"SAV"...6bölüm

17.3K 912 102
                                    

Aynanın karşısında kendimi izlerken nasıl da güzel olduğumu farkediyordum. Havalı saçlar, orta boyda gözler, harika bir fizik...Muhteşemdim...Hayranlıkla hem üstüme başıma, hem de yüzüme bakarken korna sesi duyunca Yılışığın geldiğini anladım. Tam da zamanında gelmişti aslında. Çantamı alıp koşar adımlarla evden çıktım. Mahalleyi ayağa kaldırmadan şu kornanın üzerinden elini çeksin diye uyarmalıydım onu...

Arabasına yaklaştığımda bir müddet bekledikten sonra sinir olmuş bir şekilde bindim. Dakikalarca öylece kalmıştım arabanın kapısının önünde. Neden durup beklediğimi hala da anlamamıştı aptal yılışık...!!!

"Neden 10 saattir bekliyorsun arabanın önünde, davetiye mi vermem gerekiyordu sahiden?!" Onun bu kadar odun olduğunu hiç düşünmemiştim. Böyle bir tatlı suratın içinden çıkan kabadayı hiç de bile hoşuma gitmemişti.

"Insan bir gelip kapıyı açar.Kibarlığa zıt kişilik. Hiç görmedin mi öyle şeyler...?! Bunu bilirsin diye düşünmüştüm"

"Diyene bak ya...Benden kibarlık isteme hakkına sahip olan en son kişisin bu hayatta.Sen bana yılışık diye hitap et,her gördüğünde bana karşı olan alerjini hatırlat,sonra benden kibarlık bekle. Oldu canım, başka isteğin de olursa çekinme sakın, söyle tamam mı?"

"Doğruları söylemek suç mu?Yılışıksın işte, sana alerjim de var... Hem benden, tavırlarımdan rahatsız mı oluyorsun? Çok kolay bir şekilde bu meseleyi hallede biliriz. Bırak peşimi, olsun bitsin. Beni yemeğe çıkaran da sensin ayrıca. Mızmızlanmaya hakkın yok tamam mı Keremciğim?..."

"Sende ne çene var arkadaş, bir susmadın gitti...Pişman ettin dediklerime resmen..."

"Hadi sür de gidelim,sabaha kadar günümü senle geçirecek halim yok..." Arabayı çalıştırdı. Yol boyunca başlarda konuşmadık. Ben de bu durumda arabanın radyosunu kurcaladım ve güzel bir şarkı buldum. Sevdiğim şarkılardan biriydi. Kenan Doğulu - kandırdım...Dinlemeye başladığım bu şarkının onunla şimdi yapacağım konuşmaya neden olacağını aklımın ucundan bile getirmemiştim. Çünki ben nerden bileyim ki, Keremin ağzından böyle bir laf çıkacak?!

"Acaba ben seni ne zaman kandıracağım Buket?"

"Hiç bir zaman tabii ki de. Ben kandırılacak bir kız değilim."

"O anlamda demiyorum..."Arabayı kenara çekti. Anlaşılan gayet ciddi bir konuşma yapacaktı...Onda ciddiyet gördüğümde heyecan yapıyordum ben. Nutkum tutuluyordu.

"Senin de beni sevdiğini ne zaman göreceğim? Buna o kadar muhtacım ki...Sanki eksik gibiyim. Hani pazılın en önemli parçası kaybolurya...Sen de benim kalp pazılımın en önemli parçasısın. Sensiz tamamlanamıyorum. Beni ne zaman tamamlayacaksın? Belki de ezber yapmışım gibi olucak ama, söyleyeceğim yine de içimde gelenleri...Güneşin buz tuttuğu yerde bir alev görürsen bil ki, o yalnız ve yalnız senin için yanan kalbimdir...Buket seni ben gerçekten seviyorum..."Gözlerine bakmaya bile çekiniyordum. Utanmıştım onun söyledikleri duyunca...Ne gibi bir cevap vere bilirdim ki ben şimdi?!O kadar içten, kalpten konuşuyordu ki...içimi sız etmesi bu yüzdendi...Kalbimin bir anda ritmi değişmiş, aklımın emrettiği lafı dilim söylemekte zorluk çekmeye başlamıştı. Allah kahretsin...Kerem beni neden bu hale getirdin...Ben ki senin şakacı haline alışmışken...oldu mu şimdi bu...???

"Kerem, lütfen böyle konuşma. Kendimi kötü hissediyorum senden bunları duydukça...Rica ediyorum, bir şey söyleme artık, arabayı çalıştır, gidelim...Gerçekten senden bunları duymaya ben hazır değilim" Kafasını tamam anlamında sallaması rahatlamama neden olmuştu. Dediğim gibi arabayı çalıştırdı ve yolumuza devam ettik

Restorana vardığımızda arabayı görevliler götürdüler, biz de içeri girdik. Masamıza kadar genç garson bize eşlik etti...

"Yemek boyunca böyle sus pus oturacak mıyız Buketciğim?"Aslına bakarsan böyle baya sıkıcı oluyordu. Ama Keremle neyle ilgili sohbet ede bilirdim ki...Hele ki o arabada olanlardan sonra bu kadar utanmışken...Ama utandığımı belli etmemeliydim. Çünki böylece o da suçlu hissederdi kendini...

"Böyle giderse evet Yılışıkcım. Bizim sohbet konumuz ne ola bilir ki mesela?"

"Hm...Aslına bakarsan sana diyeceğim vardı. Sana bişey sora bilir miyim mahsuru yoksa?"Allahım yoksa rüyam gerçek mi oluyor?O soruyu vermesine engel olmalıyım. Aynı hisleri geçirmem kalbimin ritminin değişmesine sebep ola bilirdi. Bunu da artık istemiyordum. Kalbimin ritmi değişe değişe beni hastanelik edicekti sonunda. Buna izin veremezdim. Ben yaşamalıydım, yaşayacaktım. İnsanlığın bana ihtiyacı var. Bekle insanlık, ben geliyorum. Allah beni kahretmesin. İç sesime çok yüz verdim galiba. Çenesi düştü. Sus iç ses sus...!!!

"Pardon, garson bey!!!Alkollü bişey getirir misiniz?" İsteğim şey karşısında ben de mat kalmıştım Kerem gibi. Şimdi bir öpücük uğruna o iğrenç şeyi tadacaktım, zorundaydım. Belki de hiç öpmek istemeyecekti beni. Ama riske alamadım. Hadi Buket. Sen bunu yapa bilirsin. Başara bilirsin. Hem o kadar insan kullanıp, seviyorlarsa o kadar da kötü olamaz tadı öyle değil mi ya...

"Tabii ki efendim, hemen geliyor..."Yılışığın şaşkın bakışlarına maruz kaldığımı gözlemledim. Belli ki, istediğim şey ona ilginç gelmişti. Ne yani, ben alkol kullanamaz mıyım?! Allah allah...

"Sen alkol kullanıyor musun sahiden Buket?" Yok öylesine istedim. Manyağım ya ben...Kafamdan aşağı boşaltmak için rica ettim garsondan. O da saolsun getirecek. Bu Kerem de bunadı heralde. Yaşlandı mı ne peşimden koşa koşa...?!

"Evet, ama arada sırada. Ya sen?" İyi bir yalancı olduğumu şimdi farketmiştim. İnandırmam ise bunun kanıtıdır. Babam hariç bana da her kesler inanıyor...Acaba neden?

"Ben de pek kullanmam.Bugün içmemeyi tercih ederim, araba kullanıcam da..."

"Sen bilirsin"Garson içkiyi getirdi. Bense çaresizce içmeye başladım. Tadı rezaletti. Her ne kadar feci derecede acı bir şey olsa da yüz ifademi mutluya kullanmalıydım. Yüzümü buruşturursam anlardı yalan söylediğimi ve aslında hiç ağzıma alkol almadığımı...

"Nerde kalmıştık, bişey soracaktım ben..."O her sorusunu hatırlatdıkta ben bir kader içki içip,çok güzel diyordum. Tabii ki de yalandı. Hayatımda birinci kezdi, bu rezil tatı ağzımda hissediyordum. Konuşmasını devam etmemesi için mücadeleler veriyordum burada. Ah Kerem ah, yaktın beni

O kadar içmiştim ki, konuşmakta bile zorluk çekiyordum artık. Beynimin söylemem için emrettiği kelimeleri ben karıştırıyordum. Hayır demek isteğim zaman mesela nayıır... diyordum. Eski Türk filmlerine bağladığımı farkındayım malesef. İşte alkol böyle iğrenç bir şey...

"Artık kalkalım istersen" Keremin pişman olmuş tavrı gözümden kaçmıyor değildi. Verdiğim cevaplar ise kesinlikle benden asılı değildi ne yazık ki...

"Olur hayatım, Keremim..."

"Buket iyi misin?" Hahayyt...benim delirdiğimi zannediyor. Galiba da haklı bu çocuk...

"Bomba gibiyim bebeğim. Hiç bu kadar iyi olmamıştım. Bana bak, sen beni seviyorsun değil mi?"

"E...Evet...!!!"

"O zaman öpsene beni oğlum. Fırsat bu fırsat ha, ne dersin canikom?"Yanağından bir makas almıştım. Ardından yüksek sesli bir kahkaha patlatmıştım ve etrafındakilerin gözleri bana yönelmişti. Şimdi resmen restoranın odak noktası bendim.

"Sen baya içtin, gel evine götüreyim"Beni dışarı çıkarmayı başarmıştı. Arabanın getirilmesini beklerken yine rahat durmamıştım allahın cezası ben...

"Geçiştirme beni, cevap ver bana. Soru sordum ya ben yavrum...?!"Kerem beni sertçe kendine çekmiş ve dudaklarıyla araya santimler bırakmıştı. Sarhoş dilime uyacaktı galiba. O ferah nefesini yüzüme üfleyerek döktü içindekileri dudaklarından,ve böylece beni şaşırttı

"Ben fırsatçı biri değilim. Sen beni bile isteğe öpeceksin ileride. Çok az kaldı tamam mı inatçı güzelim???" Bana bir sıcaklık gelmişti. Bu kadar romantik bir durumdayken benim yaptığım şey tam da bunun sormak oldu

"Hangi sakızı kullanıyorsun, kokusu çok güzelmiş. Bana da ver ondan tamam mı canikom...?"Deli gibi gülüyordum sadece...sarhoşluk işte. Kerem beni arabaya zar zor bindirdi ve evime götürdü.Gerisi büyük bir boşluk, yaşanmamışlıkdı sanki. Son hatırladığım şey ise kapımın önüne yığılıp kalmam ve Keremin kucağında eve girmekti...Allah bu günün sonunu hayretsin...

Sana Alerjim Var #Wattys2018Where stories live. Discover now