Handan ile Cenk birlikte eve geldiklerinde saat sekizdi. Evdeki hizmetliler yemekleri hazırlamış ve gitmişti. Handan hemen üstünü değiştirip mutfağa girdi. Yemekleri ısıtmak ve masaya koymaktan başka şey yapmayacaktı. Evlendiklerinden beri düzen böyleydi. Arada bir kendisi de mutfağa giriyordu ama genelde hazır olurdu yemekleri.
Cenk, duş almış üstüne rahat bir pantolon ile keten gömlek giymişti. Yaz geldiğinden beri hafta sonları yazlıkta güneşleniyorlardı. Böylece ikisi de tatil yapmadan bronzlaşmıştı. Şimdi de üstündeki krem rengi gömlek ile çok yakışıklı duruyordu. Handan onun kendisine bakmadığı zamanlarda kocasını izliyordu.
"Masa hazır."
"Geliyorum."
İşte bu kadar! İki soğuk cümle...
Yemeğin sonuna doğru Handan sessizliği bozdu.
"Tatile Nil'i davet edeceğim."
Cenk, memnun olmuştu bundan. Demek ki başka bir erkekle gitmek değildi amacı! Zaten Handan yapmazdı öyle şey. Onun etrafındaki erkeklerle gülümseyerek konuştuğunu bile görmemişti o güne kadar.
"Çok iyi olur. Ama çok tanımıyorsun. Anlaşamazsanız tatil zehir olmasın?"
"Çok tanımıyorum ama ondan rahatsız olmayacağımı da yanımda istediğimi de biliyorum."
"O zaman sorun yok. Ne yapacaksınız? Nereye gideceksiniz?"
"Bilmiyorum. Nil ile konuşup ona göre karar vereceğim. Belki o gelemez. O yüzden karar vermedim henüz."
"Bir an önce sor bence. O da tatil yapmaktan bahsediyordu."
"Tamam, yarın ararım. Sen ne zaman gidiyorsun?"
"İlk toplantı çarşamba günü, en geç yarın akşam uçmam lazım. Sonra bir süre buralardayım. Ondan sonra da şu Almanya ve Fransa seyahati var."
"İyi. İstersen sonra da sen tatile çıkarsın." İçinden cümlesine devam etti. 'Nasılsa bensiz gezmeyi tercih ediyorsun!'
Cenk, Handan'ın cümlesinden sonra ona bakmıştı ama Handan yemeği ile oynuyordu. Ne cevap verecekti ki? Zaten tüm planları bozan o değil miydi? Handan şu an inat yapıyordu ve kendince de haklıydı. En iyisi konuyu uzatmamaktı.
*****
"Sen ne arıyorsun burada?"
"Sen bana neden anlatmıyorsun neler olduğunu?"
"Yarın anlatacaktım!"
"Yarın? Ben sana, neden telefonda anlatmadığını da sormadım. Ben sana olay olduğunda ya da hemen ardından neden beni aramadığını sordum."
"Ne diye arayacaktım seni?"
"Nil, sen kaç yaşındasın Allah aşkına? On altı mı? Sen de, ben de, neler hissettiğimizi bilecek yaşlardayız. Senden çok hoşlandığımı daha nasıl anlatacaktım? Yazılı mı verecektim? Bir erkek, hele ki polis ise kız arkadaşının başına gelenleri ilk öğrenmek ister. En son değil!" Hakan, sinirle ve nefes almadan saymıştı hepsini. Nil ise onun o sinirli haline aldırmadı. İçinden tek bir cümleyi seçip aldı. Çünkü o an konuşmak istediği şey ne gündüz yaşananlardı ne de Hakan'ın kendisine kızmış olması...
"Ben senin kız arkadaşın mıyım?"
Hakan, karşısında masum bir yüzle kendisine bakan ve yumuşak bir sesle sorusunu yönelten Nil'e "Şimdilik." diye yine sert yanıt verdi.
"Ne demek şimdilik?" Nil gerçekten şaşırmıştı.
"Sonrasını bilmiyorum ama bu işler önce arkadaşlıkla başlar benim bildiğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAHVE FALIMDA CİNAYET VAR!
AdventureCinayet Masasının çevik polisi Hakan Çevik... İşinde taviz vermeyen, kurallara bağlı bu polisin bile 'hayır' diyemeyeceği güçler var. Nil Aydıner, eczacılık yaparken bir de Yosun Güzellik Merkezinin sahibi oldu. Kahve fincanını bahane ediyor ve bi...