Önceki bölüme bol bol yorum geldi, aşırı sevindim. Yorumlarınızı seviyorum, bana ilham oluyorlar. Bu bölüm de siz de 😉
Keyifli okumaaalarr. 💫
-
¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.
"Jungkook, bir şeyler yemen gerekiyor. Yoksa akşam ikinci kez serum takılmak zorunda kalacak."
Çocuk önündeki masada sıra sıra dizilmiş leziz yiyeceklere baktı. Kıpırdamıyor, konuşmuyordu. İştahı yoktu, bir şey yemek istemiyordu işte. Her şeyde o vardı. Baktığı, gördüğü, düşündüğü her şeyde taehyung vardı. Oturmuş nasıl bir iştahla yemek yiyecekti ki? Üstelik o son gördüğü şeylerden sonra?
Hayatı başına yıkılmıştı. Kaç gündür kendini iğrenç hissediyordu. Kafasının içindeki o sesler susmuyordu, onu deli ediyorlardı. Sonra gözlerinin önüne taehyung'un o hâli geliyordu. Cidden o kadınla birlikte mi olmuştu? Bunu yapar mıydı? Jungkook, esmer adamın buz gibi olan gözlerini hatırladığında titredi. O çok, değişmişti. Sevdiği adam değildi, bambaşka kişiye dönüşmüş gibiydi.
Jungkook için her şey aynıydı. Unutamıyordu ona söylenen sözleri, kalbi sızlıyordu. Bir süre de bu histen uzaklaşamayacaktı. Bir ihtimal dâhi olsa hâlâ taehyung'la konuşmak istiyordu. Ama onu dinlese bile tepkisinin değişmeyeceğini biliyordu. Taehyung için her şey bitmişti. Zaten jungkook'un ne konuşacak enerjisi, ne de içini dökecek sözleri kalmıştı.
Kocaman bir hiçlik hissi.
Dakika başı gözleri doluyor, boğazına o hiç gitmeyen yumru yerleşiyordu. Saatlerce hıçkırarak ağlamak ve sonrasında ölmek istiyordu.
Lee dong wook, çocuğun gözlerinin içine baktı. Halsiz olduğu her hâlinden belliydi, zaten bayıldıktan sonra eve geldiklerinde adamın çağırdığı doktor direkt müdahaleyi yapmıştı. Ama bir şeyler yemezse daha kötü olacaktı.
"Jeon, eğer bir şey yemezsen öleceksin."
"Ölmek istiyorum."
Jungkook en sonunda konuşmuştu. Hatta adam ilk defa sesini bu kadar net duymuştu çocuğun. Ama böyle bir cümle kurmasını istemezdi, aksine sinirlenmesini beklerdi. Ama o hâlâ aynı tepkideydi.
Anlaşılan bu çocuk onu biraz fazla uğraştıracaktı.
Beyaz tenli uzun boylu adam, yerinden kalktı. Jungkook'un oturduğu sandalyenin hemen çaprazına yerleşerek çocuğa yaklaştı. Biraz durduktan sonra tane tane konuşmaya başladı.
"Jeon, kendine gel. Duyuyor musun beni? Kendine gel. Sana yapılan her şeye göz yumup bir de kendine bunları mı yaşatacaksın?"