Kendisine yöneltilen soruyla jungkook, ağzındaki eti çabucak çiğneyip suyunu içti. Dong wook'a doğru baktı, sonra da odaya. Adamın sanki her yere bakmış da yorulmuş gibi bir hâli vardı. "En son odandaki sandalyenin üzerindeydi."
"Ah, doğru. Kafam hiç iyi çalışmıyor."
Jeon sırıttı ve arkasına yaslanıp bacak bacak üstüne attı. Kollarıyla arkaya doğru esnedi, gerindi. "E yaşlandın iyice, ne olacak?"
Dong wook, kaşlarını yukarıya doğru kaldırdı. O da sırıttı. "Bak sen şuna, ben senden daha sağlam ve gencim. Hâlâ bir numarayım." Sonra da yakasını düzeltip burnunu çekti ve bakışlarını ciddileştirip karizmatik görünmeye çalıştı.
Jungkook bir kahkaha savurmuştu. "Kesinlikle öylesin bu arada ama bir fikrim var."
"Neymiş bakalım?"
"Sen bütün mal varlıklarını bana devret. Hani biraz gidici gibisin ya o yüzden. Ben çok iyi bakarım buralara merak etme."
Dong wook, şaşırmış gibi ağzını araladı. Ardından da beyaz tenlinin yanına gelip saçlarını karıştırarak bozmuştu. "Eşek sıpası seni, bir de beni mezara koydu!"
Jeon, adamın elini itekledi. Ardından da hiçbir şey olmamış gibi etini yemeye devam etti. "Off, aşırı lezzetli."
"Sana özel getirtiyorum, ben olmasam ne yapacaksın?"
Jungkook dopdolu ağzıyla yemeğini çiğnerken kolasını yudumladı. "Yok, düşünemem böyle bir şey. Sen olmak zorundasın." Dong wook, onun söylediği şeyle gülümsemişti. Jungkook da çok geçmeden ayağa kalkmış ve deri ceketini üzerine geçirmişti hemen. "Ben toplantıya geç kalacağım şimdi, müvekkilim beni haşlamadan gideyim."
"Git bakalım. Eve geç gelmek yok bugün bak. Her gece sürtüyorsun bir yerlerde."
Jeon ayakkabılarını giyerken göz devirdi. "Arkadaşlarımlayım. Niye beni mi özlüyorsun yoksa?" Adama bakarak dalga geçer gibi dudaklarını büzmüştü.
"Ne özleyeceğim seni lan? Başıma bela olma diye."
"Ben kendi başıma belayım zaten." Jeon havalı bir şekilde göz kırpmış ve kol kaslarını göstererek etkileyici bir bakış atmıştı.
"Sen dediğim adamı hallettin mi?"
"Bütün bilgileri ve yaptığı suçlar ben de var merak etme. Eve giderken kıstırıp depoya getirdim. Gerisi sen de. Hadi ben kaçtım."
Jungkook başka bir şey söylemeden direkt evden çıkmıştı. Son model arabasına binmiş, aynadan şöyle bir saçlarını düzeltmiş ve bürosuna doğru yol almıştı bile.
Dong wook, onun arkasından bakarken iç çekti. Ağır ağır kafasını sallayıp elini cebine koydu.
"Deli oğlan. Umarım eve geç gelmezsin bugün. Çünkü seni çok özlüyorum."