş gibi hissettirmek istememiştim. "Anne" diye mırıldandı titrek bir sesle. Ben de tamamen yataktan kalkmış, duvarın kenarına sinmiştim iyice. Karşı koyamasam da kendimi bir fazlalık olarak görmüştüm birden, köşeye çekilme sebebim de buydu.
Bir süre hemen dibimde gerçekleşiyor olan anne kız sarılmasını izleyip daha sonrasında da ses çıkarmamaya özen göstererek odadan dışarıya çıktım yavaş hareketlerle. Birazdan, Seval abla kızının yanından çıkınca ona da gerekli açıklamamı yapacak ve eve dönecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Part Time Aşk | Texting
Short Storybubirfakehesap: Selam bubirfakehesap: Rahatsız olmayacaksan yaşını öğrenebilir miyim acaba? bubirfakehesap: Part time motorculuğunun yanına bir de part time aşk eklemek isterim de (: