Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
"Ve yıldızlar huzurla kayıyordu sanki benim için Her zaman dilek tutardım seni kaybetmemek için Ben sadece kendime işkence çektiriyorum Artık benim değilsin..."
-emin jony камин
-
OLAY GÜNÜ
Jungkook
Yürüyordum.
Kaç saat geçmişti, ne kadar zamandır yürüyordum? Zaman algımı yitirmiştim. Elimde taehyung'un bana verdiği bavulla birlikte öylece ilerliyordum. Nereye gittiğim, nereye gideceğim belli değildi. Sadece gidiyordum işte. Sonunu bilmediğim bir yere, öylesine. Hiçbir şey, kendim ve ne olacağı umrumda değildi.
Arkadaşlarım bile bana inanmamışlardı. Hiçbiri bana öyle şeyler söylenirken bir şey dememiş ve susmuştu. Onları da kaybetmiştim. Kimsem yoktu artık. Hepsi beni şimdi aralarına sızan ve başından beri onlarla oynayan bir ajan olarak biliyordu.
Gerçek miydi peki? Ben bu kadar kötülük yapmış mıydım cidden?
Yoongi? Yoongi beni kaçırmıştı. Adamların yanına o götürmüştü beni. Peki o neredeydi şimdi? Onu asla affetmeyecektim. Bu hâle gelmemi sağlayan asıl neden, oydu. Evet bu olacaktı bir gün ama böyle iğrenç bir şekilde olmayacaktı.
Kafamı iki yana salladım inanamazcasına.
Tüm duygularım alınmış gibi hissediyordum. Sadece gözümden akıp giden o yakıcı yaşların farkındaydım.
Gözümün önünde sadece o an vardı. Her şeyi öğrendiğinde yıkılıp bana inanamazcasına bakan o gözler vardı. Kırık, öfkeli, yönünü şaşırmış o gözler...
O kadar kötü hissetmiştim ki kendimi, açıklamaya çalışmıştım ama dinlememişti işte. İnanmamıştı. Bana inanmayacağını biliyordum, korktuğum da buydu başından beri. Yeniden kapanmıştım ayaklarına ama bu sefer olmamıştı işte. Onun en güvendiği yerden vurmuştum, biliyordum. Ama beni alıp herkesin içinde rezil edip hakaretler ederek çöp gibi göndermesi cidden bok gibi hissettirmişti.
Onu tamamen kaybetmiş miydim şimdi? Bitti demişti bana. O kadar netti ki, bir saniye bile tereddüt etmemişti. İğrenircesine bakmıştı bana. İğrenircesine? O, benden iğrenmişti. Pislik demişti bana bakarak. Senin gibi bir pisliği istemiyorum, demişti.
Dudaklarımın arasından hıçkırık sesi yükseldiğinde deli gibi ağladığımı yeni fark ediyordum. Önümü bile göremiyordum.
Sanki o an gök bile hissetmişti, yağmur yağmaya başladı. Öyle bir yağıyordu ki, bardaktan boşalırcasına. İki dakika da üstüm başım göl gibi olmuştu. Kafamı kaldırıp havaya baktım ve gözlerimi kapattım. Yağmur sesi kulaklarımı şenlendirirken ilk defa bu beni rahatlamadı.